Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, "Belediye binasında kendi fotoğrafımı yasakladım. Genelge yayınladım bu konuyla alakalı. Atatürk'ün fotoğrafı var, Cumhurbaşkanı'nın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafı var. Benim yok." dedi.
Yavaş, belediye makam araçlarını sattıklarını ve büyük tasarruf sağladıklarını aktararak; belediyeye minibüsle gidip geldiğini söyledi.
Haber Global ekranlarında yayınlanan Candaş Tolga Işık'ın sunduğu Az Önce Konuştum programının bu haftaki konuğu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş oldu.
Mansur Yavaş'ın açıklamaları şöyle:
Seçim kazandığımız zaman zafer kazanmış olmayacağız demiştik. Çünkü karşımızda düşman yok. Dolayısıyla siyasete girmeden tüm Ankara'yı kucaklayarak adil bir şekilde hizmet yapmaya çalışıyoruz. Onun dışında çok televizyona çıkmayı da gerekli görmüyoruz. Pandemi de bunda son derece etkili oldu. Tarzımız öyle, bunu planlı bir şekilde yapmıyoruz. Ankara bizi neden seçti, hizmet edelim diye seçti. Biz de aynen devam ediyoruz.
Şunu kabul etmemiz lazım. Çocukların ayrı bir dünyaları var. İnternet, oyun bununla büyüyorlar. Dolayısıyla konuşulan bir z kuşağı vardır. Bunlarda kendi kendilerine vakit geçiriyorlar. Birbirleriyle tanışmasalar da. Pelin diye bir kızımız var fenomen. Bakıyorum twitterdan mesaj geliyor. Bir fotoğraf koymuş, sol omzuma oturmuş bana bakıyor. Sağ omzuma koymuş bana bakıyor. Eğilmiş bana bakıyor. Beni gör der gibi. Gördük bizde onu.
Pelin aracılığıyla Twitch'i duyduk. Daha sonra bizim sosyal medya ekibi de onu fark etti. Daha sonra da katıldık. Pelinle siyasetçi gibi değil de günlük konuştuk. Ne yapıyorsun, gününüz nasıl geçiyor? gibisinden. Şimdi de twitterdan takip ediyorum.
360 bin civarında anlık izleyen oldu. 20 bin lira topladı Pelin. Onu da Yeşil Ankara Projesine bağışladı.
Ankara'nın 5 yerinde ağaçlandırma yapıyoruz. Buna da halkın katılmasını sağlıyoruz. Böyle bir kampanya yapıyoruz.
1994'den beri bilgisayar kullanıyorum. Belediye Başkanı seçildikten sonra o animasyonu yapan arkadaşlar sarı siyah yapmışlar bordürleri. Bizde şehre girişte birkaç deneme yaptık. Siyah-beyaz kırmızı-beyaz falan, inanın telefon yağdı. Biz aynısını istiyoruz diye. O kadar etkilemiş.
Bizim insanımız hayal etmiyor. Ancak fotoğraf görürse hayal ediyor.
94'te sosyal medyada sohbet odaları vardı. Sen şunu yaz diyerek birilerini sıkıştırırdık. Edindiğin kanaat şu, o yıllarda da kimse birbirini görmeden sadece isimlerle internete giriyordu. Maalesef sosyal medya o zamanlardan, insanlar arasındaki dostluğu ortadan kaldıran, bölen, ayıran bir sistem haline geldi.
Belediyede de kullanıyorum. Birçok önerme yapıyorum. Bunun insanların hayatını kolaylaştırmakta da kullanıyorum. Sosyal medya ekibimiz genç bir ekip.
Tweet metni öncelikle bana geliyor. İçlerinden ben seçiyorum. Şunu tweet atın diyorum. Instagram'ı takip edemiyorum. Benim adıma sosyal medya ekibi takip ediyor. Diğer mecralarda da aynı şekilde.
Kar yağacağı zaman ben saatimi kurup 2-3 saatte bir yağış var mı deyip, AKOM merkezimiz var sürekli arıyorum orayı. Ne yapıyorsunuz, hazır mısınız diye...
Oradaki arkadaşımızın heyecanlanması yüzünden o gün kar topaklaştı. Öyle bir başarısızlık oldu. Çıktım sokağa belediyeye geliyorum. Bir tane kar aracı görmedim ben. Halbuki biz daha öncesinden kamyonların önüne bıçak yaptırmak suretiyle kendi lojistiğimizi artırmıştık. Yani böyle bir şey yaşanmaması gerekiyordu. Hemen soruşturdum, onunla ilgili ihmalleri de orada gördüm. Gereğini de yaptım.
Kar tuzlaması yapan araçların hepsine gps, kamera taktık. Kameralı araçlardan yolun o anki durumu görülüyor. Ankara'nın kartakip.com diye bir adresi var. Yolun durumunu görebiliyorsunuz, ne kadar yolun açık olduğunu görüyorsunuz. Biz bunları internet sitemize yüklüyoruz.
Araç sayısını daha da artıracağız. Yeter ki kar yağsın...
15 bin öğrenciye eğitimde fırsat tanıyorsunuz. Bunu görmek belediyeciliktir. Yine sosyal yardım alan ailelerin 30 bin öğrencisine ayda 10 gb 3 ay müddetle internet verdik ki bu çocuklar okusun diye. Belediyecilik budur. Ücretsiz verdik.
YKS'ye zam geldi. Aynı gün yardım alanların YKS ücretlerini biz ödedik.
Polatlı'nın suyu için 550 milyon liralık ihale yaptık. Bunlar aşağı yukarı 1, 1.5 milyon nüfusu ilgilendiriyor.
