-''MAVİ MARMARA'' İKİNCİ KEZ ROTASINI GAZZE'YE ÇEVİRDİ İSTANBUL (A.A) - 02.06.2011 - ''Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım'' kampanyası kapsamında geçen yıl Gazze'ye giderken İsrail'in saldırısına uğrayan ''Mavi Marmara'' gemisi, İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı öncülüğünde Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden toplanan yardımları taşıyacak 15 gemilik filoyla, Gazze'ye yardım için ikinci kez demir alacak. Gazze'ye insani yardım götürmek amacıyla 22 Mayıs 2010 tarihinde İstanbul'dan yola çıkan ''Mavi Marmara'', insani yardım için ikinci kez rotasını Gazze'ye çevirdi. İsrail'in 31 Mayıs 2010 tarihinde gerçekleştirdiği saldırıda 9 insani yardım gönüllüsünün de hayatını kaybettiği ''Mavi Marmara'' gemisi, ay sonunda çıkacağı yeni seferi için Haliç Tersanesi'nde baştan aşağı bakım ve onarımdan geçiriliyor. Birçok noktasında yenileme çalışması yapılan geminin bazı bölümlerinde yer alan İsrail askerlerinin kurşun izleri ile yaralılardan kalan kan lekelerine dokunulmadı. Bu ay sonunda demir alacak olan ''Mavi Marmara'' gemisi ve ona eşlik edecek 14 gemiyle, Gazze'ye ilaç, tıbbi malzeme, çimento, demir, çocuk bahçesi gibi insani yardım malzemesi taşınacak. İHH İnsani Yardım Vakfının Türkiye ayağını yürüttüğü organizasyonda, dünyanın çeşitli ülkelerinden 22 insani yardım kuruluşu da yer alıyor. -İHH İNSANİ YARDIM VAKFI BAŞKANI YILDIRIM- İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, Vakfın yardım kuruluşu olduğunu, nerede bir sıkıntı varsa oraya ulaşmak amacıyla kurulduğunu belirterek, ''Gazze'de de bir problem var. İnsanlar niçin 'Problemsiz olan yerlere yardım götürelim' demiyor. Demek ki sebep sonuç ilişkisi var. Biz bu ablukayı kaldırmak zorundayız. İsrail'in bu yaptığının kırılması gerekiyor. Ayrıca 9 kardeşimiz şehit edildi. Saldırıda ağır yaralanan Uğur Süleyman Söylemez, bir yıldır yoğun bakımda. Bunların karşılığında halk vicdanında mahkum oldu İsrail, ama hiçbir hukuki sonuç alamadık. Uluslararası Ceza Mahkemesi burada çifte standart uyguluyor. Kaddafi'yi hemen savaş suçlusu ilan etti. Aslında İsrailli yetkililerin hepsi savaş suçlusudur. Kabine buna onay verdi, Natenyahu'nun emriyle oldu, askerler uyguladı. Buna yönelik niçin bir sonuç alınamadı'' diye konuştu. Bu süreçte doğal olarak tekrar halka müracaat ettiklerini ve uluslararası sistemin çifte standardından artık sonuç alamayacaklarını anlayınca, ikinci filoyu yola çıkarmaya karar verdiklerini anlatan Yıldırım, ikinci filoda 120 ülkeden aktivistin yer alacağını, 15 geminin hazırlandığını, ikinci filonun Avrupa merkezli bir organizasyon olacağını, 1500 civarında aktivistin gemilerde olmasını beklediklerini belirtti. Birinci filoya Türkiye'den 500-600 kişinin başvurduğunu, ikinci filo için Anadolu'dan gelen taleplerle beraber başvurunun 500 bini geçtiğini ifade eden Yıldırım, ''Eğer durdurmazsak, bir milyon civarında başvuru olacak. Önce bu hoşumuza gitti, bu kadar çok başvuru güzel bir şey. Bu İsrail'e de bir mesaj olur. Ama zor durumda kalıyoruz, başvuranların hepsi gemiye binmek istiyor. Eski katılımcılar, şehit aileleri, yaralılar gemide olmak istiyor'' dedi. İlk yolculuğa çıktıklarında dünya liderlerine, dini liderlere, siyasilere, devlet başkanlarına, kanaat önderlerine ve İsrail Büyükelçisi de dahil olmak üzere tüm büyükelçilere, Gazze'ye insani yardım götürdüklerine ilişkin mektup gönderdiklerini belirten Yıldırım, Birleşmiş Milletler'in (BM) Filistin'de çalışan organlarından yazılı cevap aldıklarını, uluslararası deniz hukukunu bilenlerin metinler hazırladığını, gidişlerinin tamamen haklı bir zeminde olduğunu kanıtlayarak, yola çıktıklarını söyledi. -''GEMİLERİMİZDE TEK BİR ÇAKI BİLE OLMAYACAK''- İsrail'in, bir imaj oluşturmaya çalıştığını, olayı marjinalleştirmek istediğini dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti: ''Bizim gemilerimizde hiçbir zaman silah, tek bir çakı bile olmayacak. Biz kendimizi savaşa götürmüyoruz. Biz