Manavgat atom bombası yemiş gibi

Orman Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşlu, Antalya'nın Serik ile Manavgat ilçeleri arasında 31 Temmuz'da çıkan orman yangınının tamamen kontrol altına alındığını, yangının bölgeye atom bombası atılmış gibi zarar verdiğini bildirdi. İlk belirlemelere göre, Manavgat bölgesinde 4 bin-4 bin 500 hektarlık verimli ve vasıflı orman alanı zarar gördü. Yangın, makilik, tarım alanları ve taşlık alanlarda da zarara yol açtı. Kurtulmuşlu, bölgede soğutma çalışmalarının sürdüğünü, bu çalışmaların arkasından zarar tespitine başlanacağını ifade etti. "Yangın bölgeye adeta atom bombası atılmış gibi zarar verdi" diyen Kurtulmuşlu, yangın söndürmede birçok teknik kullanıldığını, havadan müdahalenin yanı sıra yer ekiplerinin iş makinesinden tarım aletlerine kadar birçok aleti kullanarak yangını söndürmek için çalıştıklarını söyledi. Yerleşim birimlerini alevlerden korumak için yangına karşı ateş yaktıklarını anlatan Kurtulmuşlu, "Alevler son sürat yerleşim birimlerine doğru gelirken, yerleşim birimleri ile orman arasında şerit açarak bu bölgeyi kontrollü bir şekilde yaktık. Yani yangına karşı ateş açmış olduk. Hızla ilerleyen alevler önceden yaktığımız bu şeride dayandığında bir anda söndü. Bu şekilde en az 10 mahalleyi alevlerden kurtarmış olduk" dedi. "Tek iyi tarafı kene kalmadı" Yangının zararlarının beş ana başlıkta toplanabileceğini belirten Kurtulmuşlu, bunları şöyle sıraladı: 1. Ağaçlar ve bitki örtüsünün kaybı 2. Orman yolları, köprüler gibi altyapının zarar görmesi 3. Hayvanlara yönelik zarar 4. Bölgenin yeniden ağaçlandırılması için harcanacak para 5. Yangını söndürmek için harcanan para Kurtulmuşlu, yangında en büyük zararın ise fauna olarak adlandırılan hayvan çeşitliliğine ilişkin olduğunu belirterek, yöreye özgü keklikler, yırtıcı kuşlar, sürüngenler, akrepler, çakallar ve tilkilerin bir kısmının telef olduğunu ama asıl önemlisi bu hayvanların bundan sonra yaşayacak alanlarının da yok olduğunu vurguladı. Yangının "tek iyi tarafı" bulunduğunu anlatan Kurtulmuşlu, "Yangının bir tek iyi tarafı, bu ormanlarda kene kalmadı. 1940 ve 1950'li yıllarda bölgede çıkan orman yangınlarının kayıtlarına bakıldığında, bazı büyük yangınların orman köylülerince çıkarıldığı anlaşılıyor. Köylülere sorulduğunda 'bu ormanları yakmazsak hayvanlarımızı keneden kurtaramayız' dedikleri kayıtlarda yer alıyor. Yani geçmişte insanlar hayvanlarını keneden kurtarmak için civardaki ormanı ateşe vermişler" dedi. Yeniden ağaçlandırılacak Mustafa Kurtulmuşlu, uzun yıllardan beri Türkiye'nin en büyük yangınlarının hep bu bölgede çıktığına işaret ederek, yanan alanların yeniden ağaçlandırılacağını, bölgeye has kızılçam ağacından vazgeçmenin söz konusu olmadığını ancak orman çevresine ve aralara yangına dayanıklı ağaç türleri dikileceğini kaydetti. Bundan sonra orman yangınları konusunda yeni bir kavram ve anlayışla planlama yapılması gerektiğine de işaret eden Kurtulmuşlu, "Bu bölgeye saf kızılçam yerine karışık orman kurmak gerekecek. Bunun yanında, ormanı yerleşim birimlerinden, turizm alanlarını ormandan, ormanı rafting alanlarından uzaklaştırmak gerek. Orman köylülerine, ormanla yerleşim birimleri arasındaki araziyi yangına dayanıklı ağaç türleri dikmek üzere tahsis etmek lazım. Orman ve yerleşim birimleri arasında yangının atlamasını önleyebilecek genişlikte tarım alanları oluşturulmalı. Orman kenarlarına yangına dayanıklı incir, defne, harnup, kiraz, yaban elması, sandal ağacı ve servi dikilmeli" diye konuştu. Nihayet filo kuruluyor Yangında toplam 35 hava aracının kullanıldığını, fakat kiralama yöntemiyle temin edilen söz konusu uçakların gece uçuşu yapamadığını kaydeden Eroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Orman Genel Müdürlüğünün kendi filosunu kurması için talimat verdiğini bildirdi. Milli yangın filosunun kurulması için en kısa zamanda çalışmalara başlanacağını belirten Eroğlu, gece uçuşu olan tam donanımlı bir yangın söndürme uçağının 30-40 milyon dolar olduğunu, her yıl 3-4 uçak alarak, 5-6 senede yangın filosunun tamamlanacağını söyledi. Yangının sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını, özellikle temmuz, ağustos döneminde tüm Akdeniz ülkelerinin tehdit altında olduğunu anlatan Çevre ve Orman Bakanı, "Ben Akdeniz ülkelerine, ortak bir yangın söndürme filosunun kurulmasını teklif ettim. İlgili ülkelerle görüşmelerimiz devam ediyor. Ayrıca, güney ve kuzey yarım kürenin mevsimleri farklı. İki yarım küre ülkeleri bu konuda da yardımlaşabilirler" dedi.