15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili tutuklanan, aralarında dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti, 2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un da bulunduğu 76 sanığın yargılandığı davanın beşinci duruşması görüldü.
Huduti'nin Koruma Astsubayı tutuklu sanık Özcan "Kimin darbeci, kimin FETÖ üyesi olduğunu ben nereden bileyim? Adem Huduti, 'Kesinlikle silah kullanmayacaksınız' diye emir verdi, ben de emirler doğrultusunda hareket ettim. Müdahale etmem emredilseydi gözümü kırpmadan yapardım" ifadelerini kullandı.
Tutuklu Üsteğmen Çakıcı ise "Malatya Valisi Sayın Mustafa Toprak, içeri gireceğini ve komutanın güvenliğini alacağını söyledi. Yanında da 15 sivil vardı ancak Yüzbaşı Kemal Keskin silah çekince Vali Bey geri çekildi. Nizamiyede jandarmanın kobra araçlarıyla anons yapıldı. Keskin bana dönüp 'Komutanı almaya gelmişler, ne olursa olsun komutanı veremeyiz' dedi" diye konuştu.
Haklarında kamu davası açılan, aralarında meslekten ihraç edilen dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti, 2. Ordu Kurmay Başkanı Angun, 7. Ana Jet Üs Komutanı Emin Ayık, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı Zeki Karataş, 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu'da görevli Ersin Yıldırım ile subay ve astsubayların da bulunduğu 28'i tutuklu 76 sanığın yargılandığı duruşmanın ikinci haftasında da Yakınca Spor Salonu çevresinde alınan yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Jandarmanın eskort araçları eşliğinde cezaevi araçlarıyla spor salonuna kelepçeli getirilen Huduti, Angun ve Ayık'ın ile 10 tutuklu sanık, jandarma ekiplerince salona alındı.
Spor salonu girişinde kontrol noktası oluşturan, çevrede güvenlik önlemi alan polis ve özel harekat ekipleri, avukatların yanı sıra tutuksuz sanıkları, sanık yakınlarını, müştekileri ve izleyicileri X-ray cihazından geçirerek üst araması yaptıktan sonra salona aldı.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Yakınca Spor Salonu'nda görülen duruşmada tutuklu sanıklar, dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti'nin Koruma Astsubayı Hacı Eyyıp Özcan ve 2. Ordu Komutanlığı Karargah Destek Grubu Emniyet ve Muhafız Bölüğü Uçak Savar Takım Komutanı Piyade Üsteğmen Hüseyin Çakıcı ve tutuksuz sanık Bülent K. savunma yaptı.
Özcan, savunmasında, 15 Temmuz'da Huduti ve onun eski Emir Subayı Binbaşı Sedat Kaya'nın emirleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürerek, "Bütün gece boyunca silahlı bir çatışmanın olmasını engelleyip, ordu komutanımızı koruyarak görevimi layıkıyla yapmış olmanın verdiği huzurla karşınızdayım." dedi.
Örgütle bağlantısının olmadığını savunan Özcan, "16 Temmuz'da darbecileri ben teslim ettim. Gece boyunca ben sürekli kameraların önündeydim. Sabahleyin kameraların yönlerinin değiştirildiğini fark ettim. Şüpheli darbecileri aldık ve polise teslim ettik. Kameraların istikametlerini değiştirmedim, düzeltmeye çalıştım. Kimin darbeci, kimin FETÖ üyesi olduğunu ben nereden bileyim? Adem Huduti, 'Kesinlikle silah kullanmayacaksınız.' diye emir verdi, ben de emirler doğrultusunda hareket ettim. Müdahale etmem emredilseydi, gözümü kırpmadan yapardım." diye konuştu.
Savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Vedat Koç'un sorularını yanıtlayan Özcan, "Kemal Yüzbaşı, beni nizamiyeden almak istemedi, 'Israr edersen, ayağından vururum.' dedi. Dışarı çıkmak zorunda kaldım. Yarbay Suat Ö. geldi, Suat Yarbay da içeri giremedi. İkinci kez de gidemedim. Orduevine gittim, tekrar kışlaya geldim, üçüncü girişimde nizamiyeden 'Ordu komutanının koruma astsubayıyım.' diyerek girdim, o esnada Kemal Yüzbaşı da oradaydı." ifadelerini kullandı.
Piyade Üsteğmen Hüseyin Çakıcı da darbe girişimi günü kışlada nöbetçi amir olduğunu ifade etti.
Nizamiyede denetlemelerde bulunurken tutuklu sanıklardan Yüzbaşı Kemal Keskin'i gördüğünü, Keskin'in kendisine "Sen kimsin, gel buraya." dediğini aktaran Çakıcı, "Ben de 'Nöbetçi subayım.' dedim. Tabancamı istedi. Kendisinin ordu komutanının emriyle nizamiyede görevli olduğunu söyledi. Kemal Yüzbaşı, 'Tatbikat var.' deyince rahatladım. Haberleri görmedim. Bir ara Yüzbaşı Kemal Keskin'in, 'TSK yönetime el koydu, kışlanın güvenliğini ben üstlendim.' dediğini duydum." beyanında bulundu.
Çakıcı, darbe girişimi gecesi ani müdahale mangasında (AMM) sadece 3 askerin bulunduğunu anlatarak, tatbikat olabileceği düşüncesiyle 6 asker daha çağırdığını söyledi.
