Çocuklara laf atan, bacaklarını okşayan, organlarını gösteren, çocukların önünde birbirlerinin cinsel organına dokunan iki sanık, soruşturma aşamasında yaşlarının ilerlemiş olmasının da etkisiyle tutuklanmadı. Yargılama sonunda ise mahkemenin yol göstermesi sonucunda devlet hastanesinden rapor alan sanıklardan biri ceza almaktan kurtuldu, diğeri ise çok düşük bir ceza aldı.
Türkiye, bir yandan çocuklara ve kadınlara yönelik cinsel istismar, saldırı, darp gibi suçların yaptırımlarının yetersiz olmasını, diğer yandan cezaevindeki hasta ve yaşlıların tahliye edilmemesi, yaşları ilerlemiş sanatçıların adliyede sorgulanmasını tartışıyor.
Buna karşılık, yargının tavrı hâlâ tartışmalı. Ankara Adliyesi’nde görülen bir davada verilen karar da bu yönleriyle tartışılıyor.
Karara konu olay, Ankara Dikmen’deki bir parkta yaşandı. Mahkemenin kabulüne göre, olay şöyle gelişti:
16,-17 yaşlarındaki dört çocuk, 27 Mayıs 2017 tarihinde, Ankara Dikmen’deki bir parka gitti. Parkta sohbet ettikleri sırada yanlarına gelen 67 yaşındaki Hüseyin E., çocuklardan birine, “70 yıldır Türkiye’deyim, senin gibi güzelini görmedim” dedi.
Kanser hastası olduğunu, çocuklarının uzakta bulunduğunu anlatan Hüseyin E., kızlardan birinin bacağına dokunarak, “kurban olurum sana” ifadesini kullandı.
Yaklaşık 15 gün sonra, çocuklar yine arkadaşlarıyla aynı parka gittiler ve bir masada okey oynamaya başladılar. Hüseyin E., bu kez 71 yaşındaki Sadık S. ile birlikte parka geldi ve çocukları gördü.
İki adam, çocuklara yakın bir yere oturdular ve önce pantolonlarının üzerinden cinsel organlarıyla oynadılar. Çocuklar, başta görmezden geldiler ancak iki sanık cinsel organlarını çıkarttı. Sanıklar, çocuklara bakarak birbirinin cinsel organıyla oynamaya başladı. Çocuklar, bunun üzerine güvenlik görevlilerine haber verdi ve Hüseyin E. İle Sadık S. gözaltına alındı.
Ancak soruşturma aşamasında yaşlarının ileri olmasının da etkisiyle her iki isim de tutuklanmadı. Tutuklanmamalarında, Yargıtay’ın hangi eylemin cinsel istismar, hangi eylemin sarkıntılık ya da taciz olduğuna yönelik yerleşik kararları da etkili oldu. Zira Yargıtay, sıralanan suçlarda genellikle cezası ağır olan istismar suçundan değil, sarkıntılık ya da tacizden ceza veriyordu.
Ankara 31. Asliye Ceza Mahkemesi, yargılama sürerken, sanıklardan Sadık S.’ye herhangi bir akıl hastalığı olup olmadığını sordu. Sadık S. ilerleyen günlerde bir devlet hastanesinden “demans” raporu aldı. İşkence ve benzeri suçlarda Adli Tıp raporunu neredeyse zorunlu gören mahkeme, bu raporu esas aldı ve sanığa ceza verilemeyeceğine hükmetti.
Diğer sanık Hüseyin E. ise tüm eylemlerinden dolayı sadece 7,5 yıl ceza aldı. Sanığın karar kesinleşene kadar tutuklanmasına da gerek görülmedi.
Hüseyin E., eylemi cinsel istismar sayılsa 8 yıldan 15 yıla kadar tek bir eylemi nedeniyle ceza alabilecekti. Oysa mahkeme, sadece cinsel organı teşhir etmeyi sarkıntılık düzeyinde kalan istismar sayarak üst sınırı 8 yıl olan suçtan ceza verdi. Bu suçtan da en yüksek cezayı vermedi ve 5 yıla hükmetti. Diğer eylemleri sarkıntılık ve taciz sayılan Hüseyin E., bu suçlardan da sadece 2,5 yıl ceza aldı.
Çocukların avukatı Hüsniye Şimşek, kararı istinaf mahkemesine taşıdı. Şimşek, itiraz dilekçesinde, “Akıl sağlığı yerinde olmadığına” hükmedilen Sadık S.’nin duruşmalardaki tavrını anımsattı. Akıl sağlığı yerinde olmayan birinin kendisini bu kadar net ve birebir ifade edemeyeceğini belirten Şimşek, duruşmalarda Sadık S.’nin olayı tüm detaylarıyla anlattığını da anımsattı.
Şimşek, hakimin, “akıl sağlığınız yerinde mi?” sorusu üzerine Sadık S.’nin demans hastası olduğunu belirttiğini, bu sorunun tutanağa geçirilmesi taleplerinin ise mahkeme tarafından reddedildiğini vurguladı. Sadık S.’nin olaydan tam 8 ay sonra devlet hastanesinden “demans” olduğuna dair rapor aldığını, eski tarihli raporun bulunmadığını kaydeden Şimşek, tüm itirazlarına rağmen mahkemenin Adli Tıp raporunu gerekli görmediğini de belirtti.
Şimşek, diğer sanık Hüseyin E.’nin eylemlerine verilen cezalara da itiraz ederken şunları belirtti: