*Dr. Mahfi Eğilmez
Çoğu ülkede negatif faiz var bizdeki durumu niçin eleştiriyorsunuz?’ Son dönemde en çok gündeme getirilen itirazların başında bu geliyor. Gerçekten de ABD ve Avrupa Merkez Bankaları enflasyonun oldukça altında faiz uyguluyorlar. Aşağıdaki tablo başlıca gelişmiş ülkelerdeki enflasyon ve faiz oranlarını ve Türkiye’nin durumunu gösteriyor (kaynak: www.tradingeconomics.com, https://www.cbrates.com/)
Her ne kadar ABD Merkez Bankası Fed ve Birleşik Krallık Merkez Bankası BOE faiz artırımına başlamış olsalar da merkez bankası faizi hala enflasyonun oldukça altında bulunuyor. ABD’de de Avrupa’da da günümüzdeki enflasyonun altında hem talep hem de maliyet enflasyonu var. Bu çerçevede son dönemde en önemli etki enerji fiyatlarındaki artışlardan kaynaklanıyor. Bu artışlar ister istemez üretim maliyetlerini yükseltiyor ve sonunda fiyatlara yansıyarak enflasyona neden oluyor. Buna ek olarak pandemi ve sonrasında Rusya – Ukrayna savaşının yarattığı sıkıntılar, tedarik zinciri bozulması gibi nedenler fiyatların artmasına katkıda bulunuyor. Faizlerin düşüklüğü ve enflasyonun yükselmesi insanları bir anlamda paradan kaçarak harcamalarını artırmaya yöneltiyor bu da talep enflasyonunu körüklüyor.
Türkiye’deki enflasyonda ABD ve Avrupa’daki etkilere ek olarak ve onlardan daha fazla olarak kur etkisi söz konusu. Türkiye’nin riskleri çok yüksek (CDS primi 850.) Bu risklerin artışı kurun yükselmesine yol açıyor. Türkiye’de de paradan kaçış söz konusu. Ama bu kaçış ABD ve Avrupa’da olduğu gibi mal ve hizmet alımına yönelmenin yanı sıra dövize ve altına yönelmeyi de içeriyor.
ABD ve Avrupa’nın çok ciddi bir farkı var: Paraları rezerv para, yani dolar ve euro bütün dünyada ödeme aracı olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla onlar bastıkları dolarlar veya eurolarla hem iç hem de dış borcunu ödeyebiliyor, petrol, doğal gaz, altın vb. alabiliyor. Oysa Türkiye’nin parası rezerv para konumunda değil. Yani bütün dünyada değil sadece Türkiye içinde ya da karşılıklı anlaşma yapılmış bazı ülkelerde ödeme aracı olarak kabul ediliyor. Öyle olunca da Türkiye, bastığı parayla (TL) sadece iç borcunu ödeyebiliyor. Dış borcunu ödemek ve petrol, doğal gaz, altın vb. alabilmek için dolar ya da euro bulmak zorunda. Faizi enflasyonun altında tuttuğunda insanlar ellerindeki TL’den kaçıp dolara, euroya yönelince kurlar yükseliyor ve o da gelip enflasyonu vuruyor.
İşte bu nedenle bizim bu konuda parası rezerv para (dünyanın her yerinde alış verişte geçerli para) olan ülkelere değil bize benzeyen ülkelere bakmamız gerekiyor. Aşağıdaki tablo bize benzeyen ülkelerle karşılaştırmayı gösteriyor (kaynak: www.tradingeconomics.com, https://www.cbrates.com/ )
Bu tablodaki ülkelerin tamamı gelişmekte olan ülke olduğu ve hepsi de derece derece dolarizasyon etkisi altında bulunduğu için Türkiye’ye benzer konumdaki ülkeler. Tabloda yer alan ülkelerden Brezilya dışındakilerin merkez bankalarının faizi enflasyon karşısında eksi durumdadır. Buna karşılık hiçbir ülkede merkez bankası faiziyle enflasyon arasında Türkiye kadar devasa boyutta negatif fark bulunmamaktadır.
Bu karşılaştırmalar bize Türkiye’nin enflasyon ve faiz ikilisi konusunda ‘nevi şahsına münhasır’ (kendine özgü, kimseye benzemez) konumda bir ülke olduğunu ortaya koyuyor. İşin daha da ilginç yanı Türkiye’nin ekonomi politikası da nevi şahsına münhasır olduğu için karşılaştırmalar işe yaramıyor.