Mahçupyan'dan Güneş'e: Tetikçiler Reis'e yaltaklanmaktan başka marifet bilmiyor; AKP'nin seviyesi bu mu!..

Mahçupyan'dan Güneş'e: Tetikçiler Reis'e yaltaklanmaktan başka marifet bilmiyor; AKP'nin seviyesi bu mu!..

Karar yazarı Etyen Mahçupyan, Güneş gazetesinin "Suikast Tüyo'su" başlığıyla yayımlanan 'haber'ine tepki gösterdi. "Güneş gazetesi benimle ilgili olarak içi tamamen boş, ama konjonktür açısından çok ‘işlevsel’ olduğunu sandıkları bir karalama haberi yapmış. Haberin en uzun bölümü AK Parti’yi sağlama almaya çalıştıkları bölüm" diyen Mahçupyan, "Reis’in paçasına tutunmanın ötesinde maharet gösteremeyen aparaçiklerin, yaltaklanmaktan başka marifet bilmeyen amigoların, kendilerine tetikçilikten başka uygun iş bulamayan taşeronların seviyesi malum. Ama artık AK Partililerin kendilerine ‘bizim seviyemiz bu mu?’ diye sorması gerekmiyor mu?" ifadesini kullandı.

‘Suikast ‘Tüyo’su başlığıyla gazetenin birinci sayfasından manşet olarak yayınlanan ‘haber’de şu ifadeler yer alıyordu:

“Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 10 yıl geçti. Suikastla ilgili sayısız kişi sorguya alındı. Ancak Dink’le öldürülmeden az önce telefonda konuşan Etyen Mahçupyan ifade vermedi. Mahçupyan o görüşmeye ilişkin ‘At yarışı konuştuk’ dedi"

“Etyen Mahçupyan, cinayetin hemen ardından Hrant Dink’in eşi Rakel’den gazetenin hisselerini istedi. Ancak Rakel Dink buna karşı çıktı. Hisselerin bir bölümünü alan Zaman yazarı Mahçupyan, Agos’un Genel Yayın Yönetmeni oldu. Ortodoksların sosyalist çizgideki yayın organı Agos’un başına, Katolik ve liberal Mahçupyan’ın geçmesi o dönem çok tartışıldı"

Etyen Mahçupyan'ın "AK Parti'nin seviyesi bu mu?" başlığıyla yayımlanan (19 Ocak 2017) yazısı şöyle:

ktidarın insan karakterini nasıl bozduğuna dair birçok söz var. Ama yaşadıklarımız çok daha öğretici… Siyasetin seviyesi düştükçe iktidarın bozuk insan karakterini nasıl cezp ettiğini de izliyoruz.

Yandaşlık yozlaştırıyor… Mutlak yandaşlık ise mutlak anlamda yozlaştırıyor.

Bugün 19 Ocak. Hrant’ın katledilmesinin üzerinden tam on yıl geçti. Bugün yazılması gereken artık cinayetin kendisi değildi. Günün Hrant’ı hak ettiği gibi hatırlamak ve paylaşmak için bir fırsat olarak görülmesi uygun olurdu… Ama on yıl önce cismen ortadan kaldırılması yetmezmiş gibi, bugün de manevi varlığını ortadan kaldırmak üzere başka infazlar için araçsallaştırılıyor.

***

Güneş gazetesi benimle ilgili olarak içi tamamen boş, ama konjonktür açısından çok ‘işlevsel’ olduğunu sandıkları bir karalama haberi yapmış. Haberin en uzun bölümü AK Parti’yi sağlama almaya çalıştıkları bölüm. Buna göre katilin Samsun’da birlikte fotoğraf çektirdiği polis ve jandarma amirleri terfi almışlar ama 15 Temmuz sonrası FETÖ üyeliğinden açığa alınıp meslekten ihraç edilmişler. Bu arada benim Hrant’ın öldürülmesi sonrasında Zaman gazetesinden Agos’a geçmiş olduğum ‘bilgisi’ de araya sıkıştırılmış. Yani okuyucuların geri zekalı olduğunu varsayan bir ‘üst akıl’, Gülen cemaatinin hem Hrant’ı öldürdüğünü hem de benim üzerimden Agos’u ele geçirmeye çalıştığını ima ediyor.     

Ne var ki gerçekler gözümüzün önünde yaşandı… AK Parti hükümetleri ve kamu adına görev yapan savcıları ve yargıçlarıyla ‘adalet mekanizması’ tetikçinin ve onu azmettiren hemşehrisinin yakalanması ile yetindi. Oysa bu cinayetin olacağını en az üç şehirde onlarca polis ve jandarma yetkilisi bir yıl öncesinden biliyordu. Hiçbiri ağzını açmadı… Hiçbiri kılını kıpırdatmadı. Bu sessiz infazın parçası olmuş kişiler olaydan sonra terfiler aldılar, daha üst makamlara geldiler. Bunların en başında da Ramazan Akyürek gelmekteydi. İşin başında Trabzon’da olan, cinayeti bilmeme ihtimali olmayan, ama sonradan AK Parti tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yapılan kişi…

***

Güneş gazetesi bazı kişilerin 15 Temmuz’dan sonra ihraç edilmesini AK Parti’nin halisane davranışına delil olarak sunduğunu sanıyor. Ama oranın editörünün aklına şu gerçek gelmiyor: Demek ki eğer darbe girişimi olmasaydı bu kişiler ihraç edilmeyecekti. AK Parti onlardan gayet memnundu… Hrant’ın katlinin arka planını aydınlatmak, hükümet içerisinde kimsenin derdi değildi. Hele MHP ile işbirliği yaparken Türk bayrağı önünde poz vermiş olanların gelebileceği makamlar muhtemelen çok daha yükseklerdeydi.

Asıl soru ise tabi ki Güneş gazetesinin bu manipülasyonu niçin yaptığı ve zamanlaması… Cevap basit: Referanduma giderken, kendilerine sadece bu tür bir ‘yayıncılık’ sayesinde kariyer üretebileceklerini sanan kişilerin ‘yandaş’ medyadan beklenen işlevleri yerine getirmeye çalışması. AK Parti içindeki çoğulculuğa tahammül edemeyen bir anlayışın epeyce müptezelleşerek medya düzlemine yansıması… 

***

Reis’in paçasına tutunmanın ötesinde maharet gösteremeyen aparaçiklerin, yaltaklanmaktan başka marifet bilmeyen amigoların, kendilerine tetikçilikten başka uygun iş bulamayan taşeronların seviyesi malum… Ama artık AK Partililerin kendilerine ‘bizim seviyemiz bu mu?’ diye sorması gerekmiyor mu?

Bu pespayeliği içinize sindirebiliyor musunuz? Sessiz kalmanın yükünü bütün hayatınız boyunca yüreğinizin üzerinde kara bir gölge olarak taşıyacağınızı ve bunu herkesin göreceğini bilmiyor musunuz? Hasbelkader AK Parti yönetiminde bulunmakta olanlar da kenara yazsınlar…

Yandaşlık isteyen yozlaşır… Mutlak yandaşlık isteyen mutlak anlamda yozlaşır.