'Mahalle namusu'nu öneren AKP'li vekil: Farklı cinsel tercihleri arzu etmeyiz, eşcinsellik önlenebilir!

'Mahalle namusu'nu öneren AKP'li vekil: Farklı cinsel tercihleri arzu etmeyiz, eşcinsellik önlenebilir!

Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’nda “Kadına şiddete karşı mahalle namusuna sahip çıkmalı” sözleri nedeniyle eleştirilen AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, kadına şiddetin araştırıldığı  LGBTi bireylere yönelik ayrımcı söylemde bulundu. Uçma, “Hiç arzu etmeyiz ama sevgili arkadaşlar, toplumumuzda bunlar hiç olmasın, insanlıkta hiç olmasın isteriz ama aykırı cinsel tercihlerle ilgili yaşanmış olaylara ilişkin bir istatistiki bilgi elimizde yok. Bu şöyle ya da böyle, kabul edilsin ya da edilmesin toplumun bir vakıası” dedi.

Uçma, “Bunu şunun için önemsiyorum: Bunun önlenebilir metotları ve yöntemleri vardır, dünyadakinden farklı, bizim kodlarımızdan da üretilebilecek birtakım çözüm önerileri olabilir. En azından, toplumsal olarak yani doğuştan getirmiyorsa yaygınlaşması önlenebilir ve onların da insan haklarının koruma altında olması gerekir. Ama buna ilişkin elimizde bir çalışma ve bir veri yok. En azından buna yönelik, reklamasyon ve tanıtıma yönelik, propagandaya yönelik olguların önü belki eğitimle, anlatımla kesilebilir diye düşünüyorum” diye konuştu.

Araştırma Komisyonu’nun geçtiğimiz hafta toplantılarında  T24’ün tutanaklardan edindiği  görüşmeler şöyle.

İSMET UÇMA (İstanbul) – Şimdi, kadın erkek eşitliği kadına yönelik şiddetin azaltılması ya da ortadan kaldırılması konusunda önemli bir olgu olarak görülüyor. Şuna yönelik bir araştırma var mı?

Doğrusu kadın erkek statüsünü eşitlemek kadın aleyhine bir haksızlık çünkü insanlık yeryüzü serüvenine başladığı andan itibaren kadın daima öndedir ve erkekten üstündür. Şimdi, kadının bütün kültürlerdeki bu gerçek değerinin tespiti konusunda elinizde bir çalışma olup olmadığını doğrusu merak ediyorum. Çünkü alışılmış bir ezber var, dünya da bunu bizim toplumumuza iyi ezberlettiriyor “Kadın erkek eşittir.” Hayır, değildir. Bu, kadın aleyhine bir durumdur. Kadın, yani kimi imtiyazlar ve kimi donanımlar ve kimi değerler bakımından erkekten üstündür. Biz bunu adaletin sağlanması açısından söylüyoruz, temel hak ve özgürlükler bağlamında ifade etmiyorum.

Dolayısıyla bu konuda elimizde yapılmış herhangi bir çalışma ve veri olup olmadığını ya da sahiden eşitse eşitliğine ilişkin bir verinin olup olmadığına dair hem alan araştırması, ampirik araştırma olabilir hem diğer alanlarda uzmanlarına sipariş edilmiş araştırmalar olabilir. Bu konuyu eksiklik olarak görüyorum ve bunun Başkanım, gündeme alınmasını talep ediyorum doğrusu çünkü bu statünün farklılaşması bizim işimizi kolaylaştıracaktır.

 

‘Cinsel suçların hastalık belirtisi olup olmadığı’

 

Cinsel suçların hastalık belirtisi olup olmadığına dair bir istatistiki veri de yok. Bu fevkalade önemlidir arkadaşlar. Yani bir toplumda, mesela 76 milyonluk bir toplumda, bunu sonra genelleştiririz, dünya insanı üzerinde de araştırmalar yapabiliriz ama bu suçlara ilişkin, bu suçlara mütemayil olan ya da bu suçları işleyenlerin gerçekten de hastalık düzeyleri; bu, çevre şartlarından olabilir, doğuştan getirdiği bir durum olabilir yani gensel olabilir bunlara ilişkin elimizde ciddi veriler yok. Bu konuların da araştırılması gerekir diye düşünüyorum ya da bu tür öngörülere ilişkin bir rehabilitasyon çalışmanız var mı?

 

‘Aykırı cinsel tercihlerle ilgili   istatistiki bilgi elimizde yok’

 

Hiç arzu etmeyiz ama sevgili arkadaşlar, toplumumuzda bunlar hiç olmasın, insanlıkta hiç olmasın isteriz ama aykırı cinsel tercihlerle ilgili yaşanmış olaylara ilişkin bir istatistiki bilgi elimizde yok. Bu şöyle ya da böyle, kabul edilsin ya da edilmesin toplumun bir vakıası. Bunu şunun için önemsiyorum: Bunun önlenebilir metotları ve yöntemleri vardır, dünyadakinden farklı, bizim kodlarımızdan da üretilebilecek birtakım çözüm önerileri olabilir. En azından, toplumsal olarak yani doğuştan getirmiyorsa yaygınlaşması önlenebilir ve onların da insan haklarının koruma altında olması gerekir. Ama buna ilişkin elimizde bir çalışma ve bir veri yok. En azından buna yönelik, reklamasyon ve tanıtıma yönelik, propagandaya yönelik olguların önü belki eğitimle, anlatımla kesilebilir diye düşünüyorum.

