T24 - Açılım süreci kapsamında Mahmur'dan Türkiye'ye gelen ancak baskı gördükleri gerekçesiyle kampa dönen 20 kişi, Türkiye'de geçirdikleri 8 ay boyunca takip edildiklerini söylediler. Mahmur'a dönen gruptan Bülent Aka, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in "Arkadaşlar keşke kalıp sürece katık sağlasalardı" sözlerini hatırlatarak, "Arkadaşlar diyor bir de. Biz 8 ay bu kelimenin bizim için söylenmesini bekledik" sözleriyle serzenişte bulundu.Abdullah Öcalan'ın çağrısı üzerine geçen yıl Habur Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye gelen 34 kişilik PKK'lı grubundan 20'si Mahmur Kampı'ndaki eski yaşamlarına döndü. Dönenlerden, hakkında gıyabi tutuklama kararı bulunan Nizar Buldan, “Türkiye’ye sürekli dönme umudu taşıyoruz” dedi. Öcalan'ın çağrısı üzerine 19 Ekim 2009 tarihinde Kandil Dağı'ndan 8, Mahmur Kampı'ndan 4'ü çocuk 26 olmak üzere 34 kişilik PKK'lı grubu Habur Sınır Kapısı'ndan yurda girdi. Haklarında açılan dava ve baskı gördükleri gerekçesiyle tekrar Kuzey Irak'a dönen 20 kişiden oluşan Mahmur grubu, Musul yakınlarındaki kampa geri döndü. Türkiye’de 8 ay kaldıktan sonra Mahmur kampına dönen grup üyelerinin sözcüsü Bülent Aka hakkında gıyabi tutuklama kararı bulunan Nizar Buldan ile İsmail Ayaz ve Emine Sağat, açıklamalarda bulundular. '90'lı yıllara göre gözle görülür bir değişiklik yaşamadık'Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre hakkında terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütü propagandası yapmak suçundan gıyabi tutuklama kararı bulunan grup üyelerinden Nizar Buldan, Türkiye’de kaldıkları 8 ay boyunca, geliş amaçlarını katıldıkları toplantılarda anlattıklarını, barışın önünün açılmasını istediklerini, ancak Türkiye’de 1990’lı yıllara göre gözle görülür bir değişiklik yaşamadıklarını söyledi. Buldan, “Türkiye’de değişen tek şey, 1990’larda inkâr edilen Kürtler şimdi artık kabul ediliyor. Tek değişen Devletin artık Kürtlerin varlığını kabul etmesidir. Biz Türkiye’ye bir taraf olarak gitmedik. Biz tarafız demedik. Hükümetin bize soğuk yaklaşımı, toplumun sesinden çok bazı ırkçı şoven darbeci kesimin sesine kulak vererek kendi açılımını sabote etmesi sonucu biz buralara geldik” dedi. 'Hükümet açılım sürecini eline, yüzüne bulaştırdı' Bursa’nın İnegöl ve Hatay’ın Dörtyol ilçelerinde yaşanan olaylara da değinen Nizar Buldan, “Bu olaylar hükümetin açılım sürecini eline yüzüne bulaştırmasından kaynaklanıyor. Bu olayların önü de pek alınmak istenmiyor. Eğer hükümet çözümden yana olsaydı, gidişimizi savaşa, şerre değil, hayra yorardı. Ancak hükümet gidişimizi şerre yorduğu için bu tür olaylar çıkıyor” dedi. 'Mahmur'da isteyerek kalmıyoruz, Türkiye'ye dönme umudu taşıyoruz' Mahmur kampında isteyerek kalmadıklarını kaydeden Nizar Buldan, “Türkiye’ye sürekli dönme umudu taşıyoruz. Şartlar uygun olduğunda Türkiye’ye tekrar gidip barış çabalarımızı sürdüreceğiz. Gündelik olarak ne yediğimiz, ne içtiğimiz, ne yaptığımız takip edildiği sürece gidemeyiz” diye konuştu. Kuzey Irak’a tekrar dönen Mahmur grubunun sözcüsü olan Bülent Aka da açılıma destek amacıyla Türkiye'ye gittiklerini belirterek, “Bizim amacımız hükümetin açılım paketine destek vermekti. Biz bu pakete karşı değildik. Bu nedenle Türkiye’ye gittik. Ancak Türkiye’de kaldığımız 8 ayda yapılan tartışmaların Kürt sorununun çözümüne yönelik olmadığını gördük” dedi. 'Mahmur'a döndük arkadaş olduk!' Mahmur kampına döndükten sonra Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in “Arkadaşlar keşke kalıp sürece katkı sağlasalardı” sözünü hatırlatan Bülent Aka, “Adalet Bakanı ‘Arkadaşlar keşke dönmeseydi’ diyor. Arkadaşlar diyor bir de. Biz 8 ay bu kelimenin bizim için söylenmesini bekledik. Bize arkadaş denilmesini istedik. Ama sürekli 34 kişilik terörist grubu dendi bize. Niçin döndükten sonra bize arkadaş deniliyor. Biz aylarca bu kelimeyi bekledik ama söylenmedi” diye konuştu. Mahmur’da yaşamaktan mutlu olmadıklarını dile getiren Bülent Aka, umutlarının devam ettiğini belirtti. 'Türkiye'de sürekli takip edilmekten bıktık'Türkiye’de kaldıkları 8 ay boyunca sürekli takip edildiklerini, attıkları her adımın polis tarafından kameralara kaydedildiğini dile getiren İsmail Ayaz ise, “Polis tarafından sürekli takip edilmekten bıktık. Yaşamımızın her alanına girmek istiyorlardı. Biz de arkadaşlarla geri dönmeye karar verdik” derken, 4 çocuk annesi Emine Sağat ise, “Biz ne polis, ne asker, ne de dağdaki gençlerin ölmemesi için bir sorumluluk yüklenerek Türkiye’ye gittik. Zaten Türkiye’nin de bize çağrısı vardı. Ama orda bize baskı kurulmaya çalışıldı. Ben de yargılandım. Biz artık Türk, Kürt çocuklarımızın ölmesini istemiyoruz” dedi.