Mahfi Eğilmez Kuruluş amacı ülkelerin karşılaştığı geçici ödemeler dengesi krizlerini gidermek ve onların ithalat kısıntılarına gitmelerini önleyerek dünya ticaretinin daralmamasını sağlamak olan IMF 1944 yılında kuruldu. Kapitalist ekonomi sisteminin temel önermelerinden birisi olan uluslar arası ticaret artışının dünya refahını artıracağı ilkesi (karşılaştırmalı üstünlükler kuramı) doğrultusunda çalışan üç kurumdan birisidir. Dünya Bankası, gelişme yolundaki ekonomilerin altyapı yatırımlarını destekleyerek onların dünya ticaretine ortak olabilmeleri misyonunu, Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ise uluslar arası ticaretin rekabet ve hukuk kurallarına göre çalışmasını sağlamak misyonunu üstlenmiş öteki iki kurumdur. IMF’nin 188 üyesi vardır. Türkiye, IMF’ye 1947 yılında üye olmuştur. IMF’ye üye olan ülkelerin ekonomik gücünü yansıtacak bir formülle hesaplanan kotayı IMF’ye taahhüt etmesi ve istenen miktarını da yatırması gerekmektedir. Kota, bir çeşit sermayeye katılma payıdır. IMF’deli kotalar toplamı 238 milyar SDR’dir (SDR ya da özel çekme hakları hem bir rezerv türü hem de IMF’nin hesap birimidir. Dolar, Euro, Pound ve Yen’in belirli ağırlıklarda bir sepette toplanmasıyla oluşturulur.) Bugün itibariyle 1 SDR kabaca 1,5 dolara eşit olduğuna göre kotalar toplamı 357 milyar dolardır. Türkiye’nin IMF’deki kotası 1.456 milyon SDR yani 2.184 milyon dolardır. IMF’nin temel kaynağı kotadır. Maliyetsiz olduğu için IMF’ye son derecede rahat bir hareket alanı sağlar. Bununla birlikte bu kaynak IMF’ye yetmez. O nedenle de zaman zaman borçlanma yoluna gider. IMF, piyasadan borçlanmaz, üye ülkelerden zengin olanların Merkez Bankalarından borçlanır. Son olarak 456 milyar dolar tutarında bir fon kurulması için yetki almıştır. Türkiye de bu fona 5 milyar dolarlık taahhütte bulunmuştur. Kotanın önemi başlıca iki alanda ortaya çıkar: (1) IMF’deki oy gücü kotayla belli olur, (2) Ülke IMF’den destek almak istediğinde desteğin hesabı kotaya göre yapılır. Türkiye’nin IMF’deki oy sayısı 15.295’dir. Bu sayı Türkiye’ye IMF’de yüzde 0,61 oranında oy gücü sağlar. En yüksek oy gücü yüzde 16,75 ile ABD’ye aittir. IMF’de üç önemli organ vardır: Guvernörler Kurulu, İcra Direktörleri Kurulu ve Başkanlık. IMF’yi bir anonim şirket gibi düşünürsek Guvernörler Kurulu, anonim şirketteki genel kurula, İcra Direktörleri Kurulu, anonim şirketteki yönetim kuruluna ve IMF Başkanı da anonim şirketteki genel müdüre benzetilebilir. Guvernörler kurulu yılda iki kez toplanır ve IMF’nin kuralları, yönetim şekli gibi genel politika konularında karar verir. İcra direktörleri kurulu IMF’nin guvernörler kurulunun gösterdiği yönde yönetiminden sorumludur. IMF uzmanlarının yaptığı ülke değerlendirme raporlarını inceler görüş bildirirler. Ülkelerle yapılacak düzenlemeleri onaylarlar. IMF Başkanı, IMF’nin günlük yönetimi icra direktörleri kurulu kararları çerçevesinde yürütmekle sorumludur. Guvernörler kurulu her üye ülkenin belirleyip IMF’ye bildirdiği