Star Wars'un Luke Skywalker karekterini canlandıran ünlü oyuncu Mark Hamill, 13 Aralık'ta gösterime girmesi beklenen "Star Wars: Son Jedi" (Star Wars: The Last Jedi) filmine ilişkin yaptığı açıklamada kafaları karıştırdı. Hamill, kendisine ışın kılıcıyla ilgili yöneltilen soruyu, "Acaba bu filmde ışın kılıcı kullanıyor muyum?" diye yanıtlayarak akıllarda yeni yayınlanacak filme ilişkin soru işaretleri bıraktı.
Hürriyet'ten Heja Bozyel'in sorularını yanıtlayan Mark Hamill'ın açıklaması şöyle:
- Sen sormadan söyleyeyim, filmle ilgili ipucu vermeyeceğim.
◊ Ama sırf bu film için buluştuk.
- ‘Rogue One’ın setindeydim Gareth Edwards’la (yönetmen). İzledin değil mi ‘Rogue One’ı?
◊ E tabii ki...
- Sette, başka filmlerden bağımsız bir film çekmenin ne kadar iyi olduğunu çünkü üçleme formatında çekilenlerdeki gibi önce ve sonra filmlerini hesaba katmak zorunda kalmadığınızı söylüyordum. “Mesela” dedim, “giriş filmlerinde Obi-Wan ölemezdi, ölemeyeceğini biliyorduk çünkü devam filmlerinde vardı.” Gareth çok sıradan bir şeyden bahseder gibi bana dönüp “Bu filmde herkes ölüyor” dedi. “Ne dedin?” diye bağırdım, “Aman Tanrım, sinema dünyasının en kötü spoiler’ını verdin az önce ve senden bunun öcünü alamayacağım çünkü birine anlatırsam hikâyeyi sızdırmış olurum!” Hâlâ bunu bu rahatlıkla söyleyebilmesine inanamıyorum çünkü hepimiz hikâyelerle ilgili sır vermemek üzere eğitiliyoruz.
◊ Yaptığınız işle ilgili konuşamamak çok yorucu olmuyor mu?
- Oluyor. Fanlar hep bir şeyler bilmek istiyor, ben de hep “Doğum gününde ne hediye alacağını bilmek istemezdin değil mi?” diyorum. Ben sinemada izlemeye gittiğim bir filmle ilgili hiçbir şey bilmek istemem. İnsanlara ne kadar çok şey anlatırsanız filmde görecekleri şeyin o kadar az manası kalıyor.
◊ Fiziksel bir hazırlık yaptınız mı?
- Evet, ‘tadı iyiyse yeme’ diyeti yaptım. Tam dört yıl! Dalga geçmiyorum. Lezzetliyse yememen lazım. Bir bardak sebze suyu içiyordum, kahvaltıda da protein tozu vardı.
◊ Onca aradan sonra ışın kılıcı kullanmakta hâlâ iyi misiniz?
- Gazeteciler harika! Dün de biri “Bu kadar zaman sonra ışın kılıcı kullanmaya alışmak zor oldu mu?” diye sordu. Acaba bu filmde ışın kılıcı kullanıyor muyum?
◊ O zaman ışın kılıcını yeni kullananlara önerileriniz oldu mu diye sorayım...
- Bu gençler çok donanımlı. Mesela Daisy’nin (Ridley) işe nasıl bu derece odaklanabildiğini anlamıyorum. Ben onlardan tavsiye almayı düşünüyorum desem daha doğru olur. Onlar ‘7’ (Güç Uyanıyor) için imzayı attıklarında bir pop kültür fenomeninin parçası olacaklarını biliyorlardı. Ama bizim için durum başkaydı. İlk filmin ilk haftalarında Vancouver’a gittik, hiç tepki yoktu. Sonra Chicago’ya indiğimizde bir kalabalık karşıladı. Harrison (Ford) ve Carrie’ye (Fisher) “Galiba uçakta bir ünlü vardı” demiştim, Mick Jagger falan var sanmıştım. Kalabalığa yaklaşınca bir kız gördüm, Carrie’ye “Saçlarını Leia gibi yapmış bir kız var” dedim. Biri de Luke gibi giyinmişti. Filmi bu kadar seveceklerini düşünmemiştik.
◊ İlk filmlerdeki replikleriniz hâlâ ezberinizde mi?
- Çok komik ama unutamadığım tek replik var. Ve o replik filmde kullanılmadı bile! Beni denemeye çağırdıklarında bütün senaryoyu yollamamışlardı, sadece bir cümle vardı. O cümleyi ekran testinde Harrison Ford’un karşısında, Millennium Falcon’un kokpitinde söylemem gerekiyordu. Okuyunca “Acaba bu bir parodi mi yoksa dram mı” diye düşündüm. Çok acayip bir diyalogdu.
◊ Bunu birine söylediniz mi?
Çekime başlamadan önce, “Bu film bir bilimkurgu taşlaması mı?” diye sordum ve George Lucas’ın ne kadar rahatsız olduğunu gördüm. “Hadi çekelim, sonra konuşuruz” dedi. Altmetin ya da motivasyon hakkında konuşmayı kesinlikle sevmiyor. Harrison Ford’u ‘American Graffiti’ filminden tanıyordum. “Senaryoyu okudun mu? Ciddi mi oynamalıyız yoksa bu bir komedi mi?” diye sordum ona. O da hiç yardımcı olmadı, (Ford’un taklidini yaparak) “Evet, hadi şu işi bitirelim” dedi.
◊ Neydi o replik?
