Bilinen bir tedavisi olmayan ve dünyada yalnızca 16 çocukta görülen "mitokondriyal tükenme sendromlu" bebek Charlie için ailesi hukuk savaşını kaybetti. Dünya çapında tartışmalara ve yargı süreçlerine konu olan 11 aylık Charlie'yi deneysel tedavi için ABD'ye götürmek isteyen aile, İngiliz mahkemelerinde açtığı davayı kaybedince AİHM'ye gitmiş ancak sonuç alamamıştı. Göremeyen, duyamayan, makinesiz nefes alamayan Charlie bebeğin fişi dün çekildi. Charlie'nin birinci doğum günü olan 4 Ağustos'a a kadar büyük bir ihtimalle hayatını kaybetmesi bekleniyor.
Habertürk'te yer alan habere göre, hâkimin kararına göre hastanede müşahede altında olan bebek bir bakımevine transfer edilecek ve son günlerini doktor kontrolü eşliğinde burada geçirecek.
Mahkeme "mitokondriyal tükenme sendromu" ismindeki genetik hastalıkla mücadele eden Charlie'nin, bakımevine naklinin ardından hayatta kalmasını sağlayan suni solunum cihazından çıkarılmasına da hükmetti. Karara gerekçe olarak, "Ölümünden kaçış olmayan bebeğin solunum cihazına bağlı olarak yaşatılmasının kimsenin çıkarına olmayacağı" yönündeki doktorların tavsiyesi gösterildi. Mahkeme kararında bakımevinin isminin gizli tutulmasına da hükmedildi.
Son birkaç ayda yaşanan ve tartışmalara neden olan yargı süreciyle ilgili olarak taraflar düşüncelerini son bir kez ifade etti. Dünyanın en iyi çocuk hastanelerinden birisi olarak gösterilen Great Ormond Street Hastanesi çalışanları bu süreçte yaşananlardan dolayı duydukları üzüntüyü dile getirirken, Charlie'nin annesi Connie Yates Çarşamba günkü duruşmadan sonra gözyaşlarına boğularak karar hakkında "Ya sizin çocuğunuz olsaydı? Umarım yaptıklarınızdan memnunsunuzdur" dedi.
Bebeğin nasıl öleceğine karar verilmesi süreci ise hem İngiltere'de hem de başka ülkelerde büyük tartışmalara neden oldu. Charlie'yi yaşatmak isteyen Connie Yates ve Chris Gard çifti, beyinde hasara ve kaslarda zayıflamaya neden olan bu genetik hastalığa bir çare bulmak için bebeklerini ABD'ye götürüp deneysel tedavi yöntemlerine başlamak istemişlerdi Sosyal medyadan geleneksel medyaya taşınan konu, ABD Başkanı Donald Trump ve Papa Françesko'nun da yorumlarıyla küresel çapta ilgi çekmişti.
Tartışma, Charlie'nin geleceğine ailesinin mi, doktorların mı, yoksa devletin mi karar vereceği şeklinde etik ikilemlerin sorgulandığı bir platforma taşınmıştı.
Ailesi bebeğin geleceği üzerinde sadece kendilerinin karar verme hakkı olduğunu savunarak ABD'ye götürmek istemiş, ancak Charlie'nin tutulduğu Great Ormond Street Hastanesi doktorları bir işe yaramayacağı ve bebeğin çok daha fazla acı çekmesine neden olacağı gerekçesiyle bu talebe karşı çıkmışlardı.
Olayın yargıya intikal etmesiyle birlikte İngiltere'deki hukuk kurumları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hastanenin görüşleri doğrultusunda, bebeğin yaşamünitesinden çıkarılarak doğal yollardan ölmesi gerektiğine karar vermiş ve bu karar bebeğin ailesini üzüntüye boğmuştu.
ABD'ye götürmek üzere açtıkları davadan vazgeçen ve Charlie'nin evde ölmesi için hastaneden çıkarılmasını isteyen ailenin bu isteği de reddedilmiş ve hâkim, bebeğin tutulduğu hastane yetkilileri ve ailesine bir karar vermeleri için Perşembe günü öğle saatlerine kadar süre vermişti.
Charlie'nin yaşatılmasını sağlayan suni solunum cihazının bakımevine götürülmesini isteyen ve en azından birinci doğum günü olan 4 Ağustos'a kadar yaşamasını isteyen ailenin bu son talebi de reddedildi ve bebeğin, kendisini hayatta tutan ünite olmaksızın bakımevine sevk edilmesine karar verildi.
Charlie'nin birinci doğum günü olan 4 Ağustos'a a kadar büyük bir ihtimalle hayatını kaybetmesi bekleniyor.