Beylerbeyi Abdullah Ağa Hamamı Sokağı'nda 17 yıldır yaşayan mahallelinin köpeği Çıtır bir gece ortadan kayboldu. Çıtır'a kulübe yapan ve bakımını üstlenen Çelenk Apartmanı sakinleri, komşuları akademisyen Özlem Kumrular'ın taksi ile köpeği bir barınağa götürdüğünü öğrendi. Kumrular olayla ilgili, "Çıtır’ın artık iyiden iyiye kontrol ve gözetim altında bakılması gerektiği herkes için aşikâr. Bu olayda vicdani, hukuki ve sosyal hiçbir yanlış yoktur" açıklamasında bulunurken, Çıtır'ın ölüm haberini alan apartman sakinleri, "Sağlık durumunu hepimiz biliyorduk ama son anına kadar huzur içinde olmasını istedik. Onu evinden ve biz ailesinden edenler utansın!" diyerek tepki gösterdi.
Hürriyet'ten Cansu Şimşek'in haberi aynen şöyle:
Fakat Çıtır, 28 Ağustos’ta ortadan kayboldu. Köpeklerini arayan mahalleli, Çıtır’ın aynı apartmanda yaşayan Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Özlem Kumrular tarafından bir gece yarısı taksiyle Ataköy’e, oradan da Sultangazi Cebeci Hayvan Barınağı’na bırakıldığını öğrendi. Korktukları başlarına geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü, koma halinde Cebeci Sahipsiz Hayvan Geçici Bakımevi’ne getirilen Çıtır’ın yaşamını yitirdiğini açıkladı.
Empati Yaşam Hakkında Saygı Platformu Başkanı Barış Şengün, Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki sokak hayvanlarının ilçe dışına çıkarılamayacağına yönelik hükmü hatırlatarak akademisyen Kumrular’a tepki gösterdi:
“Konu sadece vicdan değil, adalet meselesi. Özlem Hanım’la telefonda konuştuğumuzda da söyledim. Çıtır, sokakta kulübesinde yaşayan bir hayvan ve aynı zamanda bir aşı karnesi ve sahibi var. Sıradan bir sokak köpeği değil. Bir başkasına ait malı alıp başka yere götüremeyeceğiniz gibi köpeği de götüremezsiniz. Özlem Hanım Çıtır’ı Üsküdar’dan alıp, Bakırköy’e bıraktı. Bu bile bir suç.”
Özlem Kumrular’ın çalıştığı Bahçeşehir Üniversitesi ise sosyal medya hesabında akademisyenin konuya ilişkin rektörlüğe sunduğu ifadeyi yayınladı. Konuyu daha önce Beyaz Masa ve zabıtaya taşıdığını belirten Özlem Kumrular, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Başta hep beraber dışarıda beslediğimiz Çıtır, apartman sakinlerinden biri tarafından apartmanda yaşamaya alıştırıldı... 17 yaşına gelmiş olan Çıtır’ın artık iyiden iyiye kontrol ve gözetim altında bakılması gerektiği herkes için aşikâr. Sahibi olduğu iddia edilen Çıtır’ın bir sahibi olsaydı ona evinde ya da kendi bahçesinde bakardı. Bir köpeğin sabah kalktığımızda paspasımızda ölü bulunması psikolojik olarak hepimizi etkileyecek bir sondu. Bu olayda vicdani, hukuki ve sosyal hiçbir yanlış yoktur.”
Dün (12 Eylül 2017) Çıtır’ın yıllarını geçirdiği Abdullah Ağa Hamamı Sokak’ta yas ve öfke vardı. Cenaze evine dönen Çelenk Apartmanı’nda yaşayan Candeğer Kasalkayan (74) gözyaşları içinde yaşananları anlattı:
“Çıtır’dan geriye kulübesi ve duvarlarda onu aradığımızı söyleyen ilanlar kaldı. 25 yıldır burada yaşıyorum. Rahmetli eşim Çıtır’ı bulup getirmişti. Tüm bakımlarını üstümüze almıştık, sokak köpeği değildi. Çıtır’dan şikayetçi olan hiç kimseyi tanımadım. Hayatının son günlerinde, sadece bir kişinin keyfine istinaden, bir bagajda hiç görmediği yerlere taşındı ve sonunda öldü. Sağlık durumunu hepimiz biliyorduk ama son anına kadar huzur içinde olmasını istedik. Onu evinden ve biz ailesinden edenler utansın.”
Çıtır’dan geriye kalan kulübesinin bulunduğu Çelenk Apartmanı’nda şimdi yas var. Bir taksicinin beyanıyla 28 Ağustos gece yarısı Çıtır’ın akademisyen ve mahalle sakini Özlem Kumrular tarafından bir taksinin bagajına konularak Ataköy 4. Kısım’a taşındığını öğrenen hayvanseverler, Kumrular ile temasa geçmişti. Aktivist Barış Şengün, Çıtır’ın hayatına mal olan yolculuğu o telefon görüşmesinde öğrendiğini şöyle anlattı:
“İlk telefon görüşmemizde bana Çıtır’ı Ataköy’e götürdüğünü orada minder, su gibi ihtiyaçlarının karşılandığını söyledi. Fakat ertesi gün kendisinin yurtdışına çıktığını ve o gün hayvanın hastalık belirtisi gösterdiğini kendisinin de sonradan öğrendiğini söyledi. Kardeşinin ve bir arkadaşının veterinere götürüp, hayvanı daha sonra barınağa bıraktıklarını da ekledi. Bakırköy’deki ve Üsküdar’daki barınakları tek tek aradık Çıtır’ı bulamadık.”