Madımak kararı neden pas geçildi?

Madımak kararı neden pas geçildi?

HASAN CEMAL

(15 Mart 2012, Milliyet)

Madımak haberi, İslami kesimin, Ak Parti iktidarına yakın dünyada pek öyle yer bulmadı. Haber ve yorum olarak pas geçildi. Bu mesafe, bu uzaklık niye?.. Oysa, ‘kompleksler’imizden ne kadar arınıp olgunlaşabilirsek, o kadar huzur ve barış içinde yaşayabiliriz. Bunun önkoşulu, acılarımızı anlamaktan ve paylaşmaktan geçiyor.

Tekrarlamak istiyorum: Sivas’ta, 1993’te insanlığa karşı işlenmiş rezil bir suçun adıdır Madımak katliamı.

Ve bu davanın bazı sanıkları için mahkemeden zamanaşımı kararının çıkmış olması da, bu ülkede hukukun üstünlüğü adına kapkara bir lekedir.

Şunu iyi bilin:

Bu dava kapanmaz, çünkü tarih bu davayı hiç unutmayacaktır.

Bu satırları dün de yazdım.

Madımak konusuna bugün bir başka pencereden bakmak istiyorum.

Yeni de değil bu pencere.

Ama yıllar içinde bu pencereden ne zaman baksam biraz canım sıkılmıştır.

Konu, İslami kesimle ilgili.

Konu, İslami ve muhafazakâr yanı ağır basan, Ak Parti iktidarına daha yakın çevrelerle ilgili.

Dün yine aynı gözlemi yaptım.

Madımak haberi, bu dünyanın gazetelerinde pek öyle yer bulmadı. Ya tek tük birinci sayfaların eteklerinde yasak savma kabilinden yayımlandı ya da iç sayfalarda kayboldu gitti.

Köşelerde ise Madımak kararına ilişkin yorumlara dün rastlamadım diyebilirim.

Neden?..

Bu mesafe, bu uzaklık...

Bu memlekette özellikle Alevilerin yüreğini yakan, yakmaya da devam eden korkunç bir kıyım konusunda haksızlığı gün gibi açık bir karar niçin görmezlikten geliniyor?..

Haber konusu, yorum konusu neden olmuyor ki?..

Unutulmak mı isteniyor yoksa?..

Bir utanç konusu olabilir mi?

Defansif bir tavır mı?..

Bilemiyorum.

Dediğim gibi bu konuya ilk kez değinmiyorum. Yıllar içinde benzer satırları alt alta sıraladığımı anımsıyorum.

İslami kesimde, muhafazakâr dünyada bazı konuların pas geçildiği dikkatimi ilk defa çekmiyor.

Alevi deyince, Kürt deyince, Ermeni deyince ya da ‘gayrimüslim’ lerimizle ilgi meseleler söz konusu olduğunda, belirgin bir tutukluk kendini belli ediyor bu dünyamızda.

Örneğin, bu nedenle geçen gün köşeme aldığım ve İslami kesimden aydınların yayınladıkları Hrant Dink bildirisini çok önemsiyorum.

Keşke bu örnekler çoğalsa...

Cengiz Çandar dün köşesinde, Madımak kararı çıkınca atılan bir tweet’e yer vermişti:

“Alevi yakarsanız zamanaşımından, Ermeni öldürürseniz delil yetersizliğinden, Kürt öldürürseniz kahramanlıktan cezasız kurtulursunuz bu ülkede...”

Bu tweet bana bir Kürt aydınının sözünü anımsattı:

“Bu topraklarda biz Kürtler öldürüldüğümüzü, Ermeniler de yaşadıklarını anlatmaya çalışıp dururlar.”

İslami kesimin bu konularda durup düşünmesi, belki daha duyarlı olmaya gayret etmesi lazım diye düşünüyorum.

Tarihçi Taner Akçam şöyle demiş:

“İslami kesim de tarihiyle yüzleşsin!”

Şu sözler de onun:

“İslami düşünce adına da bazı mezalimler yapıldı bu ülkede. 1915 katliamında da, 1970’lerde Alevilere karşı yapılanlarda da İslami kesim ya kullanıldı ya da böyle bir zihniyet dünyasının taşıyıcısı oldu.

AKP, kendi tarihine eleştirel bakmadıkça demokratikleşemez. Tarihle ilgili eleştirilerini sadece Kemalistlerin yaptıkları ile sınırlı tutamaz.

Dersim’e rahatlıkla katliam diyen AKP, İslami hareketin bulaşmış olduğu olayları eleştirmekte zorlanıyor.

Alevilere yapılanlarda zorlanıyor.

Sivas’ta zorlanıyor.

Ermeni meselesinde çok daha fazla zorlanıyor.

Kürt meselesinde de kendisini devlet geleneği ile bağdaştırdığı için zorlanıyor. Devlet geleneğinin dışına çıkamıyor.” (Neşe Düzel, Pazartesi konuşmaları, Taraf, 12 Mart 2012, sayfa 11)

Taner Akçam böyle diyor.

Rahatsızlıkların kaynakları belli.

Hep birlikte bunların üstüne ne kadar yürüyebilirsek ve tarihsel, toplumsal ‘kompleksleri’mizden ne kadar çabuk arınıp olgunlaşa-bilirsek, bu topraklarda o kadar huzur ve barış içinde yaşayabiliriz.

Tabii bunun için önkoşul, birbirimizi anlamaktan ve acılarımızı paylaşmaktan geçiyor.