uluslararası hukukun vermiş olduğu hakları kullanıyoruz. Bunu nasıl kanıtlarız? Uluslararası bir komisyon, eğer gelir gemimizi denetlemek isterse biz buna açığız. Hatta bu uluslararası komisyon, gemilerimizle Gazze'ye gelebilir, yardımlarımızı kime dağıttığımızı kendi gözleriyle görebilir.'' Bülent Yıldırım, filoda, 1500 aktivistin yer alacağını ancak, şimdiye kadar kendilerine başvuruda bulunan Yahudilerin sayısının bunun 4-5 misli olduğunu belirtirken, Türkiye'deki Yahudilerin de başvurmasını arzuladıklarını dile getirdi. -BM İNSAN HAKLARI KOMİSYONU RAPORU- Yıldırım, ''Mavi Marmara'' saldırısıyla ilgili insan hakları raporunun çıktığını anımsatarak, ''BM İnsan Hakları Komisyonu'nun raporunda biz yüzde yüz haklı görüldük ve ilk defa BM'de bir raporda suç tasnifi var. 'Kasten adam öldürme', 'kasten yaralama', 'hırsızlık'... Niçin biz İsrail'in gemileri kontrol etmesini istemiyoruz? Çünkü İsrail hırsızlık yapıyor. İsrail askerleri gasp ediyor, benim telefonumu bile çaldılar. Biz İsrail'e bu noktada güvenemiyoruz'' dedi. Siyasilerden oluşan komisyondaki dört yetkiliden birisinin Türkiye olduğunu belirten Yıldırım, ''Hukuk açısından o kadar haklı bir zemindeyiz ki bütün BM yetkilileri, Avrupa, Amerika, bütün dünya güçleri bir araya gelse, kendi ürettikleri bu hukuk zemini dışında hareket etme şansına sahip değil. Bizim için hukuki anlamda suç bulunacak tek bir şey yoktur. O nedenle bu raporun uzatılmasını, olağan karşılıyoruz, çünkü yine İsrail'in aleyhine çıkacaktır'' görüşünü dile getirdi. İsrail'in şimdi panik halinde olduğunu ve halkını ikna edecek bir yol aradığını dile getiren Yıldırım, ''İsrail niye tamamen böyle otoriter bir tavırla yönetiliyor? İsrail'deki yönetim tarzının bir adı yok, ama biz ona bir ad koyduk; Libermanizm diyoruz. Dışişleri Bakanı Liberman'ın düşünce tarzı şu anda İsrail'in her tarafında yaygınlaşmış durumda. Onun için İsrail halkının da bu beladan kurtulması lazım'' şeklinde konuştu. -REFAH KAPISININ AÇILMASI- Kendilerine, ''Refah Kapısı açıldı, niçin Refah'tan içeri girmiyorsunuz?'' sorusunun yöneltildiğini belirten Yıldırım, şunları anlattı: ''Öncelikle, Refah Kapısı'nın açılmasına çok memnun olduk. Refah Kapısı'nın açılmasının bir sebebi de bu filoyu anlamsızlaştırmak. Bunu bölgedeki herkes böyle kabul ediyor. O nedenle bu filolar daha yola çıkmadan bile bu kadar sonuç elde edebildik. İkincisi, kimse yanılgıya uğramasın, Refah Kapısı zaten bu şekilde açıktı. İnsan geçişleri mümkündü, ama özel izne tabiydi. Şu anda sadece kadınlar, 18 yaşın altındaki çocuklar ile 40 yaşın üzerindeki erkekler özel izin almadan vizeyle geçiş yapabiliyor. 18-40 yaş arasındaki kadın ve erkekler özel izne tabi olarak geçiş yapabiliyor. O nedenle Refah Kapısı'nın açılması şu anda bizim işimize yaramaz. Biz eğer bu işleri yapmazsak, Refah Kapısı'ndaki bu kısmi ve dünyanın aldandığı bu başarı da elden gider.'' -''VATANDAŞ OLARAK, ÜLKEMİZ TARAFINDAN KORUNMAK İSTERİZ''- Bülent Yıldırım, İHH'nın dürüst bir sivil toplum kuruluşu olduğunu, dünyaya ''hükümetle ve ya devletle herhangi bir ilişkimiz yok'' deyip el altından herhangi bir talepte bulunma gibi bir durumda olamayacaklarını belirterek, ''Kendi haklarımızı kullanarak çıktığımız yolda, elbette ki bazı beklentilerimiz olacak. Biz bu ülkenin vatandaşıyız, bu ülkede kurulmuş bir sivil toplum kuruluşuyuz. Sivil toplum kuruluşlarının amaçları vardır. Her sivil toplum kuruluşunun bir çalışma alanı vardır. Biz de elbette ki vatandaş olarak ülkemiz tarafından korunmak isteriz. Vatandaşlık hukukunun bize vermiş olduğu çerçevede yola çıktığımızda, bu gemi bizim toprağımızdır. Bu gemiye İsrail saldırdığı zaman aslında Türkiye'ye saldırdı'' dedi. Yıldırım, ''Bu filo, uluslararası bir filodur ve bu filoya yapılan saldırı, dünyanın namusudur, sadece Türkiye'nin değil. Dünya bizi nasıl koruyacaksa, onu dünya düşünecek. Bize hiç kimsenin bu konuda bir şey deme hakkı yoktur, suçlu olan tarafa karşı konuşulması lazım'' diye konuştu.