‘Maç yüzünden biz değil, çocuklarımız çekişiyor’

‘Maç yüzünden biz değil, çocuklarımız çekişiyor’
Bobo’nun eşi Raquel: “Brezilya’da anaokulu öğretmeniydim, hamile kaldıktan sonra gazeteci olmaya karar verdim. Ama eğitimim yarım kaldı çünkü her şeyi bırakıp Bobo’yla buraya geldim.” Alex’in eşi Daiane: “Okumaya vaktim olmadı. Liseyi bitirir bitirmez, 16 yaşında Alex’le evlendim. Sonra da hiç çalışmadım” 22 yaşında evlenip bir yıl sonra eşi Bobo’yla Türkiye’ye gelmiş Raquel. Halinden çok memnun. Brezilyalı oyuncu eşleri burada bir ekip oluşturmuş gibiler. Sık sık bir araya geliyor, buluştuklarında da hemen hemen futboldan başka bir şey konuşmuyorlarmış. Raquel’in en yakın arkadaşlarından biri ise Alex’in koyu Fenerbahçeli eşi Daiane. Neredeyse hiçbir maç kaçırmayan Daiane (25) ile birlikte çocukları da alıp maçtan maça koşuyorlar adeta... Eğer aralarında futbol yüzünden kırgınlık, dargınlık olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü onlara göre futbol bir spor, 90 dakikanın sonunda ise hayat ve dostlukları onlar için kaldığı yerden devam ediyor... Bugün oynanacak Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde de Raquel çocukları uyuttuktan sonra eşini desteklemek için soluğu İnönü Stadı’nda alacak. Ancak bu kez yanında arkadaşı Daiane olmayacak. Çünkü sakatlanan eşi Alex’le birlikte maçı bu sefer evde televizyondan izleyecekler. Yıldız oyuncuların eşleri Milliyet’ten Bade Gürleyen’le yaptıkları söyleşide (03.05.09), yaşadıkları tatlı rekabeti anlatıyor. Sizi hep maçlarda görüyoruz... Daiane: Kaçırmamaya çalışırım. Kızımı da götürürüm. Raquel: Beşiktaş maçlarını hiç kaçırmam. Kızım doğduktan bir hafta sonra da maça gitmiştim. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisini de tabii ki statta izleyeceğim. Daiane ile Fenerbahçe maçlarına bile gidiyorsunuz... Raquel: Tabii ki. Ama Fenerbahçe için değil, arkadaşımız Alex için gidiyorum. Fenerbahçe taraftarı çok heyecanlı ancak Beşiktaş taraftarını daha ateşli buluyorum. Tüylerimi diken diken ediyorlar. Bu sefer derbiye beraber gidemeyeceksiniz galiba. Daiane: Maalesef. Alex oynamayacak. Evde birlikte seyredeceğiz. Evde seyrettiğimiz zaman çok daha sinirli ve gergin oluyoruz. Statta olmak istiyoruz çünkü. Yakın arkadaşsınız. Fenerbahçe-Beşiktaş derbilerinde birdenbire düşman kesiliyor musunuz? Herkes birbirinin kocasını suçluyor mu mesela? Daiane: Düşmanlık çok ağır bir laf. Oyun sırasında birbirimizi rakip olarak görüyoruz sadece. Ama arkadaşız. Asla düşman olamayız. Kocanız gol kaçırdığında sinirleniyor musunuz? Daiane: Gole bağlı. Bazen gol kaçırılabiliyor ama bence hiçbir gol kaçırılmamalı. Bizde takım kaybettiğinde bu eve yansımaz. Alex iş sorunlarını eve asla getirmez. Çocuklarının yanında futboldan söz etmez bile. Raquel: Kaybettiğimizde çok sinirleniyorum. Bu moral bozukluğu eve de yansıyor. Tekrar birbirimizle konuşmamız çok uzun sürüyor. Bobo hemen gidip yatıyor. Kimseyle konuşmuyor. ‘Alex’in futbola başladığı günü bilirim. Kulübün başkanı babamdı’ Eşiniz sakatlandığında sahaya atlayıp yardım etmek gelir mi içinizden? Raquel: Evet. Sahadan çıkar çıkmaz yanına giderim. Birlikte doktora gideriz. Daiane: Eğer kendi kendine sakatlanmışsa çok merak ederim. Çünkü bu daha tehlikeli. Ama başkası onu sakatlamışsa ağzıma ne gelirse söylüyorum. Brezilya’da da maça gider miydiniz? Daiane: 8 yaşından beri maçlara gidiyorum. Alex’in futbola