Emniyet Genel Müdürlüğü'nün bekçilerin kimlik sorma yetkisinin bulunduğuna dair yaptığı açıklamanın aksine Mardin 2'nci Sulh Ceza Hakimliği de "bekçilerin kimlik sorma yetkisinin olmadığı" yönünde karar verdi.
İzmir Bornovo'da iki genç ve bekçiler arasında yaşanan kimlik sorma tartışmasının yargıya taşınmasının ardından, İzmir 35'inci Asliye Ceza Mahkemesi Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun (PVSK) polislere verdiği kimlik sorma yetkisinin bekçilere verilmediği yönünde karar vermişti. Ancak mahkemenin bu kararına rağmen Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) bekçilerin kimlik sorma yetkisi olduğunu savunarak, şu açıklamada bulunmuştu:
"İzmir ilinde 09/05/2018 tarihinde meydana gelen ve basında, 'Çarşı ve Mahalle Bekçileri kimlik soramayacak' şeklinde yayınlanan haber ile ilgili olarak İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesince verilen karar sadece o olaya münhasır bir karar olup aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur. Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin Vazifeleri ile ilgili Olarak Riayet Etmeleri Gereken Hususları Gösterir Yönetmeliğin 16. maddesindeki 'Bekçiler bölgeleri içinde dolaşan şüpheli şahısları takip eder ve hüviyetlerini araştırırlar.' hükmüne göre Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin kişilere kimlik sorma yetkileri mevcuttur."
Çarşı ve mahalle bekçilerinin kimlik sorup soramayacağına dair Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yaptığı açıklamanın aksine bir karar da Mardin'den geldi. Mardin'de 3 Aralık 2019 tarihinde 2 arkadaşıyla birlikte evine giden Mezopotamya Ajansı muhabiri Ahmet Kanbal, yolda bir grup bekçi tarafından kimlik kontrolünden geçirilmek istendi. Gazeteci Kanbal ve arkadaşlarının bekçilere kimlik sorma yetkisinin bulunmadığını söylemesi üzerine olay yerine polisler çağrıldı. Ardından karakola götürülen Kanbal ve arkadaşlarına "Kabahatler Kanunu" gerekçe gösterilerek, 153 TL idari para cezası kesildi. Kanbal ve arkadaşları karara itiraz etti.
İtirazı değerlendiren Mardin 2'nci Sulh Ceza Hakimliği, bekçilerin kimlik soramayacağını belirterek, idari para cezasının kaldırılmasına karar verdi.
Mahkeme kararının gerekçesinde ise, bekçilerin görev tanımlarını sıralayarak, şu ifadelere yer verdi:
"...Bekçilerin görev tanımlarının yapıldığı, görev tanımının içinde kişileri durdurup kimlik sorma yetkilerinin bulunduğuna dair açık bir maddenin bulunmadığı, nitekim aynı kanunun 3/1-B, 3'de bekçilerin vazife saatleri içinde gördükleri, işittikleri, şüphe ettikleri şahsı ve hadiseleri, istirahate geçmeden evvel bağlı bulunduğu en yakın kolluk kuruluşuna bildirmek olarak görev tanımlarının yapıldığı, 772 sayılı kanun gereğince düzenlenen yönetmeliğin 16. Maddesinde ise 'Bekçiler bölgeleri içinde dolaşan şüpheli şahısları takip eder ve hüviyetlerini araştırırlar. Şüpheli ve diğer şahısların suç teşkil eden bir fiilini gördüklerinde yakalayarak karakola teslim ederler.' şeklinde düzenlendiği, madde metninde belirtilen 'kimliği araştırırlar' kavramının geniş yorum ile durdurulup kimlik sorma yetkisi anlamına gelmeyeceği, ilgili olayı Anayasa madde 13, 20 ve 23 ile İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi maddesi kapsamında değerlendirildiğinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında olayın durumuna göre kolluk kuvvetlerinin yetkileri incelendiğinde kanunda bulunmayan bir hususun yönetmelikle düzenlenemeyeceği, nitekim PVSK 4/A maddesinde polisler açısından açık ve ayrıntılı bir düzenleme yapılmış olmasına rağmen bekçilere bu yetkinin verildiğine dair kanunla düzenlenmiş bir yasa hükmünün mevzuatta bulunmadığı, yine Anayasa'da gösterilen özel sınırlama sebeplerine bağlı olarak, demokratik toplum düzeninin gereklerine ve 'Ölçülülük ilkesine' uygun şekilde sınırlamaların Kanun ile yapılabileceği bu surette düzenlenen idari para cezasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla muteriz vekilinin itirazının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir."