Mahfi Eğilmez*
Kasım ayında hem tüketici düzeyinde hem üretici düzeyinde hem de çekirdek enflasyonu temsil eden C Endeksi düzeyinde enflasyon oranlarında ciddi bir düşüş yaşandı. TÜFE, Ekim ayına göre 3,64, Yİ-ÜFE de 6,47 puanlık düşüşler sergiledi. Bu büyük düşüşler, öteden beri TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları konusunda kuşku duyan insanlar üzerinde yaygın bir inanma sorunu yarattı. Açıklamanın ardından twitter üzerinden yaptığım 1 saat süreli bir ankete 17.888 kişi oy vererek katıldı ve katılanların yüzde 88’i bu sonuca inanmadığını ifade etti.
TIKLAYIN - Mahfi Eğilmez'den anket: TÜİK'in açıklamasını inandırıcı buluyor musunuz?
Önce bu oranları bir tablo ve grafik olarak gösterelim. Aşağıdaki grafik 2018 yılında Yİ-ÜFE (yurtiçi üretici fiyatları endeksi), TÜFE (tüketici fiyatları endeksi) ve C Endeksi (çekirdek enflasyonu ölçen endeks) cinsinden fiyat değişimlerini gösteriyor (lacivert Yİ-ÜFE, kırmızı TÜFE ve açık mavi de C Endeksi.)
Grafiğe göre sürekli bir artış içinde olan enflasyon oranları Eylül ayında ciddi bir sıçrama sergiledikten sonra Ekim ayında hız kesiyor ve Kasım ayında da ciddi bir iniş yaşıyor.
Enflasyon; sokakta kullanıldığı gibi fiyat artışı demek değildir. Bir veya birkaç fiyatın artması enflasyon anlamına gelmediği gibi, bütün mal ve hizmetlerin fiyatlarının bir kez artması da enflasyon anlamına gelmez. Enflasyondan söz edebilmemiz için bir sepette belirli ağırlıklar verilerek değerlendirilen mal ve hizmet fiyatlarının ağırlık olarak çoğunun artması ve bu artışın bir defaya özgü değil sürekli olması gereklidir. Bunu şekiller yardımıyla açıklayalım:
Soldaki şekil fiyat artışını gösteriyor. Burada fiyatlar bir kez artmış ve orada kalmıştır. Bu, enflasyon değil fiyat artışıdır. Sağdaki şekilde ise fiyatlar sürekli olarak artmaya devam ediyor. Bu, enflasyondur. Türkiye’de fiyatlar sürekli artış içinde olduğundan enflasyon söz konusudur.
Enflasyonu ölçmekte endeksler kullanılıyor. Bunların en fazla izleneni tüketicinin ödediği fiyatları ölçen tüketici fiyatları endeksi (TÜFE.) Bu endeks 407 mal ve hizmetin ortalama hane halkı bütçesindeki yerine göre ağırlık verilmek suretiyle oluşturulan bir sepete göre hesaplanıyor. Bu ağırlıklar her yıl yenilenen hane halkı bütçe anketine dayalı olarak alınan yanıtlara göre oluşturuluyor.
Kasım ayında enflasyon oranlarında yaşanan gerilemelerin nedenlerine bakmadan önce nasıl olduğunu ortaya koyalım. Aşağıdaki tablo TÜFE endeksinin son iki aydaki görünümünü ortaya koyuyor. TÜFE endeksi 2003 = 100 bazlı.
Tabloya göre Ekim ayında 401,24 olan endeks Kasım ayında 395,48’e gerilemiş. Buna göre aylık değişim eksi 1,44 olmuş. Yani Kasım ayında TÜFE Endeksine dahil olan 407 maldan bazılarının fiyatı artmış, bazılarının düşmüş ve toplamda sepetteki mal ve hizmetlerin fiyatı yüzde 1,44 gerilemiş. Kasım ayında 395,48 olan endeks 2017 yılı Kasım ayında 325,18 imiş. Buna göre 12 aylık değişim (395,48 – 325,18) / (325,18) *100 = 21,62 olmuş. Ekim ayında 12 aylık oran yüzde 25,24 olduğu için 12 aylık bazda (25,24 – 21,61=) 3,62 puan düşüş ortaya çıkmış.