başladığı günü bile bilirim. İlk oynamaya başladığı kulubün başkanı babamdı. Patronun kızısınız yani... Evet. Ülkenizde de görüşüyor muydunuz? Daiane: Hayır. Raquel ile Türkiye’de tanıştık. Ama Nobre’nin eşiyle Brezilya’da tanışmıştım. Burada da görüşüyoruz. Takımların arasındaki rekabet kadınların hayatına da yansıyor mu? Kadın kadına futbol konuşur musunuz mesela? Daiane: Sadece futbol konuşuruz. Arada tatlı bir rekabet var. Birbirimizi “memleketlimiz” olarak görüyoruz. Raquel: Herkes kendi eşini metheder. Nobre sakat şu anda. Eşine “Yardım et şu adama da kalksın ayağa” derim. Çünkü Bobo’nun yanında oynaması çok önemli. Birlikteyken çok daha iyi oynuyorlar. ‘Deivid’in eşiyle kavga iki kadın arasındaydı!’ Eşlerinizin takımları dışında takım tutar mısınız? Daiane: Coritiba takımını tutuyorum. Bu benim oturduğum şehrin kulübü, babamın çalıştığı kulüp ve Alex’in ilk oynadığı kulüp. Raquel: Ben de Sao Paolo’yu tutuyorum. Bu da benim şehrimin takımı çünkü. Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi kaç kaç bitecek sizce? Daiane: Fenerbahçe’nin tabii ki kazanmasını arzu ediyorum. Ama zor gözüküyor. Yine de kendi takımımı destekleyeceğim. Raquel: Beşiktaş! Bence Beşiktaş bu yıl şampiyon olacak. Fenerbahçe şampiyon olamayacak. Sizce kim olsun? Daiane: Kupayı kazanacağız. Sivasspor çok iyi oynuyor. Bilica arkadaşımız mesala. Beşiktaş’ta da çok yakın arkadaşlarım var. İyi olan kazanacak. Deivid’in eşiyle kavgalıydınız. Barıştınız mı? Daiane: Aslında bu konuda konuşmak istemiyorum. Olay iki yıl önce olmuştu. Şimdi neden konuşulmaya başlandığını anlayamıyorum. Özellikle de Fenerbahçe’nin başarılı olmadığı bir dönemde bu konu özellikle tekrar gündeme getiriliyor. Bu, iki kadının arasında gerçekleşmiş, yaşanmış ve bitmiş bir olay. Kocalarımızı ilgilendirmiyor. Onlara yansımadı ve aralarındaki işbirliğini de etkilemedi zaten bu olay. Eşlerimiz bu kavgaya katılmadı bile. Deivid’in eşiyle aramızda bir sorun yok. Ama çok yakın iki arkadaş da değiliz. Birinin cep telefonunda Sezen Aksu çalıyor, diğeri Serdar Ortaç hayranı Kırgınlıklar oluyor mu futbol yüzünden aranızda? Daiane: Hayır. Ancak son zamanlarda çocuklarımız kavga etmeye başladı. Kızım Maria Fenerbahçeli, Nobre’nin oğlu Nicolas Beşiktaşlı. Onlara futbolun bir spor olduğunu ve sporun sağlık için gerekli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. 90 dakika sonra maç biter, dostluk devam eder. İnönü Stadı’ndaki bir Fenerbahçe-Beşiktaş maçında Alex’in başına bir madde atılmıştı ve başı şişti. O günden beri Maria Beşiktaş’tan hoşlanmıyor ve Nicolas’la kavga ediyor. Raquel: Ailece çok iyi anlaşırız. Kızım Julia okulda ailemizi resmetmiş. Alex’i de Fenerbahçe formasıyla çizmiş, onu aileye katmış. Çocukları bu tatlı rekabete alıştırmak için onları diğer takımların maçlarına da götürüyoruz. Daiane: Maria’yı Ali Sami Yen’deki bu olaylı Galatasaray-Fenerbahçe derbisine götürmüştük. Pişman olduk. Cezalar bence çok ağır olmalı. Maria Fenerbahçe’nin tercümanı Samet’i çok sever. Başından yaralanmasına çok üzüldü. (Cep telefonu çalıyor. Zil sesi Sezen Aksu’nun “İkili Delilik” adlı şarkısı: “Lütfen, görmeyeyim seni, bir yerlerde karşıma çıkma...” sözleri sarıyor etrafı.) Sezen Aksu hayranısınız galiba... Daiane: Evet, çok severim. Raquel: Ben de Serdar Ortaç dinlerim. ‘Brezilya’da akrabalardan çok et yemeklerini ve siyah kuru fasulyeyi özlüyorum’ Çocuklar uyum sağladı mı? Raquel: Evet. Hayatımız çok güzel. İkimizin de çocukları çok güzel Türkçe konuşuyor, şiir bile okuyorlar. Evlenir evlenmez Brezilya’yı terk etmek sizi üzdü mü? Raquel: Hayır. 