Macaristan BM'nin göçmen paketine karşı çıkıyor

Macaristan BM'nin göçmen paketine karşı çıkıyor

Birleşmiş Milletler 5 Şubat tarihinde "Küresel Göçmenler Önlemler paketi" adı altında bir program açıklamaya hazırlanıyor.

Program, 3 Ekim 2016 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen New York Deklarasyonu'nu temel alacak.

Deklarasyon dünyada "göçmenlerin ve mültecilerin" haklarına dikkat çekiyor ve "ülkesinden ayrılıp dünyanın pek çok ülkesine dağılmak zorunda kalan göçmenlere yardımı ve dayanışmayı" öngörüyor.

5 Şubat 2018 tarihinde açıklanması beklenen Birleşmiş Milletler Göçmenlerle ilgili önlemler paketi, daha ayrıntıları netleşmeden Avrupa'nın en net "göçmen karşıtı" politikasını izleyen Macar hükümeti tarafından eleştirilmeye başlandı.

Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó Macaristan'ın Birleşmiş Milletler'in göçmenlerle ilgili önlemler paketini kabul etmeyeceğini, gerekirse bu programdan ayrılacağını açıkladı.

Ardından da Macaristan başbakanı Viktor Orbán Cuma günü katıldığı bir radyo programında Birleşmiş Milletler mültecilerle ilgili önlemler paketinin Macaristan'ın ulusal çıkarlarına ters düştüğünü söyledi.

Orbán BM önlemler paketinin, mültecilerin ulusal sınırları ihlal etmelerini anlayışla karşılamaları konusunda hükümetlere çağrılar yaptığını öne sürdü ve bunun kabul edilemeyeceğini vurguladı.

Programa temel teşkil eden New York deklarasyonu ve bu doğrultuda alınacak önlemler paketi, deklarasyona imza atan ülkeler açısından bile bir zorunluluk taşımıyor.

Ancak 2016 yılının Aralık ayında Amerika Birleşik Devletleri de hazırlanan bu önlemler paketinden ayrıldığını açıklamıştı.

Macar başbakanı Viktor Orbán ABD'nin de programdan ayrıldığını vurgulayıp, yine göçmenler konusunda sıkı politika izleyen Avustralya, Yeni Zelenda ve Japonya gibi ülkeleri de hatırlattı.

Orban "Doğu Avrupa'nın Vişegrad ülkeleri de ulusal çıkarlara karşı Birleşmiş Milletler'in bir şeyleri dayatmasını istemiyor. Bu uygulama bize Soros Planını hatırlatıyor", dedi.

Macar başbakanı ülkeler arasında "sağduyu temelinde" bir ittifak belirdiğini ve bu ittifakın göç konusunun bir insan hakkı olarak tanınması hususunda kuşkuları olduğunu söyledi.