İlerleyen saatlerde nizamiye bölgesinde sivillerin toplandığını ve orada bulunan başçavuşun kendisini arayarak, "Böyle giderse ateş etmek zorunda kalacağız." demesi üzerine kesinlikle sivillere ateş edilmemesi emrini verdiğini öne süren Çakıcı, şu iddialarda bulundu:
''Malatya Valisi Sayın Mustafa Toprak, içeri gireceğini ve komutanın güvenliğini alacağını söyledi. Yanında da 15 sivil vardı ancak Yüzbaşı Kemal Keskin silah çekince Vali Bey geri çekildi. Nizamiyede jandarmanın kobra araçlarıyla anons yapıldı. Keskin, bana dönüp 'Komutanı almaya gelmişler, ne olursa olsun komutanı veremeyiz.' dedi."
Nizamiye önüne gelen jandarma araçlarından uyarı için havaya ateş açıldığını öne süren Çakıcı, bunun üzerine Kemal Keskin'in bu araçların lastiklerine, daha sonra da nizamiyenin aydınlatılmasını sağlayan lambalara ateş açtırdığını savundu.
Çakıcı, "Kemal Keskin benim adımı kullanarak askerleri çağırmıştır. Erler, ifadelerinde bunu belirtmiştir. Saat 04.00'e kadar gördüğüm bütün askerleri AMM'de toplamaya çalıştım.''
Tutuksuz yargılanan 2. Ordu Komutanlığında görevli Bülent K. da 15 Temmuz günü saat 20.00'de kışladan ayrılıp evine gittiğini, daha sonra beraber çalıştığı arkadaşının aramasıyla ordu karargahına döndüğünü söyledi.
Kantin aracının kışladan içeri alınmadığını ve kışlalar bölgesine geri döndüğünü öğrenince nedenini sorduğunu aktaran Bülent K, savunmasını şöyle sürdürdü:
"Kışlada bomba tehdidi olduğu söylendi. Arabamla kışlaya gitmek için evimden ayrıldım. Suat Yarbay ile konuştum. Kışlaya kendisini almadıklarını ve gitmeme gerek olmadığını söyledi. Bomba tehdidi varsa gidip bakmamın faydası olacağını söyledim. 2 nolu nizamiyeye uzaktan baktım, Harun Yüzbaşı'yı aradım ve bana 1975-1976'daki olayların olduğunu söyledi. Ne olduğunu sordum. 1 nolu nizamiyeye gelmemi, normal vatandaş gibi düz geçip gitmemi söyledi. Değişik şeyler olduğunu, darbe tarzı şeyler olduğunu söylediler. Bana inandırıcı gelmedi."
"Böyle bir girişimin olmayacağını düşündüğüm için arkadaşlarımla buluştum." diyen Bülent K, haberleri izlediklerini ve Başbakan'ın "Küçük bir grubun kalkışmasıdır." demesi üzerine durumdan haberdar olduğunu ifade etti.
WhatsApp grubuna "Karargah destek grubunun emrinden kimse çıkmayacak." diye mesaj attığını iddia eden Bülent K, şunları dile getirdi:
"Harun Yüzbaşı, beni kapıda görünce kışlaya aldılar. Aracımı normal park yerine park edip odaya gittim. Silahımı odamda bulunduruyordum ve aldım. Emir subayının orada Albay Bahadır Erdemli ile karşılaştım, bana 'Nöbetçi misin?' diye sordu. Sonra komuta katını terk ettim. Silahlığı kontrol ettim. Görevliye kesinlikle kimseye silah verilmemesini, nöbetçiye de verilecekse listede yazan isimlere verilmesini, silahlığın kapalı olmasının emrini verdim."
Bülent K, 00.46'da Binbaşı Fatih Kılıç'ın elinde siyah poşetle plastik kelepçe getirdiğini anlatarak, "Albay Bahadır Erdemli, ellerimizi ordu komutanının odasının yanındaki imza kürsüsünde kelepçeledi. Bahadır Erdemli telefonla konuştuğu sırada 'Uçağın hazırlanması lazım, komutanın Ankara'ya gitmesi lazım.' diye bir cümle sarf etti." dedi.
Sanık Bülent K, şunları kaydetti:
"Ordu Komutanı'nın odasının önünde Bahadır Erdemli ile koruma subayları arasında silah alma tartışması yaşandı. Sabah 07.00 sularında Avni Angun'u kelepçeli bir şekilde yanımıza getirdiler. Bir zaman sonra İrfan Başçavuş da kelepçeli olarak getirildi. İddianamede diğer şüphelilerle hareket ettiğim yer almasına rağmen onlarla hareket etmedim. Karargahta Suat Ö. ve kurmay başkanından aldığım emirleri yerine getirdim. Bana verilen emirleri uyguladım, uyguladığım emirlerin darbeyi önleyecek emirler olduğunu düşünüyorum. Kışlaya gidiş amacım askerlerimi ve silahları emniyet altına almaktı.
Darbecilerle hareket etsem silahların kilitlenmesini, askerlerin koğuşa gitmesini emretmezdim. Darbeye iştirak etmedim."
Bülent K, savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Vedat Koç ve avukatların sorularını yanıtladı.
Bu arada, tutuklu sanık dönemin 2. Ordu Kurmay Başkanı Avni Angun'un duruşmaya getirilirken rahatsızlandığı, sağlık ekiplerince iğne yapıldıktan sonra duruşma salonuna alındığı öğrenildi.
İddianameden
Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Ergül Yılmaz ve Başsavcıvekili Mehmet Badem tarafından hazırlanan, Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 165 sayfalık iddianamede dönemin 2. Ordu Komutanı Huduti, bir numaralı şüpheli olarak yer alıyor.
İddianamede, şüphelilerin, "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "terör örgütü FETÖ/PDY üyesi olmak" suçundan da on beşer yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyor.