Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas’ın, muhalefetin sorularını yanıtladığı Federal Meclis’teki genel kurul oturumu Türkiye ile ilgili hararetli tartışmalara sahne oldu.
Türkiye’nin Suriye’ye tek taraflı askeri harekatını, “uluslararası hukuku ihlal eden işgal” olarak nitelendiren Maas, Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldiği Ankara ziyareti sırasında Türk hükümetine “Suriye’den askeri olarak çekilin” mesajını verdiklerini söyledi.
Muhalefetin, AB’nin Türkiye’ye neden resmi bir silah ambargosu kararı almadığı yönündeki sorularını yanıtlayan Maas, “Türkiye NATO partneri, usul ile ilgili pek çok soru gündeme geldi, bizim için önemli olan hızlı bir karar alınmasını sağlamaktı ve bu karar sağlandı. Bizim açımızdan silah tedarikinin durdurulması kararı, yeni silah ihracat onayları için olduğu kadar ihracat onayı verilmiş olanlar için de geçerli” dedi.
Geçen haftalarda Almanya’nın Türkiye’ye silah satışını sınırlandırma kararını, “Türkiye’nin yeni silah alım taleplerine ihracat onayı verilmeyecek” sözleriyle açıklayan Maas’ın bugün farklı ifadeler kullanması dikkat çekti. Muhalefet parti milletvekilleri, Maas’a, “Bu durumda onayı verilmiş olanlar da mı engellenecek?” sorusunu yöneltti. Maas, bu soruyu şu sözlerle yanıtladı:
“İhracat onayı verilmiş olanların da durdurulması için, verilmiş onaylarla ilgili inceleme yapılacak. Bunu mümkün kılan hukuki imkanlar var ve hükümet olarak bunun yapılması gerektiği konusunda mutabıkız” dedi.
Oturumda Maas’a, “Erdoğan’ın işgale eleştiriler üzerine ‘kapıları açar mültecileri göndeririz’ tehdidi nedeniyle mi Türkiye’nin askeri işgaline yaptırım uygulamakta sessiz kaldınız?” sorusu da yöneltildi.
Türkiye’nin askeri harekâtını büyük ölçüde durdurduğuna dikkat çeken Maas, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna işgali, ilk başladığı şekliyle sürseydi ekonomik yaptırımlar uygulanmaktan da çekinmeyecektik. Bunu açıkça söyledik. Türk cumhurbaşkanın yaptığı açıklamanın sadece bir beyan olduğundan yola çıkıyoruz.” dedi
Bu arada Maas, Türk hükümetinin Suriye harekâtına gerekli tepkinin gösterildiğini, harekâtın da fiilen durdurduğunu söylemekle birlikte, Türkiye’nin Rusya ya da Çin gibi başka müttefikler bulmasına yol açılacak şekilde NATO’dan dışlanmasının stratejik açıdan doğru olmayacağını da sözlerine ekledi.
Öte yandan Maas, Hür Demokrat Partili (FDP) Stephan Thomae’nin Türkiye’nin Alman vatandaşı 20 IŞİD’liyi Almanya’ya sınır dışı etmeyi gündeme getirmesi ile ilgili sorusuna, şu dikkat çekici bilgileri aktararak yanıt verdi:
"Elimizdeki bilgilere göre sözü edilenler öncelikli olarak kadın ve çocuklar… Biz uzun zaman önce özellikle çocukları geri alma kararı almıştık zaten. Dört çocuk geri getirildi. Diğer geri getirme aksiyonumuz Türkiye’nin Suriye harekatının başlaması, bu kişilerin teslim alınmasının öngörüldüğü yerdeki Kürt sınır görevlilerinin geri çekilmesi nedeniyle mümkün olmadı…”
Türkiye’nin harekâtı nedeniyle 200 bini aşkın kişinin yerinden edildiğini hatırlatan Maas, Ankara ziyareti sırasında Türk hükümetinden insani yardımın geçişine izin vermesini talep ettiklerini anlattı.
Heiko Maas, “Türkiye tüm insani yardım kuruluşlarının geçişine izin vermiyor. Türkiye’ye izin verilmesi beklentimizi ilettik. Türk hükümeti, insani yardım kuruluşlarının, çalışanlarının önce Türk İçişleri Bakanlığı’ndan izin almalarını, bu yolla kimin geçişine izin verileceğine dair siyasi bir denetim yapmak istiyor. Biz BM’ye kayıtlı tüm insani kuruşların geçişine izin verilmesi gerektiğini söyledik. Türkiye’den bu geçişlerin sağlanabileceği konusunda nihai bir yanıt gelmedi. Bu konu gündemde olmaya devam edecek” dedi.
Genel kurul oturumunda, Maas’a neden Ankara ziyareti sırasında Alman Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer’in Suriye’nin kuzeyinde uluslararası denetimli güvenli bölge oluşturulması önerisine eleştirel ve mesafeli tutum takındığı da soruldu.
Hür Demokrat Partili Alexander Graf Lambsdorff (FDP), Maas’ı, Çavuşoğlu ile ortak basın toplantısında Alman Savunma Bakanı'nı gülünç duruma düşürmek ve Alman dış politikasına zarar vermekle suçladı.
Bakan Maas, eleştirileri kabul etmediğini söyleyerek kendisine gazetecilerin önerinin Türk tarafıyla görüşmesi sırasında gündeme gelip gelmediğini sorduklarını, bunun üzerine bu önerinin gündeme gelmediğini anlattığını ve ayrıca önemli dış politika önerileri konusunda da sessiz kalamayacağını kaydetti.