Mahçupyan: AKP, çekirdek oylarının emanet oylara dönüştüğünü görmek zorunda kalabilir

Mahçupyan: AKP, çekirdek oylarının emanet oylara dönüştüğünü görmek zorunda kalabilir

Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı yazısında "AKP'liler, kendi partilerine emanet oy vermiş durumda" açıklaması ile dikkat çeken Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun fahri danışmanı ve Akşam yazarı Etyen Mahçupyan, "Eğer AKP bu nedenle yüzde 3 az oy almışsa, bu kabaca yüzde 7’lik bir AKP seçmeninin sandığa gitmediğine işaret eder. Eğer parti bu eğilimi anlamakta zorlanırsa bir süre sonra kendi çekirdek oylarının emanet oylara dönüştüğünü görmek zorunda kalabilir" dedi. 

Mahçupyan'ın Akşam'da "AKP’nin seçmeni kim?" başlığıyla yayımlanan (9 Temmuz 2015) yazısı şöyle:

Haziran seçiminde AKP’nin bir önceki genel seçime kıyasla yaşadığı 9 puanlık kaybın dağılımı kabaca belli. Bunun beş puanı HDP’ye giden Kürtler, bir puanı MHP’ye giden Orta Anadolu seçmeni, kalan üçü ise sandığa gitmeyenler. Burada uzun vadede kritik unsur sonuncusu... Çünkü sandığa gitmeyenler partilerin aldıkları oy oranında dağıtılmış oluyor. Dolayısıyla eğer AKP bu nedenle yüzde 3 az oy almışsa, bu kabaca yüzde 7’lik bir AKP seçmeninin sandığa gitmediğine işaret eder. Eğer parti bu eğilimi anlamakta zorlanırsa bir süre sonra kendi çekirdek oylarının emanet oylara dönüştüğünü görmek zorunda kalabilir. 

Her partinin az çok heterojen olduğu açık olsa da, bugün muhalefet partileri epeyce tekçi bir yapı arz ediyor. Kimlikle ideolojinin iç içe geçtiği bu aidiyette ortak psikoloji üzerinden yüzeysel bir insicam sağlanabiliyor. Oysa AKP’nin böyle bir lüksü yok. Çünkü zaman içinde birbiriyle sosyokültürel açıdan yan yana gelmesi zor unsurlar bu partiye epeyce farklı saiklerle oy verir hale geldiler. Eğer bunlardan bazılarını muhatap almakla yetinen bir strateji izlerseniz, diğer gruplardan bazılarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorsunuz.  Gelinen noktada AKP seçmeninin altı alt gruptan oluştuğunu söylemek mümkün… Birinci kesim kent çeperlerinde yerleşmiş, genelde az eğitimli, orta alt gelirli, Sünni ve milliyetçi erkeklerden oluşuyor ve bunlar kategorik olarak Erdoğan’a oy veriyorlar. İkinci kesim orta boy kentlerin yeni orta sınıf burjuvazisi. Parti teşkilatıyla yakın bağları olan bu insanlar aile olarak bizzat partinin kendisini destekliyor. Söz konusu iki grubun kabaca eşit büyüklükte olduğunu ve toplamda toplumun yüzde otuzunu oluşturduğunu öne sürmek mümkün.  Öte yandan kentleşmeyi, orta sınıflaşmayı, kültürel melezleşmeyi ve reformcu niteliğini düşündüğümüzde AKP’nin potansiyelinin yüzde 55’e vardığını görebiliyor ve nitekim ölçebiliyoruz. Mesele şu ki bu ilave yüzde 25 dört farklı aidiyet üzerine kurulu. Bunun 8 puanı Kürtlerden geliyor ama son seçimle birlikte 3’e indiği anlaşılıyor. Yine de bu oyların geri gelme potansiyelinin olmadığını ileri sürmek fazla iddialı olur. İkinci kesim MHP ile AKP arasında sarkaç halindeki muhafazakâr milliyetçiler ki kabaca 5 puanı ifade edebilir. Ancak geri kalan 12 puanlık kısım belki de AKP’nin geleceğe bakarken asıl yoğunlaşması gereken seçmenler.  Elimizde sadece izlenim ve gözlemler var. Ama bu grubun yarı yarıya bölünmüş olduğunu varsayabiliriz. İlk kısmı kentli, iyi eğitimli, orta ve orta üst gelir düzeyinde, beyaz yakalı muhafazakâr aileler… İkinci kısım ise kabaca ‘demokratlar’ diyebileceğimiz din dışı aidiyet taşıyan, bireyselleşmiş aydınlar. Kültürel açıdan birbirine benzemeyen bu iki grubun seçmen davranışları son kertede bir miktar farklılaşsa da, vizyonları ve normları büyük benzerlik arz ediyor.  Bu bağlamda üç kavram ön plana çıkıyor: Rasyonellik, meşruiyet ve etik. AKP’nin klasik bir Sünni kimlik partisi olması istenmiyorsa bu üç kritere önem atfedilmesi ve yapının bunların ışığında sınanıp yenilenmesi gerek. Çünkü toplumsal değişim bu yönde ilerliyor. Büyümek de daralmak da mümkün ve partinin ne yapacağına bağlı…