bir guvernör bir de vekilinden oluşur. Ülkeler genellikle Maliye / Hazine bakanlarını ya da Merkez Bankası Başkanlarını IMF’ye guvernör olarak yollarlar. İcra direktörleri kurulu 24 kişiden oluşur. Bunların 5’i atamayla (ABD, Japonya, Almanya, Fransa ve İngiltere) üçü tek başına seçimle (Çin, Rusya ve Suudi Arabistan) 16’sı da geri kalan 180 ülkenin oluşturduğu grupların kendi aralarında yapacağı seçimle belirlenir. Türkiye IMF’de Belçika, Avusturya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, Beyaz Rusya, Lüksemburg, Slovenya ve Kosova ile birlikte bir grup (constituency) oluşturmaktadır. Bu grupta oy oranlarına bakılarak İcra direktörü Belçika’dan icra direktör vekili de Avusturya’dan seçiliyordu. Yapılan değişiklikle artık gelişme yolundaki ekonomilere daha fazla söz hakkı verilmesi, kararlaştırıldığı için Belçika ve Lüksemburg bu gruptan ayrılarak Hollanda’nın bulunduğu gruba gidecekler ve böylece Avusturya, Türkiye, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’ın daha üst düzeyli temsili sağlanmış olacak. Bu yeni düzenlemeye göre Türkiye dönüşümlü olarak icra direktör vekili ve icra direktörü olarak IMF İcra Direktörleri Kurulunda temsil edilebilecek. IMF, ödemeler dengesi sıkıntısına düşen ya da böyle bir sıkıntıya düşmesi konu olan üye ülkelere çeşitli destekler sağlar. Bunlardan en yaygın kullanılanı stand by düzenlemesidir (SBA.) 1 ile 3 yıl arasındaki bir dönemi kapsayan bu düzenlemeyle ülkeleye bir yandan kotasıyla orantılı bir maddi destek sağlanırken bir yandan da yapılan programla politika desteği sağlanmaya çalışılır. Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin 1961 yılından bugüne kadar IMF ile yaptığı stand by düzenlemelerinin dolar cinsinden tahsis ve kullanım tutarları yer alıyor. Tabloya göre bugüne kadar IMF, Türkiye’ye 19 stand by düzenlemesi eşliğinde toplam 56,9 milyar dolar destek tahsis etmiş, Türkiye bu toplamın 49,6 milyar dolarlık bölümünü kullanmıştır. 1980 yılına gelene kadarki kullanımlar son derecede düşüktür. Çünkü unutmamak gerekir ki Türkiye’nin o tarihlere kadar başlıca ihraç ürünleri fındık, kuru üzüm, incir gibi tarımsal ürünler ve az sayıda sanayi ürünüdür. Hava koşulları kötü gidip de mahsul düşük olunca ihracat düşmekte, Türkiye ödemeler dengesi sıkıntısına girip ithalat yapamaz konuma gelince IMF’nin kapısını çalmaktadır. 25 – 30 milyon dolarlık desteklerle ekonominin kalkınmasını beklemek tuhaf olur. 1980 yılındaki nispeten büyük destek 24 Ocak kararları ve ekonominin 70 cent’e muhtaç halden kurtarılması amacına dönüktür. 1994 yılındaki destek tümüyle o yıl yaşanan ve büyük ölçüde kendi hatalarımızdan kaynaklanan krizden kurtulmak için alınmıştır. 1999 sonunda başlayan ve 2008 yılında sonuçlanan kredilerin kullanımı ise 2001 krizine giden gelişmeler, 2001 krizi ve sonrası için kullanılmıştır. Türkiye’nin son stand by düzenlemesinden IMF’ye 1,7 milyar dolar borcu kalmıştır. Bu borcun yarısı 2012’de yarısı da 2013 yılında ödenerek kapanacaktır.