Övgü PınarRoma
İtalya'da hükümet krizine siyasi partilerin çözüm bulamaması üzerine, Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella teknokrat hükümet kurmak üzere eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'yi görevlendirdi.
Eylül 2019'dan bu yana iktidarda olan koalisyon hükümetinin başbakanı Giuseppe Conte geçen hafta istifasını sunmuş, ardından yapılan istişarelerde siyasi partiler yeni bir hükümet formülü üzerinde anlaşamamıştı.
Draghi bugün Mattarella ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamada görevi kabul ettiğini söyledi ve "Siyasi partilerle ve parlamentoyla görüşmelerde birlik kararı çıkacağına güveniyorum" dedi.
Koronavirüs pandemisi ve bunun yol açtığı ekonomik ve toplumsal sıkıntılar nedeniyle ülkenin zor bir dönemden geçtiğini vurgulayan Draghi önceliklerini; "pandemiyi yenmek, aşı kampanyasını tamamlamak, vatandaşların günlük sorunlarına çözüm sunmak ve ülkeyi yeniden canlandırmak" şeklinde sıraladı.
2011-2019 yılları arasında Avrupa Merkez Bankası başkanlığı yapan Mario Draghi, Euro Bölgesi'nde mali krizin sürdüğü bu dönemde "Euro'yu kurtaran kişi" olarak anılıyor.
Draghi bu dönemdeki "Euro'yu ne pahasına olursa olsun kurtarma" sözüyle hatırlanıyor. 2012'de İngilizce yaptığı bir konuşmada sarf ettiği "ne pahasına olursa olsun" (whatever it takes) tabiri o tarihten sonra Draghi'nin adıyla birlikte anılmaya başladı ve popüler kültürde, duvar yazılarında alıntılanacak kadar yer etti.
73 yaşındaki Draghi, Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı öncesi İtalya Merkez Bankası ve Dünya Bankası'nda da görev yapmıştı.
Draghi özellikle Avrupa siyaset ve ekonomi dünyasındaki mücadeleci tutumu nedeniyle, ciddi ve kurumsal imajıyla çelişse de, video oyun karakteri "Süper Mario" lakabıyla anılıyor.
Draghi'nin İtalya'da bir teknik hükümet kurmakla görevlendirileceği ortaya çıkınca İtalyan basınında da "Süper Mario İtalya'yı da kurtarmaya çalışacak" yorumları yapılmaya başladı.
Finans gazetesi Il Sole 24 Ore, "Supermario: Mario Draghi'yi şimdi yeni bir mücadele bekliyor. Avrupa'yı kurtaran İtalyan şimdi de, prestiji sayesinde parlamentoda somut bir çoğunluk elde etmeyi başarmaya çalışacak" diye yazdı.
Amerikan Wall Street Journal gazetesi de "Mario Draghi Euro'yu kurtardı ama İtalya'yı siyasi karmaşadan kurtarabilecek mi?" sorusunu sordu.
Draghi başbakanlık koltuğuna oturursa, İtalya'yı 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana girdiği en ağır ekonomik durgunluktan da kurtarmaya çalışacak.
Hükümet krizinin hızla çözülmesi ve parlamentoda sağlam bir çoğunluğa ulaşılması, pandemi krizinin ve aşı kampanyasının yönetimi açısından da kritik önem teşkil ediyor.
Ancak mevcut tabloda Draghi'nin bu çoğunluğa ulaşıp ulaşamayacağı kesin olarak görülmüyor. Halen parlamentoda en fazla sandalyeye sahip olan 5 Yıldız Hareketi'nden ilk gelen mesajlar olumsuz yönde oldu.
Sistem karşıtı, AB'ye mesafeli, "elitlere" karşı popülist bir hareket olarak doğan 5 Yıldız, Mario Draghi'ye karşı çıkması en muhtemel partilerden.
5 Yıldız Hareketi'nin siyasi lideri Vito Crimi dün gece Facebook'ta yayımladığı mesajında, hareketin "Mario Draghi liderliğindeki bir teknik hükümetin doğuşuna" destek vermeyeceğini söyledi.
Draghi konusundaki tutumun hareket içinde bölünmelere yol açması ihtimali de bulunuyor. 5 Yıldız Hareketi toplu halde Draghi'ye muhalefet ederse, sağ partilerin tutumu belirleyici hale gelecek.
Merkez soldaki Demokratik Parti ve Yaşayan İtalya'nın Draghi hükümetine destek vermesi bekleniyor.
Eski Başbakan Silvio Berlusconi'nin liderliğindeki merkez-sağ parti Haydi İtalya da Draghi'ye olumlu bakıyor. Ancak Haydi İtalya'nın ittifak ortakları olan aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri ve Lig, Draghi'ye ve teknik hükümete daha mesafeli.
Ülkede şu an erken seçimlere gidilse bu partilerin oluşturduğu ittifakın iktidara gelmesi bekleniyor.
İtalya'nın Kardeşleri lideri Giorgia Meloni de hükümet krizine çözüm yolunun seçimlerden geçtiğini söylüyor.
Öte yandan Lig lideri Matteo Salvini, Draghi'ye karşı "önyargılı" olmadığını, programa göre karar vereceğini söyledi. Salvini, aciliyeti olan kararların hayata geçirilmesinden sonra Mayıs ya da Haziran'da erken seçimlere gidilmesinden yana olduğunu da belirtti.
İtalya'da Eylül 2019'dan bu yana, büyük ortaklığını popülist 5 Yıldız Hareketi ve merkez-soldaki Demokratik Parti'nin yaptığı bir koalisyon hükümeti iktidardaydı. Hükümet krizi, koalisyonun küçük ortaklarından Yaşayan İtalya partisinin 3 hafta önce Başbakan Giuseppe Conte'den desteğini çekmesiyle başlamıştı.
Yaşayan İtalya lideri ve eski başbakan Matteo Renzi, başta 209 milyar euro'luk AB kurtarma fonunun yönetimi olmak üzere birçok konuda Conte ile görüş ayrılığı yaşadıkları gerekçesiyle koalisyondan ayrılmıştı.
AB'nin pandeminin yol açtığı ekonomik ve sosyal hasarın onarımı için tahsis ettiği bu kurtarma fonunu kullanmak için ülkelerin Nisan ayına kadar Avrupa Komisyonu'na bir plan sunması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella da dün yaptığı açıklamada buna dikkat çekerek bu finansmanın İtalya için "vazgeçilmez" olduğunu söyledi ve "İtalya'nın geleceği için temel önemde olan bu fırsatı kaçırmayı göze alamayız" dedi.