Harrison şöyle diyordu: “Ben kendi payıma düşeni yaptım, seni burada indiriyorum ve günü bitiriyoruz.” Benim repliğimse şuydu: “Ama geri dönemeyiz. Korku en büyük savunmadır. Aquilae veya Sullust’ta olduğundan daha zor bir güvenlik önlemi olduğunu sanmıyorum burada. Varsa da büyük olasılıkla geniş çaplı bir saldırıya yöneliktir.” Şimdi hikâyeyi bilerek düşününce anlayabiliyorum ama öylesine söylenecek bir replik değildi. 40 yıl geçti, unutmadım.
"Kimse Luke’un Mozart olduğuna inanmaz"
◊ Luke karakterinin başka rolleri oynamanızı engellediğini düşündünüz mü hiç?
- Düşünmeme gerek kalmadı, bu yüzüme söylendi. Broadway’de Amadeus’u (Mozart) oynadım ve Milos Forman bunun filmini çekmek istiyordu. Beni aktris adaylarıyla okumalara davet etti. Sekiz saat sonunda ona “Ben zaten Mozart’ı oynadım, neden beni seçmiyorsun?” diye sordum. “Çünkü kimse Luke Skywalker’ın Mozart olduğuna inanmaz” dedi.
◊ Başka?
- 1974’te bir televizyon dizisinde oynadım ama yayımlanmadan iptal edildi. Yıkılmıştım. Eğer yayımlanıp hit olsaydı ‘Star Wars’da oynayamayacaktım. Kader ilginç bir şey. Bir deneme her şeyi değiştirebiliyor.
◊ 25-30 farklı filmde oynamış olmayı tercih eder miydiniz?
- İki türlü de güzel. Bak, beni nasıl heyecanla dinliyorsun, bu harika bir his. İnsanlar Joker için de “25 yıl sıkıcı olmadı mı” diye soruyorlar (Hamill, ‘Batman’ çizgi dizisinde Joker’i seslendiriyor). Çılgın bir karakter Joker, asla sıkıcı değil. Aynı şey Luke için de geçerli. Gelişen bir karakter. İlk gördüğümüzde dünyadan bihaber, uyuz bir çiftçi çocuktu. Sonra daha ciddi oldu, eğitim aldı ve bir Jedi’a dönüştü. Diğer karakterlerden daha fazla dönüşüm yaşadığını düşünüyorum.
◊ Peki bu filmde nasıl bir dönüşüm yaşıyor?
- Daha kalın bir beli var!
0: Geçen yıl hayatını kaybeden Carrie Fisher’ın Prenses Leia oyuncaklarından kazancı. Bu konuyla ilgili “Tahminim, Natalie Portman anlaşmalara benden daha dikkatli yaklaşmıştır” demişti.
◊ Carrie Fisher’ın ölümünü nasıl karşıladınız?
- Bunu hâlâ inkâr ediyorum, hâlâ varmış gibi düşünüyorum. Ona acayip kızgınım çünkü Emmy’ye aday gösterilmişti! Harika biriydi ve hem bu filmde hem de gelecek filmde oynayacak çok sahnesi vardı. Üzüntüm artınca oğlunu ve torununu düşünüyorum. Ona kızmak yerine, ardında bıraktıkları ve yaptıkları için minnet duyuyorum. Olabildiği kadar bizimleydi. Bu gerçekten çok üzücü ve filme de bir melankoli duygusu verdi ki böyle bir melankoliyi hak etmeyen bir film bu.
1. Rey’de güç çok
Rey’in ‘Son Jedi’daki yolculuğu ‘Güç Uyanıyor’un bittiği yerden yani Luke Skywalker’ın yanından başlıyor. Beraber çalışıyorlar ama ilişkileri şimdilik mükemmel görünmüyor. Bütün fragmanlarda Rey’deki ‘Güç’ün ne kadar kuvvetli olduğunu duyuyoruz. Bu karakterin yolculuğunun Anakin ve Luke’un yaşadığı açmazların benzerleriyle ilerleyeceği kesin.
2. En az üç yeni karakter
Kelly Marie Tran’ın canlandırdığı Rose, Direniş’in bir parçası. Finn’in yeni ekürisi olacağı anlaşılıyor. Laura Dern’in mor saçlı karakteri Amiral Holdo’yla ilgili spekülasyon çok. Direniş içinde liderliği ele geçirmesi bekleniyor. En heyecan vericisiyse bir hacker olan DJ. Kendisi Benicio Del Toro’nun ellerinde.
3. Siyah kiri göstermez
BB-8 droid’ler geçen filmin sevimli yenileriydi ve çok tuttular. Şimdi bir de siyah BB-9E’ler var. Bu arkadaşların BB-8’lerin kötü kalpli ikizleri oldukları düşünülüyor. Tipine bakarsanız muhtemelen doğru. Bu rengi bu evrende başkası giymez.
4. O Snoke buraya gelecek
Şu ana kadar sadece canlı bağlantılarla vardı. Yüce Lider Snoke’u bu kez sadece hologram olarak değil bilfiil geçip karşımıza konuşurken göreceğiz. Bu esnada Rey’e işkence yapıyor olması da çok muhtemel.
5. Renkler birbirine girebilir
Snoke’un ağzından duyduğumuz “Karanlık yükseliyor ve ışık onunla buluşmak üzere” cümlesi iyi ile kötü arasındaki çizginin eskisi kadar belirgin olmayacağına delalet. Luke Skywalker’ın da Jedi’lık kurumuyla zaman zaman belli sorunlar yaşadığını biliyoruz. Belki siyah ve beyaz, gride birleşebilir.
6. Geçmişin izleri
Kesin bilgi: Rey’in ailesi ve Luke’un sürgün yılları hakkında daha çok şey öğreneceğiz. Ki biliyorsunuz ‘Star Wars’ evreninde genetik miras, karakterin biraz da kaderini belirler.