Mahkeme, polisin attığı gaz sonucu yaralan vatanşa 'Balkonda ne işin vardı' dedi

Mahkeme, polisin attığı gaz sonucu yaralan vatanşa 'Balkonda ne işin vardı' dedi

Polisin attığı gaz bombası sonucu yaralanan vatandaşa devlet 20 bin TL tazminat ödeyecek. İçişleri Bakanlığı'nın "eylem varken balkonda ne işi vardı" savunmasını dikkate alan Mahkeme, "idare kusuru yok" dedi, vatandaşı "terör mağduru" saydı.

Diyarbakır ’daki bir gösteri sırasında üçüncü katındaki evinin balkonda olayları izlerken atılan gaz bombası nedeniyle ayağından yaralanan ve evi yanan Sönmez Atagün’ün İdare Mahkemesi’nde açtığı davada karar çıktı. Mahkeme , İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin “Olaylar varken balkona çıkması ve camı kapatmaması olağan değil” şeklindeki savunmasını dikkate alarak İdare’yi kusursuz buldu, ancak mağdur Atagün’ü “terör mağduru” sayıp kendisine 20 bin TL maddi tazminat ödenmesine karar verdi.

Olay, 30 Ekim 2012 tarihinde Diyarbakır’ın Bağlar İlçesi’nde meydana geldi. PKK ’lı tutukluların Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki koşullarının düzeltilmesi talebiyle başlattığı ölüm orucu eylemini destekleyen bir grup, Bağlar’daki Diyarbakır D Tipi Cezaevi yakınlarında eylem yaptı. Polisin gaz bombaları ve TOMA’lara müdahale ettiği olayları evinin balkonundan izleyen Sönmez Atagün’ün evine de gaz bombası isabet etti. Evde çıkan yangına ilk müdahaleyi TOMA’lar yaparken, Atagün ve eşi yoğun duman ve fişeklerden birinin ayağına isabet etmesi nedeniyle, ambulansla hastaneye kaldırıldı.

 

Bakanlık: Balkonda ne işi var

 

Olaydan sonra Atagün ailesi, evde yanan eşyaları bilirkişi aracılığıyla tespit ettirip “hizmet kusuru” gerekçesiyle Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde 50 bin TL’lik maddi ve manevi tazminat talebiyle dava açtı. Diyarbakır Valiliği ödeme için “daha önce ödeme için bu yönde verilmiş karar olmadığı”ndan topu İçişleri Bakanlığı’na attı. Zararın idare faaliyeti tarafından değil terör olaylarından kaynaklanması nedeniyle 5233 sayılı yasaya göre tazmin edilmesi gerektiğini belirten Bakanlık, davacının ağır kusur ve ihmalinin bulunduğunu öne sürdü. Bakanlık müfettişleri mahkemeye “Olayda davacının birleşen kusuru vardır. Evinin 100 metre ilerisinde taşlı, sopalı, molotof kokteylli bir terör eylemi sürerken ve bu olaya emniyet güçlerince gazlı müdahale başlamışken, bunu gören ve bilen davacının hem balkona çıkarak sigara içmesi hem de salon camını açık bırakması hayatın olağan akışı içinde kabul edilebilir değildir. Her sıradan vatandaşın bu durumda yapacağı şey içeri girip olaylar bitinceye kadar cam ve kapıları kapamak olacaktır” şeklinde savunma gönderdi.

 

20 bin TL tazminat

 

Mahkeme, bu savunmayı dikkate alarak olayı, 5233 sayılı “Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun” kapsamında değerlendirdi. Olay günü Diyarbakır’da cenaze töreni olmamasına rağmen eylemlerin “Ölü ele geçirilen teröristlerin cenazelerinin Yeniköy Mezarlığı’na götürülmesi esnasında yasadışı örgüt üyeleri tarafından çıkarılan olaylar sırasında meydana geldiğini” tutanağa geçiren mahkemenin, mağdur vatandaşın evinin bulunduğu yeri “terör örgütü yandaşlarınca gösterilerin sıkça yaşandığı bir bölge” olarak tanımlaması dikkat çekti. Evdeki yangının gaz bombasını polisin attığına dair somut delillerin bulunmadığına karar veren Mahkeme, davacıya 20 bin TL maddi tazminat ödenmesine hükmetti.

 

Avukatı itiraz eti

 

Danıştay’a itiraz eden Sönmez Atagün’ün avukatı Yunus Muratakan, yargının İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını dikkate alarak müvekkilinin suçlu göstermesine tepki gösterdi. Muratakan, mahkemeden talep etmesini istedikleri tüm taleplerin geri çevrildiğini belirterek, “Olay güpegündüz ve yüzlerce kişinin önünde cereyan etmiştir. Hastane raporları ve mobese görüntülerinin incelenmesi talebimiz ise dikkate alınmayarak eve molotof kokteylinin isabet ettiği görüşü hakim kılınmıştır. Gerekli incelemeler yapılarak kolluk haklı çıkarılmıştır. Zira idarenin bu fiili tamamen kusurlu bir davranış sonucu meydana gelmiştir” dedi.