2005’te evlendik, 2006’da Türkiye’ye geldik. Bir futbolcuyla evlenmenin sürekli seyahat etmek anlamına geldiğini biliyordum. Hatta evlendikten sonra “Acaba nereye gideceğiz?” diye bekliyordum. Daiane: Bir insanın ülkesinden uzak olması zor bir şey. Yılda bir-iki kere Brezilya’ya gitmeye çalışıyoruz. Akrabalardan çok yemekleri özlüyorum. Özellikle de et yemeklerini ve siyah kuru fasulyemizi. İnsan başka bir ülkede olsa da bazı alışkanlıklarından vazgeçemiyor. Türk yemeklerine alışamadım. Ama tatlılarınızı seviyorum. Sütlaca bayılırım. Raquel: “Brigadero” adında sütlü bir tatlımız ve küçük peynirli ekmeklerimiz var. Bunları özlüyorum. Burada bunları biz de bazen yapıyoruz ama malzemeleri Brezilya’dan getiriyoruz. Türkiye’yi nasıl hayal ettiniz? Raquel: Daha önce Türkiye’ye gelmemiştim. Burada her yerde bombaların patladığını zannediyordum. Çok korktum. Yaşam tarzımı değiştirmem, yüzümü gözümü kapatmam gerektiğini zannediyordum. Herkes bana “Oraya nasıl gidersin?” diyordu. İstanbul’u görünce çok şaşırdım. Tarih okuduğum için İstanbul’un zengin tarihinden haberdardım. Ama bugünkü halini bilmiyordum. Daiane: Bu soruya yanıt vermekten utanıyorum. Çok korkuyordum Türkiye’ye gelmekten. Ama bu bizim cehaletimizden kaynaklanıyor. İstanbul’a artık hayranım. Babam buraya gelmemiz için bizi çok destekledi. O İstanbul’a iki kere gelmişti. Çok beğeneceğimi söyledi. Brezilya’da çalışıyor muydunuz? Raquel: Evet. Anaokul ve ilkokul öğretmeniydim. Ancak Julia’ya hamile kaldığım dönemde gazeteci olmaya karar verdim ve gazetecilik bölümüne girdim ama gazetecilik eğitimimi yarıda bırakıp Türkiye’ye geldim. Daiane: Benim okumaya vaktim olmadı. 16 yaşında, liseyi bitirir bitirmez Alex’le evlendim. Çalışmadım da. İstanbul’da nerelere gidersiniz? Daiane: Bağdat Caddesi’ne bayılıyorum. Papermoon’a sık gideriz. Raquel: Boğaz’da yemek yemeyi seviyorum. Mesela Vogue’a sık gideriz. Japon mutfağına bayılırım. Ama Bobo yemiyor. Türk yemeklerine de çok alışamadı. Evde iki aşçımız var. Brezilya yemekleri yaparlar. Bobo kuru fasulye pilav yer ama bu da yine kendimize has bir fasulye pilav. Eşiniz normal hayatta nasıl bir insan? Komik, romantik, sinirli... Raquel: Bobo çok sessiz ve sakindir. Baba olduğunda 19 yaşındaydı. Baba olduktan sonra daha da sorumluluk sahibi oldu. Ben ondan üç yaş büyüğüm. Tecrübeler onu olgunlaştırdı. Siz onu nasıl görüyorsanız evde de öyle biri. Daiane: Alex’in sevmediğim bir huyu var: Saatlerce telefonla konuşur. Samandıra’dan çıktığı an, eve gelene kadar ona telefonla ulaşamam. Yol 1,5 saat de sürse 1,5 saat telefonda konuşur. Ancak bir sürü güzel huyu da var. Hangi birini söyleyeyim? İlk başta çok iyi bir baba. Ama sahada bambaşka bir insan oluyor. Çok ciddi oluyor. Suratı asık oluyor. Çok mükemmeliyetçi bir insan çünkü. Aynı zamanda utangaçtır da. Raquel: Alex çok komik ve neşelidir. Bobo için “Bazen romantik, bazen odun gibi” demiştiniz bir keresinde... Raquel: Öyle yazıldı. Ama ben “odun” dememiştim. İçine kapanık, duygularını her zaman göstermeyen, sessiz bir insan demek istemiştim. Ağzımdan çıkan lafı “odun” diye tercüme ettiler. Ben aşırı ilgiden hoşlanmam zaten. Ama ilgisizlikten de hoşlanmam. Yapışkan insan sevmiyorum. Her şeyin dozu önemli.