Marmara depreminin ardından 15 yıl geçti, 17 Ağustos'ta ölen onbinler anıldı

Marmara depreminin ardından 15 yıl geçti, 17 Ağustos'ta ölen onbinler anıldı

17 Ağustos Marmara depreminde hayatını kaybedenler Gölcük Kavaklı sahilinde anıldı. Depremzedeler 15 yıl sonra aynı acıyı yaşadılar.

Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen ve merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük İlçesi olan 7.4 şiddetindeki 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamlarını yitirenler Kocaeli'nin Gölcük İlçesi Kavaklı sahilinde anıldı. Kavaklı sahilinde anma etkinliği depremde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlandı. Anma etkinliğine AKP Milletvekili İlyas Şeker, Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ve vatandaşlar katıldı.

 

‘Gençlerin eğitilmesine önem vermeliyiz’

 

Deprem konusunda gençlerin eğitimine önem verilmesi gerektiğini söyleyen Ulusal Deprem İzleme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat konuşmasına söyle devam etti:

"Yaşadıklarımız bizim kent depremleriydi. Dolayısıyla sonuç olarak baktığımızda çok sık olmayan, ama nadir yaşadığımız 100-130 yılda olabilecek bir depremi yaşadık. Gölcük depremi Türkiye Cumhuriyeti'nde 1939 depremi sonrasında en büyük depremdir. Afetle mücadele çok kolay bir olgu değildir. Depreme karşı bilinçli bir toplum haline gelebilmemiz ve depreme dayanıklı binalarda oturmamız gerekmektedir. Gençlerimiz depremi unuttular. Bazıları da bilmiyor, onun için gençlerimizi bilinçli bir şekilde deprem konusunda eğitmeliyiz."

 

‘Bilinçli bir toplum haline gelmeliyiz’

 

Depremin büyüklüğü arttıkça tahrip gücünün artacağını söyleyen Kalafat konuşmasını söyle sürdürdü:

"Japonya ile Türkiye'yi mukayese ettiğimizde Japonya'da 5.7 büyüklüğündeki depremin şiddeti 4'tür. Çünkü Japonya'da bütün binalar depreme dayanıklı yapılmıştır. Evlerindeki eşyaları sabitlemişlerdir. Türkiye'de olan depremlerde 5.7 büyüklüğündeki depremin şiddeti 8 olur. Çünkü depreme dayanıksız konutlardır. Bu depremde hasar olur can kaybı olur. Bunu engellemek bizim elimizdedir. Depreme dayanıklı binalarda oturursak can kaybı ve yaralanmaları bertaraf etmiş oluruz. Gençlerimizin eğitilmesine önem vermeliyiz. Yağmur ve kar yağması gibi düşünerek bilinçli bir toplum haline gelmeliyiz. Doğa ile karşı karşıya gelirsek doğa bizden öcünü çıkartacaktır. Siz sulak yerlerde bina yapmakta ısrar ederseniz doğa bir depremde bunları yıkar."

 

‘Deprem öldürmüyor binalar öldürüyor’

 

İnsanları depremin öldürmediğini binaların öldürdüğünü söyleyen Gölcük Belediye Başkanı Mehmet Ellibeş, "Asrın felaketi olarak bilinen Gölcük Depremi'nin üzerinden dolu dolu 15 yıl geçti. Yaşadığımız deprem felaketinde kaybettiğimiz canlar ve şehitler hepimizin yüreklerinde hala yaşıyorlar. Geride kalan engelli kardeşlerimiz, gözü yaşlı dünya kamuoyu o günü unutmadı ve unutmayacağız. Gelecek nesillere şuan bir mesaj vermekteyiz. Diyoruzki biz Gölcüklüler olarak hazırlıksız yakalanarak bir felaket yaşadık. Gölcük maddi kayıplarını önemli bir ölçüde kazanmış bir şekilde. Geriye dönmeyen canlarımız ve şehitlerimiz var. Onları rahmetle anıyoruz. Onların istek ve beklentileri doğrultusunda haykırıyoruz. Şehitlerimizi deprem öldürmedi depreme dayanıklı olmayan binalar yüzünden onlar şehit oldu" dedi.

 

‘Hepimizin üzerine düşen ciddi sorumluluklar var ‘

 

Her şeyi belediyeden ve hükümetten beklemenin yanlış olduğunu söyleyen AKP Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, "Depremlerle ilgili sadece ve sadece yıldönümlerinde hatırlanmamalı. Bu konunun sürekli gündeme getirilmesini insan arzu ediyor. Ben yüksek mühendis olarak depremin ne olduğunu bilmiyordum. Türkiye'nin yüzde 80-90'ı deprem ve doğal afetlerden bilgisi yoktu. Gün geçtikçe unutuluyor. Unutulmaması lazım. Olası bir depremde aynı miktarda can kaybının verilmemesi ve can kaybının minimum seviyeye alınmasının önlemlerinin alınması lazım. Sadece bu çalışmaları belediye ve hükümetlerden beklemek yanlış. Hepimizin üzerine düşen ciddi sorumluluklar var" diye konuştu. Kuran'ı Kerim Tilaveti ve tasavvuf musikisi dinletisinin ardından deprem sergisi gezildi.