19 Aralık 1978 yılında, resmi rakamlara göre, 111 kişinin hayatını kaybettiği Maraş olayları sırasında kahvehanede öldürülen Alevi Dedesi Gıjı Dede'nin oğlu ve olayların tanığı Seyit Ali Özkan, katliam sırasında yaşananları anlattı. Olaylar sırasında devlet yetkililerinin çok büyük ihmali olduğunu söyleyen Özkan, "O sıra Maraş’a dışardan millet geliyordu. O zaman bizlere saldırmak için, Maraş’a Sivas’tan Erzurum’dan insan gelmişti” dedi.
Evrensel'de yer alan habere göre, Maraş’ta 19 Aralık 1978’te ülkücülerin Çiçek Sineması’na bıraktığı bombanın patlatılmasıyla başlayan ve 21 Aralık’ta Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) üyesi 2 öğretmenin öldürülmesiyle devam eden ve 22 Aralık’taki cenazeye saldırı ile zirveye çıkan bir hafta süren olaylarda, resmi rakamlara göre 111 kişinin katledildi. Olayların başlamasından sinema olayı ile aynı gün kahvehanede öldürülen Alevi Dedesi Gıjık Dede’nin oğlu ve Seyit Ali Özkan, yaşananları anlattı. Özkan, önce saldırganların daha sonra da devlettin şiddetine maruz kaldıklarını söyledi.
"Camiler elden gidiyor" diye saldırganların kendilerine saldırdığını söyleyen Özkan, “Öyle bağırıyorlardı ama camilere hiç kimse hiçbir şey yapmamıştı ki” dedi. Maraş katliamı sırasında Alevilerin canlarının yakıldığını ifade eden olayların tanığı Özkan, ağlayarak “Ezildik, vurulduk, kırıldık” dedi.
Olaylar başlamadan önce mahallede endişe ve tedirginliğin hakim olduğunu aktaran Özkan, babası Alevi Dedesi Gıjık Dede’nin öldürüşünü ise şöyle anlattı: “Mahalleye nasıl saldırı yapılacağı tartışılıyordu. Sürekli mahallenin ortasında bulunan kahvehanenin taranacağı söyleniyordu. Kimse de aldırış etmiyordu buna. Olayların çıkacağı belliydi, insanlar hissediyordu. Babam önceden gidip mezarlıkta yerini hazırlamıştı. Benim ‘3 günüm kaldı’ diyordu. Biz de ‘Baba boş ver bunlar boş söylentiler’ diyorduk. Öldürüldüğü gün ‘Ben bu gece öleceğim’ dedi. Biz orta kahvehaneye saldırı yapılmasını beklerken aşağı kahvehaneyi taradılar. Babamı gözümün önünde vurdular. Kahvehanedekilere kendini siper etti. Gıjık Dede’nin cenaze törenine 80 bin civarında insan gelmişti, belki daha fazla. Ben olaylar yaşandığı sıra sinir krizi geçirip bayılmıştım. Cenazesine katılamadım.”
Gıjık Dede’nin öldürülmesinden sonra mahallede ufak çaplı olaylar çıktığını, ancak büyümediğini dile getiren Özkan, 2 solcu öğretmenin okuldan çıktıktan sonra öldürülmesiyle olayların fitilinin ateşlendiğini belirtti. Savcılığın öğretmenlerin cenazelerini nedense geç bıraktığını söyleyen Özkan, “Biz öğretmenleri defnetmek için hazırlık yaparken, Maraşlılar bize saldırmak için hazırlık yapıyorlarmış. Cenazeleri defnetmeye götürüyorduk ki Ulu Cami’nin orada olaylar patlak verdi. Cenazeye katılanlara taşlarla saldırmaya başladılar. Biz Aleviler de mahallelere çekildik. Biz çekildikçe onlar üzerimize gelmeye devam ediyorlardı. Sonra mahallenin dışında beklemeye başladılar. Tabii o sıra Maraş’a dışardan millet geliyordu. O zaman bizlere saldırmak için, Maraş’a Sivas’tan Erzurum’dan insan gelmişti” dedi.
Kirvesinin saldırılar sırasında evde yalnız kaldığını ve hamile olduğunu anlatan Özkan, kendisinin kirvesini almaya gideceği sıra kirvesinin öldürülme haberini aldığını söyledi. Kirvesinin kendi evlerine geldiği sıra saldırganlar tarafından paramparça edilip öldürüldüğünü sözlerine ekleyen Özkan, “Karnını deşip bebeği çıkarıp çam ağacına çakmışlardı. Ben o ağaca katil çam derim. Hâlâ o çamı gördüğümde gözlerim dolar ağlarım. Başka bir kadının rahmini parçalayıp öldürmüşlerdi” diye konuştu.
Sıkıyönetim sırasında mağdur olan evlere baskın yapıldığını söyleyen Özkan, devlet yetkililerinin çok büyük ihmali olduğunu söyledi. Özkan, saldırıya uğramalarından sonra suçlu muamelesi gördüklerini anlattı.