Dr. Mahfi Eğilmez
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 3. çeyrek büyüme verisini yüzde 1,6 olarak açıkladı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olarak bakıldığında 3. çeyrekte ekonomi yüzde 1,1 küçülmüş görünüyor.
3. çeyrek büyümesine üretim kesimlerinin katkıları açısından bakarsak bütün kesimlerde geçen yılın 3. çeyreğine göre gerileme olduğunu görüyoruz. Tarım, ormancılık ve balıkçılık kesiminin katkısı yüzde 1 (geçen yıl yüzde 3,6 idi), sanayi kesiminin katkısı yüzde 0,3 (geçen yıl yüzde 15,4 idi), inşaat kesiminin katkısı - %5,3 (geçen yıl yüzde 18,8 idi), hizmetler kesiminin katkısı yüzde 4,5 olarak gerçekleşmiş (geçen yıl yüzde 21,8 idi.)
Üretimde böyle bir gerileme olduğunun sinyallerini son dönemlerde sanayi üretiminde hızlı düşüş ve imalat sanayii kapasite kullanım oranında görülen düşüşten alıyorduk.
Geçen yılın 3. çeyreğinde yüzde 78,8 olan kapasite kullanım oranı bu yılın 3. çeyreğinde yüzde 77'ye gerilemiş durumdaydı.
Bu gerileme bize üretimde ciddi düşüş olduğunu gösteriyordu.
3. çeyrek büyümesine harcamalar yönünden baktığımızda benzer bir görünümle karşılaşıyoruz. Bu açıdan GSYH'nin en büyük bileşeni olan hanehalkı tüketim harcamaları kaleminin büyüme oranı yüzde 1,1 görünüyor. Geçen yıl aynı dönemde bu kalemdeki büyüme oranı yüzde 10,3 idi.
Öte yandan büyümeye önemli katkı yapan yatırım harcamalarının bu çeyrekte yüzde 3,8 eksi çıktığına da dikkat etmek gerekiyor. Bu oran geçen yıl yüzde 12,8 artı idi.
Tüketim ve yatırım harcamalarında ya da kısaca talepte böyle bir düşüş olduğunu da dolaylı vergilerin gidişinden görüyorduk. İlk 10 ayda dahilde alınan KDV artışı yüzde 10 ile enflasyonun çok gerisinde kalırken, ÖTV artışı yüzde 0,1 ile enflasyon oranı kadar azalmış durumdaydı.
Bu iki verginin tahsilat durumu iç talepte nasıl bir gerileme yaşadığımızı ortaya koyan en önemli iki gösterge olarak karşımızda duruyordu.
2017 yılı başından itibaren çeyrekler itibariyle büyüme oranlarını aşağıdaki tabloda gösterelim.
Tablodan görüleceği gibi bu yılın 3. çeyrek büyümesi son 7 çeyreğin oldukça gerisinde kalıyor.
Bu tabloyu iki yılın üçer aylık dönemlerini karşılaştıran bir grafik haline getirirsek şöyle bir grafik elde ederiz.
Görüleceği gibi 2018 yılında ekonomi, 2017 yılına göre çok farklı bir eğilim içinde bulunuyor. Bununla birlikte bu gidişin bu şekilde olacağının sinyalleri 2017 yılının son çeyreğindeki dönüşten anlaşılabiliyor.
Şimdi de aynı verileri birbirine ekleyerek bakalım.
Grafik bize 2017 yılının son çeyreğinden başlayarak baş aşağıya giden bir büyüme görünümü veriyor. 2018 yılının ilk çeyreğinde görülen duraklama dışında ekonomi sürekli bir gerileme içinde görünüyor.
3. çeyrek itibarıyla Türkiye ekonomisi stagflasyona (durgunluk içinde enflasyon olgusu) çok yaklaşmış durumda.
Son çeyrek için tahminler eksi büyümeye işaret ediyor. Bu eğilim devam ederse Türkiye, önümüzdeki iki çeyrekte slumpflasyon (enflasyon içinde küçülme) olgusunu yaşayabilir.