Marmara Depremi'nden sonra İzmit'teki çadır kenti ziyaret eden eski ABD Başkanı Bill Clinton'ın burnunu sıkmasıyla bir anda dünya medyasının ilgi odağı haline gelen "Erkan bebek", bir yandan lise eğitimine devam ediyor bir yandan da babasına ait çiğ köfte salonunda çalışıyor.
Bu yıl lise son sınıfa geçen ve yaz tatilini de babasının iş yerinde çiğ köfte sarıp müşterilerle ilgilenerek geçiren 18 yaşındaki Erkan Işık, gelecek yıl üniversite eğitimine başlamanın ve oyuncu olmanın hayalini kuruyor.
Babasının İzmit'teki çiğ köfte salonunda, AA muhabirine açıklama yapan Erkan Işık, bilgisayar ve bilişim bölümünde okuduğunu söyledi.
Ortaokuldan sonra eğitim hayatının çok iyi gitmediğini dile getiren Işık, maddi ve manevi olarak hep yanında olan merhum iş adamı Kadir Has'ın adını taşıyan üniversitede öğrenim görmeyi hayal ettiğini ve kendisi için istediği tek şeyin üniversiteyi bitirmek olduğunu aktardı.
Yaz tatilini babasının iş yerinde çalışarak değerlendirdiğini dile getiren Işık, "Tanıyan pek olmuyor ama meşhur Erkan bebeğin ben olduğumu söyleyince herkes hatırlıyor." dedi.
Işık, meşhur olmanın pek faydasını görmediğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Birkaç televizyon programından telefon açmışlardı ama sonra devamı gelmedi. Yine küçükken bir reklam filmine çağırmışlardı, o da çekimlerden bir gün önce bir ünlünün reklam filminde kendi çocuğunu oynatmak istemesi nedeniyle iptal oldu. Böyle bir teklif gelirse üzerinde düşünürüm. Açıkçası oyunculuk da düşüncelerim arasında. Bu alanda yetenekliyim, teklif gelirse şansımı denemek isterim. Okulda tiyatro oyununda rol aldım, performansım çok beğenilmişti. Hep başrol oluyordum. İlk oradan başladı. Sonra kısa filmde oynadım."
Clinton ile en son 2010 yılında İstanbul'da bir açılışta görüştüklerini belirten Işık, şunları kaydetti:
"Özel odada görüşme şansımız olmuştu. Okulun nasıl gittiğini sordu, ABD'ye davet etti. Hatta Clinton ile İstanbul'da buluştuğumda talep etmediğim halde bana bir ev sözü verildi fakat aradan 7 yıl geçti. Sadece söz veren kişinin danışmanı geldi ve hala ortada bir şey yok. Sonuçta verilen bir söz var ve bu sözü veren de basit biri değil. İsteğim dışında verilen bu sözden sonra çok umutlanmıştık ama verilen söz tutulmadı. Şu an kendi evimiz yok, kirada oturuyoruz. Ben hala o umutla yaşıyorum, çok güzel bir şey insanın kendi evinde oturması. İnşallah verilen söz geç de olsa tutulur."