Ruhsar Demirel (Eskişehir) –Sayın Uçma dedi ki “Çocuğu kaybetmemek için babaanneden başlamalı.” Sayın Uçma, bu da cinsiyet atıflı bir şey. Biz halk sağlıkçılarda şöyle bir tabir vardır: “Bir kadının sağlığı ana rahmine kız çocuk düştüğünde başlar.” Hani yumurtanın güvenliği anlamında diye. Dolayısıyla bunu belki çocuğu kaybetmemek için nineden başlasak iyi olur çünkü dünyada çok bilinen bir söz var deniliyor ki…

İsmet Uçma (İstanbul) – Dedelerden başlayalım.

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Tabii, tabii, elbette. Çok bilinen bir söz var, diyor ki: “Bir erkeği eğitirseniz bir kişiyi, bir kadını eğitirseniz bir kuşağı eğitmiş olursunuz.” O yüzden kadın üzerinden eğitimi artırmak…

İsmet Uçma (İstanbul) – Üstünlük, kadının üstünlüğü…

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Üstünlük anlamında değil de işte, Adem’i de biz kandırdığımız için daha zekiyiz yani onu kabul etmek lazım. O zekâyla beraber üstünlüğü …

İsmet Uçma (İstanbul) – Onlar hurafe olduğu için arkadaşlar…

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Üstünlüğü nereye… Fıkha da bakarız o konuda. Yani o yüzden eğitim hakikaten çok önemli.

Çok teşekkür ediyorum.

Başkan – Teşekkür ediyorum size.

Sayın İsmet Uçma, herhâlde bir şey ilave edeceksiniz; buyurun.

İsmet Uçma (İstanbul) – Evet, bir şey ilave edeceğim.

Çok teşekkür ediyorum Sevgili Başkanım.

Şimdi Ruhsar Hanım, tabii, arkadaşlar, bakın bu namus ve benzeri konularında -ondan sonra sorularımı yönelteceğim- hiç kimsenin öldürme hakkı yoktur; konu ne olursa olsun ama kimsenin öldürme hakkı yoktur.

Peki, öldürme hakkının olmadığını biz hangi yöntemlerle anlatacağız? Kadın cennette Adem’i kandırdı hurafelerini ve yanlış otantiği savunduğumuz sürece ve toplumdan bu olguları kaldırmadığımız sürece devam edecektir bu.

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Ama onu siz söylediniz.

İsmet Uçma (İstanbul) – Söyledim evet ama siz hâlâ…

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Siz söylediniz.

İsmet Uçma (İstanbul) – Ama şöyle, onu bir eliptik bir soru olarak sordum. “Siz potansiyel suçlusunuz, şunları şunları şunları yapmışsınız tarihte falan ve otantiklerde bunlar geçiyor, bunları ayıklamamız gerekir.” dedim.

Ruhsar Demirel (Eskişehir) – Tabii, tarihle dini de ayırmak lazım.

İsmet Uçma (İstanbul) – Kuşkusuz ki yani bakınız bu Kabalalarda geçen bir olgudur. Havva ismi Kur’an’da yoktur, Adem’in eşidir o ve yeryüzüne aile olarak gönderilmiştir. “Buradan bir çıkış yolumuz olabilir.” demiştim.

“Boşanma Allah’ın sevmediği ; en kötü fiildir”. Bu da uydurmadır”

Sevgili arkadaşlar, bir başkası, mahkeme sonuçlanıncaya kadar arada geçen sürede işlenen olaylarla ilgili elimizde veri yok. Bunu şunun için söylüyorum: Kronik hâle gelmiş bir vakıa varsa boşanmayı hızlandırmak lazım, uzadıkça devreye başka unsurlar giriyor. Şimdi, bize kutsal metinler diyor ki: “Aranızda bir ihtilaf olduğunda iki taraf ailesinden birer kişi çağırın. Taraflar iyi niyetliyse onlar sulh olurlar, değillerse evet, ayırın.” “Boşanma Allah’ın sevmediği, en kötü fiildir.” Bu da uydurmadır arkadaşlar. Dolayısıyla, dinî otantiği uydurma olgular üzerine bina ederseniz, o zaman adam ufak şeyden dolayı bunu öldürme hakkına kadar götürebilir. Dolayısıyla, bunların arıtılıp, durultulması lazım. Bu sürede meydana gelen olaylarla ilgili bilgimiz yok. Eğer bu süreçteki olaylar, olay intikal etmeden önceki süreçlerle yakın ya da eşitleniyorsa kronik hadiselerde, çözülemeyeceği önceden öngörülen, anlaşılan hadiselerde onun için birden çok hâkim ya da hâkime olması gerekir. Boşanmayı hızlandırmak lazım ki şiddeti önlemiş ya da önlenmesine bir katkı vermiş olsun.