Bugün gazetesi yazarı Aykut Işıklar, bazı isimlerin 'röportaj diyeti' yapmasının haklı olduğunu savunarak, magazin gazetecilerinin ve muhabirlerin kültür düzeylerinin çok düşük olduğunu ancak asıl problemin şeflerinden ve müdürlerinden kaynalandığını dile getirdi.
Aykut Işıklar'ın Bugün gazetesinde yayımlanan 'Röportaj diyetine giren oyuncular çok haklı...' başlıklı yazısı şöyle:
Röportaj diyetine giren oyuncular çok haklı...
Geçen gün bizim gazetede okudum. TV dünyasının genç yıldızları röportaj diyetine başlamışlar. Artık kapalı yaşam tarzıyla idare edeceklermiş. Gazeteci ve TV muhabirlerinden mümkün olduğu kadar uzak kalacaklarmış. Bu şu demek oluyor: Özel yaşamlarını hayranlarından saklayacaklar. Çok güvenmedikleri gazetecilere konuşmayacaklar. Kıvanç Tatlıtuğ, Beren Saat, Tuğba Büyüküstün gibi nitelikli ve nicelikli genç oyuncular röportaj diyetine ilk başlayanlardan bazıları.
Hayat onların, gelecek kararı da onların. Bize, ‘Hayırlı olsun’ demekten başka ne düşer? Bildiğim kadarıyla bu diyet son üç yıldır uygulanıyordu. Dizisi tutup, bölüm başı 30-40 bin lira alanlar, ilk iş olarak medyadan uzaklaşıyordu. Kullandığı otomobilden gittiği balık lokantasına, giydiği gömlekten tatilde gittiği otele dek her şeyi değişiyordu.
Yeni başlayanlar gazete, dergi ve TV’lerde röportajı çıksın diye uğraşıyordu. Şöhret olana dek medyaya muhtaçlar. Dizi tutup, otobüse binemeyecek duruma gelince röportaj diyetine başlarlar.
Şu ana kadar anlattıklarım bardağın boş tarafı. Dolu tarafında çok farklı gerçekler görülüyor. İşte bu yüzden kimseye ‘Şöhret olup şımardı’ demiyorum. Röportaj diyeti için haklı gerekçeleri var. Birinci neden, medyadaki genç magazinci arkadaşlar. İşlerini iyi yapamayan yetersiz magazinciler… Üzülerek yazıyorum, magazin medyasında kültür düzeyi çok düşük. Bırakın sinema, müzik, dans gibi popüler sanatların altyapısını, ilkokul mezunu bir çocuğun bilmesi gerekenleri bilen yok.
Cahil magazinciler ülkeye zarar veriyor
Magazin haberlerine bir bakın. Ortaköy’de Reina’nın kapısında otomobilini bekleyenler, sabaha karşı Beyoğlu’nda Cihangir’in ara sokaklarında koşarak adeta kaçan çiftler, eliyle yüzünü kapatan kızlar... Kameraya bakarak, gülümseyerek poz veren var mı hiç? Olmaz, çünkü yanlarına gidip önce kendini tanıtıp, soru sormak için izin isteyen ve adam gibi soru soran muhabir yok? Flaşlar patladıktan sonra sorulan birkaç soru var: “Aşkınız ne zaman başladı? Ne zaman evleneceksiniz? Hamile olduğunuz söyleniyor doğru mu? Ne zaman boşanacaksınız?” Bu sorulardan başka soru soramayan, çünkü fotoğrafını çektiği kişinin kim olduğunu bilmeyen muhabirler olduğu sürece genç oyuncular, röportaj diyetine girer, gazeteci görünce yaban domuzu görmüş gibi olur. Muhabirler derken onları yöneten şeflerini, müdürlerini unuttum sanmayın. Esas problem onlarda... Önce onların yetişmesi gerekiyor. Arşivleri karıştırıp kimin ne olduğunu, geçmişte neler olup bittiğini öğrenmeleri gerekiyor. O zaman önüne gelen haberin değerini anlayabilir.
Dün, magazin dünyasının gerçek duayeni Erkan Özerman ile bir TV çekimi sırasında uzun uzun sohbet ettim. Anlattıklarına inanamadım. Adı geçen kişiler en büyük gazetelerin magazin müdürleri ve yazarları... Geçen hafta Tarkan’ın katıldığı Monaco’daki konsere yıllar önce Ajda Pekkan’ın katıldığını bilmeyen magazincilere ben ne diyeyim? Hayat Bayram Olsa, Sev Kardeşim gibi unutulmaz şarkıların yazarı Şenay Yüzbaşıoğlu’nu hiç bilmeyen kişi magazin yöneticisi olursa, muhabiri de Cihangir sokaklarında genç çiftleri taciz ederek fotoğraf çeker...