Şimdi gelelim bu düşüşün nedenlerine. Eylül ayından itibaren enflasyonda yaşanan yavaşlamanın ilk nedeni aynı dönemde kurlarda yaşanan gerileme. Bunu aşağıdaki grafikten gözlemleyebiliriz. Grafik sepet kurda (½ USD + ½ Euro) bu yıl içinde yaşanan gelişmeleri gösteriyor.
Grafiğe bakılırsa Temmuz ayına kadar belirli bir artışla gelen sepet kur, Temmuz ayından itibaren sıçrama şeklinde bir artış sergiliyor ve izleyen aylarda düşüşe geçiyor. İşte bu hızlı yükseliş ve düşüş önce enflasyonu hızlandırıyor sonra düşürüyor.
Enflasyonu düşüren bir başka etken petrol fiyatlarındaki düşüş. Bu düşüşleri izleyerek benzin ve motorin fiyatlarında indirimler yapıldı. Bu indirimler özellikle nakliye giderlerinde düşüşe yol açtı.
Üçüncü etken belirli mallarda KDV ve ÖTV indirimlerine gidilmesi oldu. Ticari araçlarda KDV oranları yüzde 18'den yüzde 1'e, mobilya sektöründe yüzde 18'den 8'e indirildi. Beyaz eşya sektöründe ÖTV oranları yıl sonuna kadar sıfıra indirildi. 1600 cc altı motorlu araçlarda ÖTV uygulamasında 15 puanlık indirime gidildi. Tapu harçlarının yüzde 4'ten 3'e indirilmesi kararı yıl sonuna kadar uzatıldı. Konut satışlarında da KDV oranının yüzde 18'den 8'e indirilmesi uygulaması kadar uzatıldı.
Dördüncü olarak iç talepteki ciddi düşüş enflasyonun hızının kesilmesine yol açtı. İç talepteki düşüşü üretimdeki düşüşten görebiliyoruz. Örneğin sanayi üretiminde gidiş tam anlamıyla baş aşağı oldu. Aşağıdaki grafik bize sanayi üretiminin bu yıl içindeki gelişimini gösteriyor.
Grafikten görüleceği gibi sanayi üretiminde düşüşten öte bir çöküş var. Eğer iç talep düşmeseydi sanayi üretimi bu kadar gerilemezdi.
Hiç kuşkusuz enflasyondaki bu düşüşün ardında yatan nedenlerin ileride yaratacağı bazı sonuçlar olacak. Bunlardan birisi vergilerde yapılan indirimlerin bütçe açığını artıracak olması. KDV ve ÖTV’de yapılan indirimlerin bir süredir zaten talep düşüşü nedeniyle enflasyonun oldukça altında artış sergileyen bu iki verginin gelirinde düşüş yaratacağı ve bunun da bütçe açığına olumsuz katkı yapacağını söylemek mümkün.
Buna karşılık eğer enflasyonda gerileme sürdürülebilirse talep düşüşünün tersine çevrilmesi ve büyümedeki kanamayı durdurması beklenebilir.
Eğer büyümedeki düşüş durdurulamazsa işsizlik oranının artması kaçınılmaz olacak. Bir yandan büyümenin düşmesi öte yandan enflasyonun gerilemesi klasik kısa vadeli Phillips Eğrisi hipotezinin ortaya çıkmasına yol açacak ve işsizlik oranı daha da yükselecek.
Ekonomi böyle bir alan. Birbiriyle çelişkili hedeflerden birisini seçip ona yoğunlaşmak gerekiyor. Bu noktada siyasetle olan ilişkisi karmaşık bir yapıya bürünüyor. İktisatçı tek bir hedefe odaklanmayı önerse de siyasetçi ne enflasyonu düşürmekten vazgeçmek ne de büyümeyi feda etmek istiyor.
Birbiriyle çelişkili hedeflerden birisini tercih edip belirli fedakarlıklarla kesin sonuç almak ya da bütün hedeflere odaklanıp sonuç almaktan çok durumu idare etmeye çalışmak! İşte bütün mesele bu.
*Bu yazı, ilk olarak Mahfi Eğilmez'in kişisel internet sitesinde yayınlanmıştır.