Mahçupyan: Bu pespaye kadro, ahlaki çukurlarına AK Parti ve Erdoğan'ı da çekiyor; sorumluluk bizim!

Mahçupyan: Bu pespaye kadro, ahlaki çukurlarına AK Parti ve Erdoğan'ı da çekiyor; sorumluluk bizim!

Karar yazarı Etyen Mahçupyan, "siyasetçilere yaltaklandığını zannederek iktidar devşirmek isteyen ve bunu 'Erdoğan düşmanları' üreterek yapabileceğini gören, oportinizmle ulusalcılık karması bir güruhun mevcut olduğunu" savunarak "Bu pespaye ‘kadro’ bütün bu işleri AK Parti ve Erdoğan sevdasıyla yapıyor gözüküyor ve kendilerine biçmekte mahzur görmedikleri ahlaki çukura partiyi ve liderini de çekiyorlar" görüşünü dile getirdi. Mahçupyan, "Ama sorumluluk ne ahlaksızların ne de teröristlerin. Sorumluluk bizim" diye yazdı.

Etyen Mahçupyan'ın "FETÖ'cü üretim merkezi" başlığıyla yayımlanan (24 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Bir gazetenin beni ille de FETÖ’cü yapma gayretlerinin fazla yankı bulmamasının hemen akabinde, 22 Ocak Pazar günü gazetelerin internet sayfalarında bir haber çıktı. Buna göre Gülen örgütlenmesinin ideolojik faaliyetler alanındaki temel taşlarından olduğu, Gülen’in kitaplarıyla ilk elden ilgilendiği herkes tarafından bilinen Ali Ünal bir süre önce itirafçı olmaya karar vermiş ve Meclis’teki 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na müracaat etmişti. Komisyon da Ünal’ın mektubunu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletmiş ve 14-28 Aralık 2016 tarihleri arasında sorgulama yapılmıştı.

***

Medyamız bu sorgulamanın detaylarını ‘bugünlerde’ ele geçirmiş olmalı ki itiraflar şimdi yayınlandı. Ünal’ın ‘itirafları’ içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı haklı çıkartan bir yön fazlasıyla sırıtıyor. ‘İtirafçı’ diye öne çıkanların birçoğu muhtemelen bunu yalan söylemek üzere, bilinçli bir mücadelenin parçası olarak yapıyorlar. Gülen örgütlenmesi içinde şüphe götürmeyen bir konuma sahip olan ve FETÖ girişiminden bihaber olmaları inandırıcı olmayan bazı kişiler ‘itirafçı’ olmaya hevesli gözüküyor. Çünkü kaybedecekleri hiçbir şey yokken, gerçekleri sulandırma ve bulandırma işlevini rahatlıkla yapabiliyorlar. Bunun en iyi yollarından biri ise Gülen örgütlenmesi ile hiçbir ilişkisi olmayan kişileri ilişkiler ağının parçası imiş gibi göstermek.

Bu taktik son derece ‘verimli’… Çünkü bugün iktidar etrafında da aynı taktiği kullanarak ‘çevre temizliği’ yapmaya ve kendilerine kariyer yolları döşemeye teşne bir klik var. Söz konusu grubun pelikancı vakıflarda ve yandaş medyada çöreklendiği, genel bir stratejinin uyumlu taktiksel ayaklarını koordinasyon içerisinde hayata geçirdiği ve cumhurbaşkanlığı çevresi üzerinden kendisine iktidar alanları açtığı artık AK Parti milletvekilleri dahil herkes tarafından söyleniyor. Bugünlerde bu klik (bazı AK Partililere göre ‘çete’) uygun bir ‘kaldıraç’ bulmuş durumda: İnsanları FETÖ üyesi gibi gösteren karalama ve itibarsızlaştırma kampanyaları yaparak ‘korkutuculuk’ devşirmek ve bu imkanı güç artırımı için kullanmak. Bu amaçla işleyen bir FETÖ’cü Üretim Merkezi’nin varlığından söz edebiliriz…

***

Ali Ünal’ın ‘itirafları’ bu açıdan ilginç… Çünkü bir yerinde şöyle diyor: “28 Şubat sürecinde, 13 ya da 14 Haziran 1997 günü gazeteci Ali Bayramoğlu, Fetullah Gülen’e haber göndererek ülkede o yıl darbe olacağını söylemiş. Bunun üzerine Gülen, haziranda ABD’ye gitti. Gitmesinin amacı, olası bir darbeden kaçınmaktı.” Yani 28 Şubat’tan sonra meğerse hala bir darbe daha olacakmış… Devlet içinde o zamanlarda bile binlerce köstebeği olan Gülen bu darbeyi onlardan öğrenememiş… de Ali Bayramoğlu’ndan öğrenmiş… Ayrıca bu haberleşme nasıl olmuş acaba? Nerede görüşmüşler? Ali mektup falan mı göndermiş?

***

Bu külliyen yalanın şimdi gündeme gelmesi, üzerinde durulması gereken bir durum. Ayrıca bu satırların ilk itirafta olup olmadığının irdelenmesinde de yarar var. Ancak detaylar birbirini besleyen iki müptezel ‘siyasetin’ üzerini karartmamalı.

Bugün siyasetçilere yaltaklandığını zannederek iktidar devşirmek isteyen ve bunu ‘Erdoğan düşmanları’ üreterek yapabileceğini gören, oportünizmle ulusalcılık karması bir güruh mevcut. Bu pespaye ‘kadro’ bütün bu işleri AK Parti ve Erdoğan sevdasıyla yapıyor gözüküyor ve kendilerine biçmekte mahzur görmedikleri ahlaki çukura partiyi ve liderini de çekiyorlar. FETÖ ise bu yumuşak karnı kullanarak kendisini kurtaracak yolları arıyor…

Ama sorumluluk ne ahlaksızların ne de teröristlerin. Sorumluluk bizim.