Mahfi Eğilmez yazdı: Dolar/TL kurunun yükselişi ve düşüşü

Mahfi Eğilmez yazdı: Dolar/TL kurunun yükselişi ve düşüşü

Mahfi Eğilmez*

Son birkaç haftada, özellikle İstanbul seçimleriyle ilgili olarak yaşanan kriz sonrasında, USD/TL kuru önce hızlı bir yükseliş yaşadı ve gün içinde 6,25’e kadar yükseldi, sonra hızlı bir düşüşle haftayı 5,98 ile kapattı. Hızlı yükselmenin nedenleri belli, onlar üzerinde çok duruldu: Türkiye’de hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının giderek kaybolması, TBMM’nin sadece süs olarak kalması, ekonomide doğru adımların atılamamasına ek olarak son dönemde yaşanan İstanbul seçimleri krizi kuru hızla yukarılara taşıdı. Birçok kişi eskiden işin siyasal yönüyle ilgilenmeyip ekonomik yönüyle ilgilenirken şimdilerde önce hukuk demeye başladı.

USD/TL kuru bu kaygılarla Perşembe günü zirve yapmışken Cuma günü düşmeye başladı. Bunda iki etki var:

(1) Merkez Bankası’nın faizi artırması. Görünüşe bakılırsa Merkez Bankası’nın bankaları fonlamakta kullandığı temel araç olan haftalık repo ihalesi faizi (politika faizi) yüzde 24. Ve buna hiç dokunulmadı. Dünya, hala Merkez Bankası faizi olarak bu oranı geçerli sanıyor. Buna karşılık Merkez Bankası haftalık repo ihalesi yöntemiyle borç vermeyi (süresi belli olmayan) bir süre için uygulamadan kaldırdığını açıkladı. Bunun anlamı bankaları faiz oranı yüzde 25,5 olan gecelik faiz oranıyla fonlayacağı idi. Yani Merkez Bankası faizi gerçekte 1,5 puan artırmış oldu. Bu artışın USD/TL kuru üzerinde baskı yaratması normaldir. Ama bu baskı 6,20’lerde oluşmuş bir kuru 5,98’e düşürmeye yetecek bir etki yaratmaz.

(2) Önceleri Türk bankalarının 1 milyar Dolar satarak TL’nin değer kazanmasının sağlandığı haberi her tarafta çıktı. Sonra hafta biterken Reuters, BBC Türkçe ve Bloomberg, bu satışların bu hafta içinde 4,5 milyar Doları bulduğunu yazdılar. İşte kuru asıl düşüren hamle budur.

Şimdi bu hamleleri irdeleyelim.

Merkez Bankası, kurda artış başladığında niçin toplanıp faizi artırma kararı almadı da bu şekilde örtülü faiz artırmaya gitti? Bunun ilk nedeni faiz artırımına gitse yani yüzde 24’lük faizi mesela yüzde 25,5’e yükseltse dünya listelerinde faizi yüzde 24 yerine yüzde 25,5 olarak gözükecekti. Oysa bu hamleyle faizi artırdı ama dünya listelerinde faizi hala yüzde 24 olarak gözükmeye devam ediyor (bakınız: http://www.cbrates.com/). Bu, son yıllarda ekonomide çok kez tanık olduğumuz örtülü uygulamalardan birisi. Merkez Bankası bunu daha önce de birkaç kez yaptı. Dünya listesinde nasıl görünürse görünsün faizin arttığını bankalar da piyasalar da bildiği için bu karar kur üzerinde baskı yarattı. Asıl etkinin, çeşitli yabancı ve yerli medya organlarında yer alan son bir haftada kamu bankalarının yaptığı 4,5 milyar dolarlık satıştan geldiği anlaşılıyor. Dünya piyasaları saat farklarının yarattığı durum nedeniyle 24 saat açık. Bizde piyasalar kapandığında Asya piyasaları açılıyor. Ne var ki bu piyasalarda her isteyen işlem yapamıyor. Bu piyasalarda işlem yapabilmek için orada forex hesabı bulunması gerekiyor. Bankaların doğal olarak forex hesapları var. Kamu bankaları aldıkları talimat gereğince bu piyasalarda Dolar satıp TL talep edince TL değer kazanmaya başlıyor (talep artışı talep yasası gereği fiyatı yükseltir.) Böylece 4,5 milyar Dolar satıp da TL talep edilince TL değer kazandı yani kur hızla düştü.

Cuma günü bunlara eklenen bir başka gelişme daha oldu. O da S-400’lerin alımından vaz geçildiği iddiasıydı. Sonradan yalanlanmış olsa da bu iddia da gün boyunca TL’nin güçlenmesinde etkili oldu. İstanbul seçimlerinde yaşanan krizin yükselttiği USD/TL kurunu düşürmenin bedeli Merkez Bankası’nın faizi arttırması ve kamu bankalarının 4,5 milyar Dolar satması oldu.

Herhangi bir ekonomik karar alınıp uygulanırken iktisatçının ilk sorması gereken soru şudur: Maliyeti ne? Bu soruyu göz ardı ederseniz yapamayacağınız iş yoktur. Ama bu soruyu göz ardı etmenin faturası ileride önünüze konur.

*Bu yazı, Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.