Mamak- Gölbaşı arasına bir hat değiştiriyoruz. 675 bin kişiyi ilgilendirecek. Oralarda su olduğu halde yükseklere su çıkmıyor. En az 200 küsur köyde kanal açıktan akıyor. Bunlar mikrop saçıyor, burası başkent.
Benim çılgın projem falan yok. Ben yüzde 3'ü bina olan Ankara'nın yüzde 97'si boş arazi olan Ankara'nın en az yüzde 50'sine tarım yapılabileceğini görüyorum. Teşvik ediyorum. Her yönüyle Ankara'da herkese bir şekilde dokunuyoruz.
Garsonları görüyoruz. 16 bin kişiye 3 ay müddetle 500+150 lira ekmek parası gönderdik.
Biz verdiğimiz sözleri yerine getiriyoruz. Reklam yapmıyoruz. Her yaptığımız projenin karşısına şu kavşak şu kadar liraya mal olmuştur diyoruz. Yaptığımız her şeyi şeffaf bir şekilde açıklıyoruz. İnternet sitesinde yaptığımız tüm harcamaları yayınlıyoruz. 1250 tane ihalemiz bugün youtube da canlı olarak yayınlandı. Bunları herkesten önce Türkiye'ye ben getirdim.
Benim en büyük projem Ankaralıyı zengin etmekti. Ve o kırsalda yaşayan insanlar bugün işlerini terkettikleri zaman kente geliyorlar. Şehirde ziraat yapacak, bahçıvanlık yapacak halleri de yok. Bunlar da çocukları da işsiz kalıyor. Ben tam tersine insanların köye dönmesini, onların köyünde daha ucuz su, daha ucuz elektrik kullanmak suretiyle oradan Ankara için bir şey üretmesini sağlıyorum.
O da benim fikrimdi. Açık olacaksın. İnsanlara yalan söylemeyeceksin. Hataysa benim hatam diyeceksin. İyi yapıyorsanız da insanlar onu görecek. Çünkü biz memuruz. Ben kendi paramı değil insanların parasını harcıyorum.
Bütçe hazırlarken 550 tane kuruluşa yazı yazdık. Her şey internet sitemizde mevcut.
2 milyar 235 milyon lira borç ödedik bu arada.
Pandemi nedeniyle insanlar toplu taşıma aracı çok fazla kullanmak istemedi. Dolayısıyla 2 milyarın üzerinde ulaşım sektöründeki özel otobüs ve dolmuşları sübvanse ettik.
Kendi otobüslerimizi elektrikliye dönüştürüp tekrar ulaşıma kazandırıyoruz. Ve normal elektrikli otobüsün çok çok altına yapıyoruz. Sadece bizim belediyemizin dönüştürülecek 400 tane otobüsü var.
Son 2 test kalmıştı benim bildiğim. Önümüzdeki aydan itibaren Sanayi Bakanlığından izin alındıktan sonra kullanıma sunacağız.
Makam araçlarımı sattım. Kendim minibüsle gelip gidiyorum. Sadece havaalanına giderken ve İstanbul'a gelirken Vakıfbank'a ait mercedes ile geldim. Makam araçlarını satarak 70 milyon civarında tasarruf ettik.
Belediye binasında kendi fotoğrafımı yasakladım. Genelge yayınladım bu konuyla alakalı. Atatürk'ün fotoğrafı var, Cumhurbaşkanı'nın ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun fotoğrafı var. Benim yok.
ASKİ suyu yıllarca pahalı sattı diye eleştirirdik. Mustafa Tuna döneminde yüzde 50 indirildi. Ve 5 liraya indi. 2 yıldır tüm maaliyetlerin artmasına rağmen 5 lira olarak devam ediyor. Eskiden olsa 10 lira olacaktı. Ankara halkından 4 kat trilyon para çıkmış olacaktı.
Pandemi ortamıyla beraber 330 bin kişiye gıda yardımı yaptık. Onun haricinde de ne kadar esnaf varsa herkese bir şekilde ulaştık. Kiminin su faturasını ödedik. Kimse kimseyi görmeden Ankara'da 50 bin kişi yardım yaptı. IBANlarını yayınladık. Binlerce kişi bakkallarda veresiye defterleri kapattı.
Konutkent köprülü kavşağını yaptık. 18 milyon liraya mal oldu. Başkent Üniversitesi köprülü kavşağını 9 milyon liraya yaptık. Türk Kızılay'ına iki tane köprülü kavşak yaptık 25 milyon liraya. Sincan OSB köprülü kavşağı 19 milyon lira. Sincan Yenikent yolu 28 milyon lira.... Bunlar belediyenin asli görevi olduğu için bunları hiç kimse proje olarak saymıyor. Bana göre asıl proje o.
İtfaiyeyi yeniliyoruz. 300'e yakın itfaiyeci aldık ve İtfaiyecilik okulu mezunlarından aldık. Eksikleri bu şekilde gidererek yeni bir sistem kuruyoruz.
Ben neysem oyum. Siyasi geçmişimizi inkar etmedik. Ben şu anda Millet ittifakının belediye başkanıyım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin belediye başkanıyım. Şu an rozetsiz bir biçimde işimi devam ettiriyorum. Siyasi düşünce ve duygumu işime katmıyorum. Ben Gökçek dahil herkesin belediye başkanıyım şu anda.
Maaşımı bağışladığımın aslı yok. Beni övmek için bazen böyle şeyler yapıyorlar. Ben kredi çektim. Maaşımı aylık taksitlere bağladım. Bunun bir miktarını İngiltere'deki kızıma ev alması için gönderdim. Bir kısmı bende duruyor. Taksit taksit ödüyorum. Ayrıca fuar alanından da maaş aldığımız için o bana yetiyor.