Mardin ağır ceza'dan kayıp ailelerini üzen karar

Mardin ağır ceza'dan kayıp ailelerini üzen karar

Faili meçhul cinayetler özellikle son 20 yılda Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri olarak göze çarpıyor. Faili meçhule kurban giden yüzlerce kişinin yakınları sık sık yaşananları protesto için bir araya geliyor. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi, 1995'te kaybolan 4 kişinin ölümlerine dair bir kayıt bulunmadığı için yaşadıklarına hükmetti.

Hizni Bilmen, Abdülkadir Demir, Mehmet Emin Atuğ ve Şükrü Demir, bundan 14 yıl önce Midyat'ta gözaltına alındıktan sonra kayboldu. Kayıp yakınlarının Midyat Cumhuriyet Savcılığı nezdinde açtıkları dava 2008'de sonuçlandı. Mahkeme, söz konusu kişilerin cesetlerinin ve mezarlarının bulunmadığı ve öldürüldüklerine dair bir delil de elde edilmediği için soruşturmaya gerek olmadığı yönünde karar verdi. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi de bu kararı onayladı. Zaman gazetesinin haberine göre, kayıp yakınları, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeye hazırlanıyor.

Edinilen bilgilere göre olay şöyle gerçekleşti: 14.5.1995 tarihinde Mardin'in Midyat ilçesinde gözaltına alınan Hizni Bilmen, Abdülkadir Demir, Mehmet Emin Atuğ ve Şükrü Demir'den bir daha haber alınamadı. Aynı aileye mensup kişilerle ilgili kayıp olayı ancak 2003 yılında yargıya intikal etti. Kayıpların yakınları Midyat Cumhuriyet Savcılığı'na verdikleri dilekçede yakınlarının akıbetini sorarak, bulunmasını istedi. Midyat Cumhuriyet Savcılığı ise başvurudan 5 yıl sonra, 3 Mart 2008 tarihinde kayıplarla ilgili şaka gibi bir karar verdi: "Kayıp ve öldükleri iddia edilen Şakir Demir, Abdülkadir Demir ve Hizni Bilmen'den alınan nüfus kayıt örneklerinde yetişkin ve sağ olduklarının anlaşıldığı, bu zamana dek Cumhuriyet Başsavcılığı'mızca herhangi bir kayıp ve ölüm ihbarı yapılmadığı, öldürüldüğü iddia edilen şahısların cesetleri ve mezarlarının bulunmadığı, bu haliyle Mehmet Emin Atuğ, Şakir Demir, Abdülkadir Demir, Hizni Bilmen'in öldürüldüklerine dair herhangi bir delilin bulunmadığı, şikâyetçilerin soyut iddiasından başka araştırmayı gerektirecek bir hususun bulunmadığı anlaşıldığından kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir."

Delil yoksa kovuşturmada yok...

Mahkemenin kararından sonra Güneydoğu'da kayıpların araştırılması için savcılıklara yapılan başvurular ve BOTAŞ'a ait kuyuların açılması aileyi yeniden harekete geçirdi. Kararı bir üst mahkemeye taşıyan kayıp yakınları Şükriye Bilmen, Sultani Demir, Fatime Atuğ ve Leme Demir, değişen konjonktüre rağmen eskisini aratmayan bir kararla karşılaştı. Daha önceki mahkeme kararına yapılan itirazı reddeden Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 1 Eylül 2009 tarihli kararında, yeni delillerin elde edilmediği, dolayısıyla soruşturmanın yeniden açılmasının gerekmediğine hükmetti. Mahkeme, yeni delillerin bulunması halinde soruşturmanın yeniden açılması imkânının yasalarca mevcut olduğunu da hatırlattı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi'ne başvurarak yardım isteyen kayıp yakınları şimdi davayı, Diyarbakır'daki kayıp ve faili meçhullerle ilgili savcıya ya da AİHM'ye götürmeye hazırlanıyor.

Madem ölmediler bu kişileri bulun

Kayıp yakınlarının avukatı Erdal Kuzu, kararı, 'devletin kendi vatandaşının akıbetini ortaya çıkarmak istememesi' olarak yorumluyor. Kuzu, şunları söylüyor: "Verilen kararla birlikte ailenin mağduriyeti daha da artmıştır. Ergenekon davası ile bölgede insanların kaybedildiği ortaya çıkmıştır. Savcılıkların daha hassas davranması gerekirken üstünün kapatılmak istenmesine bir anlam veremiyoruz. Devletin neden harekete geçmediğini anlamıyoruz. Savcılık bunların kaybedildiğini bile kabul etmiyor. Bu kararı hukukla bağdaştırmak mümkün değil. Bu insanlar hayatta görünüyor, o zaman bu insanlar nerede? Bu insanları bulmak da kamu makamlarının görevidir."