Mahçupyan: AK Parti'nin kucağındaki troller...

Mahçupyan: AK Parti'nin kucağındaki troller...

Karar yazarı Etyen Mahçupyan, "Gülen darbesi henüz sindirilmeden ve farklı kesimlerin yüz yılın ardından yeniden ‘birliktelik’ duygusu yaşadıkları noktada, AK Parti içinde bazıları ortamın kendileri için hayırlı olmadığını idrak ettiler" dedi. Mahçupyan, "AK Parti'nin kucağındaki troller" başlıklı yazısında "Geçen haftalarda Ali Bayramoğlu ve Mensur Akgün’ü hedef alan pespayeliklerin işlevi bu… Söz konusu güruh uzun süredir ‘saldırı piyonları’ olarak tutulmakta. Ancak bugün hava dönüyor ve zül haline gelen ‘organik’ militanları AK Parti’nin kucağına bırakıyor" ifaderline yer verdi.

Etyen Mahçupyan'ın Karar'daki yazısı şöyle:

Gülen darbesi henüz sindirilmeden ve farklı kesimlerin yüz yılın ardından yeniden ‘birliktelik’ duygusu yaşadıkları noktada, AK Parti içinde bazıları ortamın kendileri için hayırlı olmadığını idrak ettiler. Geçen haftalarda Ali Bayramoğlu ve Mensur Akgün’ü hedef alan pespayeliklerin işlevi bu… Söz konusu güruh uzun süredir ‘saldırı piyonları’ olarak tutulmakta. Ancak bugün hava dönüyor ve zül haline gelen ‘organik’ militanları AK Parti’nin kucağına bırakıyor.

Amigoluk modeli, siyasetin kitlenin tümünü ‘fıtraten’ kucaklayan ‘organik’ lider tarafından yapıldığı, takipçilerin de lideri tekrarlayarak makbul hale gelmeleri ‘ilkesine’ dayanıyor. Ancak işlev bununla sınırlı değil… Amigoluk yapmayanları itibarsızlaştırmak üzere onlara her türlü medyatik araçla saldırmak da işin bir parçası …

Bunlara ‘trol’ deniyor… Son dönemde profesyonelleşerek kariyer sahibi haline gelenler var. Dahası bazıları bu kariyere ailecek atılmış durumdalar. Ne yapsınlar? Herkes kendi yeteneğine göre bir yer kapmaya ve o yerin gereğini yapmaya çalışıyor…

***

İşte bu trollerin yönettiği sitelerden biri de benimle yakından ilgileniyor. Darbe öncesi günlerde farklı zamanlarda yazdığım iki cümlemi yan yana koyarak benim ne denli ‘çelişkili’ olduğumu göstermeye çalışmışlardı. Çünkü çelişkiye düşmeniz başka konularda da çelişkili olduğunuzu ima eder. Daha da ‘iyisi’ bu durum işinize geldiği gibi fikir değiştirdiğiniz şeklinde yorumlanabilir. Yine de bu sıradan olayla ilgili yazmanın gereği ne diye sorabilirsiniz… Ne de olsa trollerin seviyesi ve ahlak anlayışları konusunda artık epeyce fikir sahibiyiz. Ancak bu örnekte ele alınan iki cümlenin yan yana gelmesi, bizlere ilave düşünme ve ‘anlama’ fırsatı veriyor.

Geçen yıl yazdığım cümle şu: “Bugün AKP Türkiye’nin demokratlarını çeperinde taşıyor. Onları temsil edemiyor ama kendi değişimci istekliliği sayesinde umut vermeye devam ediyor. Bugün en bilinçli seçmen AKP’ninki…”

Geçenlerde yazmış olduğum ise şöyle: “Türkiye’deki muhafazakar seçmenin ideolojik davrandığını, ya da zaten hak ve özgürlükler konusunda pek duyarlı olmadığını kabul etmek durumundayız. CHP seçmeninin ise en azından bir şeyler yapmaya ‘hevesli’ olduğu anlaşılıyor.”    

***

Cümlelerin arka planı aynı değil. İlki benim kanaatim. İkincisi ise bir saha araştırmasının bulgularından hareketle yapmak durumunda olduğum çıkarsama. ‘Yapmak durumunda’ dedim ve nitekim 7 Temmuz tarihli yazımda aynı kelimeyi kullanmışım. Yani trollerin siteye koydukları üzere ‘zorunda’ değil… Aradaki fark açık… Troller cümleyi ‘güçlendirerek’ kendilerince ortaya bir çelişki çıkarmak istemişler.

Ne var ki söz konusu iki cümle arasında çelişki yok… AK Parti bugün de demokratları temsil edemiyor ve bugün de en bilinçli seçmen AK Parti’ninki. Öte yandan ‘bilinçli’ denince hak ve özgürlük konusunda duyarlı anlamına gelmiyor. Bu çıkarını bilen, tercihini yaparken kendinden emin olan ve muhtemelen bunu bir ideolojik akıl yürütmesi ile gerekçelendiren bir seçmen. Gerçekten de böyle… Geçen yıl da böyleydi, bugün darbeye karşı çıkarken de böyle… Yani hala kimlik özelliği çok daha ağır basan, yükselen normları öncelikle kendi yaşam alanında arayan, demokrasiye sahip çıkarken demokratlığa yakınlaşmakta tereddütlü bir seçmen…

Gördüğünüz gibi troller bile anlama çabasına hizmet edebiliyor. Akıllıca şeyler yapmaya müsait bir konumları olmasa da işe yarayabiliyorlar. Üstelik onlar sayesinde insan denen varlığın nasıl bizzat kendi iradesiyle ‘kullanıma uygun’ hale getirilebildiği konusunda da bilgi sahibi oluyoruz. Bu da belki birçoğumuza şu malum Gülenci dünyayı hatırlatıyor…