Marmara Üniversitesi (MÜ) İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz, Dekan Prof. Dr. Yusuf Devran tarafından kendi hazırladığı yüksek lisans ve doktora listesini jüri üyesi olarak imzalamadığı için tehdit edilip açık hedef gösterildiğini belirterek savcılığa başvurdu.
Hürriyet Gazetesi'nden Ali Dağlar'ın haberine göre, savcılık ifadesinin ardından isteği üzerine Doç. Yılmaz’a çağrılı koruma verildi, yakın koruma talebi için de valiliğe yönlendirildi. Dekan Devran’ı Cumhurbaşkanı, Başbakanlık Teftiş Kurulu ve rektörlüğe de şikayet eden Yılmaz, dekanın jüri üyelerine onay için sunduğu, istedikleri isimleri “nokta”, istemediklerini “harfle” işaretlediği fişleme listesini delil olarak sundu.
MÜ İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gözde Yılmaz’ın başarılı akademik hayatı, yüksek lisans ve doktora mülakat sınavlarında jüri üyesi olarak görevlendirilmesinin ardından kabusa dönüştü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na fakülte dekanı Prof. Yusuf Devran aleyhine suç duyurusunda bulunan Doç. Yılmaz, Cumhuriyet Savcısı Ali Çelebi’ye şu ifadeyi verdi: “Dekan Yusuf Devran bana 2 adet liste vererek doktora ve yüksek lisans sınavlarında bazı öğrencilerin sınavı kazanmaları, bazılarınınsa kazanmamaları için müdahale etmek istedi. Bu listelerde bazı öğrenciler yanlarına işaretler konularak fişlenmişti, ben bu müdahaleyi kabul etmedim. Diğer jüri üyelerine de aynı listelerden vermiş. Ben mevzuata göre sınav yaptım, her öğrenciye hak ettiği puanı verdim, yeterli puanı alan öğrenci sınavı kazanıp ilgili bölüme girdi. Bunun üzerine dekan bazı öğrencilerin terörist olduğunu, benim bu öğrencileri koruyup sınavı kazandırdığımı ileri sürüp beni suçladı."
"Bazı öğrencileri bana karşı kışkırttı. Özellikle ülkücü öğrencileri kışkırtarak benim terörist öğrencilere sahip çıktığımı söyleyip bana cephe almalarına sebep oldu. Ülkücü öğrenciler bana gözdağı vermek için kapımda nöbet tuttu. Sınavın ertesi günü kazananların listesini açıklamamaları için asistanları tehdit etti. Akşam saat 21.00’de okula çağrıldım, dekan tarafından hazırlanan, hak etmeyenleri içeren ve fişlenen öğrencileri kati bir suretle dışlayan şekilde oluşturulmuş liste bana imzalattırılmaya çalışıldı, kabul etmedim. Dekan üzerime yürüdü, dolaylı olarak beni sürmekle tehdit etti.”
Doç. Yılmaz, polis ifadesinde de şöyle devam etti: “Sınav sabahı Dekan Devran, kendisi tarafından fişlenmiş öğrenci listelerini benim de içinde bulunduğu jüri üyelerine verdi. Bu listede bazı öğrencilerin isminin yanında nokta (.), bazı öğrencilerin isimlerinin yanında da harf kısaltmaları vardı. Bunların anlamı, adının yanında nokta varsa, o öğrenciler dekanın kazanmasını istediği öğrenciler, diğer harf kısaltmaları ise sevmediği hocaların isimlerin baş harfleri ve bu hocalarla sosyal paylaşım sitelerinde selamlaştıkları için kazanmaması gereken öğrenciler, (P) harfi ise terörist ve yine kazanmaması gereken öğrenciler şeklinde olduğunu söyledi."
Doç. Dr. Yılmaz polis ifadesinde Dekan Yusuf Devran’ın 20 Haziran 2012’de yüksek lisans ve doktora mülakatlarının gece saat 24.00’te bitmesine rağmen diğer jüri üyeleri ayrılmasına rağmen kendisinin okuldan ayrılmasına izin vermediğini, 02.30’a kadar okulda tutulduğunu, “fişleme doğrultusunda hareket etmediği” için dekanın tüm asistanların önünde “Teröristleri yüksek lisansa alıyorsun” diye bağırarak üzerine yürüdüğünü söyledi.
Doç. Yılmaz, Dekan Devran’ın, beğenmediği kazananlar listesini okulda bulundurduğu kağıt kırpma makinesinde yok ettiğini belirterek, “Dekan tarafından bizzat ilgili grupların açık hedefi haline getirildim. Can güvenliğim yok, okula korku içinde gidiyorum, korunma talep ediyorum” dedi. Emniyet, Doç. Yılmaz’ı “çağrılı koruma” sistemine dahil etti, çağrısına öncelikli yanıt verileceği, ev ve işyeriyle çevresinin sürekli motorize devriyelerle kontrol edileceği bildirildi. Yakın koruma talebi için de prosedür gereği valiliğe başvurması istendi.
Yılmaz 10 Temmuz’da dersinden yaptığı sınav sonuçlarının okulda asılmasından 1,5 saat sonra tatil dönemi olmasına rağmen sınavlarda başarılı olamayan 16 öğrencinin sekreterliğe itiraz dilekçesi sunduklarını belirterek, “O gün sadece 2 öğrenci okuldaydı, diğer öğrenciler adına 2-3 kalem ürünü imzalarla dilekçe verildi, dekan baskısıyla yüksek lisansa kabul edilen bu kişiler, kendi dersinden geçirilmelerini istiyorlardı. Bu da dekanlığın organize ettiği, tarafıma yönelik komplonun bir başka delili” dedi.
Dekan Devran ise bu açıklamaların ardından Türkiye gazetesine verdiği basın açıklamasında, iddiaları yalanladı.
Prof. Dr. Devran'ın açıklaması şöyle:
"Haberde adı geçen öğretim elemanı tarafından ifade edilen lisansüstü sınavlar fakülteler tarafından değil, ilgili enstitü kurulları tarafından belirlenen 3'er kişilik komisyonlar tarafından uygulanmaktadır. Bu sürece, tarafımızca müdahalede bulunulması akademik teşkilat yapısı ve ilgili mevzuat çerçevesinde söz konusu değildir. Haberde yer alan ithamlar ve iddialar mesnetsizdir. Lisans düzeyinde eğitim çalışmalarını yürüten fakültemizin ve şahsımın asılsız iddialarla hedef gösterilerek anlamsız tartışmaların içine çekilmek istenmesini üzüntüyle karşılamaktayız. Bir hafta önce de fakültemizle ilgili başka bir haber gündeme getirilmiş; ancak bir gün sonra bu haberin de asılsız olduğu belgeleriyle ortaya çıkmıştır. Yasal haklarımızı kullanmakla birlikte, kamuoyunun asılsız iddialarla yanıltılmaması adına bu açıklamayı yapmaktayız"