Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Danıştay’ın kararları ve Avrupa Birliği’nin baskılarıyla müfredata ‘Alevilik’ sayfaları ekleyen Milli Eğitim Bakanlığı ‘kaş yaparken göz çıkardı”. İlköğretim ders kitaplarındaki ‘alevilik’ sayfalarını Radikal için değerlendiren, 21 örgütün üye olduğu Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız, ‘Aleviliğe hakaret eden sözler ve imgeler’ tespit etti. Hz. Ali’nin ünlü atı Düldül’ün ‘katır’ olarak anlatıldığı sayfalarda, Aleviler tarafından hiç sevilmeyen Muaviye’nin hep Hz. Ali ile birlikte anılması da tepki çekti. Aleviliğin ‘inanç’ değil ‘düşünce’ olarak anlatılmasına da tepki gösteren Balkız, “Hararet narda sacda değildir, keramet hırkada tacda değildir, her ne ararsan kendinde ara, Mekke’de Kudüs’te Hac’da değildir” sözlerinin sahibi Hacı Bektaş’a atfen kitapta “namaz kılın, hacca gidin” gibi ifadelerin yer aldığına da dikkat çekti. Yargı yoluna başvuracaklarını anlatan Balkız, 12’nci sınıf din kültürü ve ahlak bilgisi ders kitabına ilişkin şu eleştirileri getirdi: Aleviliği anlatmıyor, hakaret ediyor: Alevilerin ‘ya zorunlu din dersleri kaldırılsın ya da Alevilik de anlatılsın’ mücadelesi sonucunda, bir taraftan AİHM, bir taraftan Danıştay MEB’e din dersi müfredatını bu isteklere göre düzenlemesi için uyarıda bulundu. Bu önlerine gelince Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ‘AİHM kararı bir önceki müfredata göre alınmış bir karardır. Biz bunu düzelttik, artık Aleviliği de okutuyoruz’ diye itiraz etti. Biz de nasıl bir Alevilik okutulacağını merak ettik. Bu yıl öğretime sunulan 12. sınıf kitabını ve diğer din dersi kitaplarını inceledik. Kitaplarda bırakınız Aleviliği okutmayı, Aleviliğe hakaret eden sözler ve imgeler var. AB'ye şirin gözükmek için: Kitapta, A- levilikle ilgili bölümler, AB sürecinde kendilerine yöneltilen eleştirileri, ‘sizi dikkate aldık, bakın a-leviliği de okutuyoruz’ demek için yazılmış. Ama anlatılan Alevilik değil. Bir kere 12. sınıf ders kitabında ilahiyat fakültelerindeki ilahiyatçı hocalardan alınan bilgilerle bir Alevilik oluşturulmuş. Alevilik konusunda düşünen yazan Alevilerin itibar ettiği, yazarların eserlerine müracaat edilmemiş. Bu ayrıştırma bile nasıl bir Alevilik sunulduğunu anlatıyor. Dipnotlarda adı geçen yazarların her biri Aleviliği asimile etmeyi, Sünnileştirmeyi görev edinmiş yazarlar. Asla objektif değiller. Öyle bir Alevilik anlatılıyor, öyle yazarlara müracaat ediliyor ki, Aleviliği Alevilik olmaktan çıkartmışlar. Kitapta anlatılan Alevilik, ne tarihsel kökenleri itibarıyla, ne kurumlarıyla, ne tanrı anlayışıyla ne de kural ve ritüelleriyle bildiğimiz A- levilik değil. Böyle bir Alevilik yok. Kendilerince bir Alevilik yaratmışlar, aslında anlattıkları ve aktardıkları Sünni bir anlayış. Zorlanmışlar, bir karikatür yaratmışlar. Aleviliği, Sünniliğin içinde eritmek istedikleri için de bilimsel hatalar yapıyorlar. Aleviler cemaat gibi gösteriliyor Aleviler cihat etmez: Kitapta, Alevilerden cemaat diye bahsediliyor. Alevileri, Nakşi, nurcu cemaati gibi bir cemaat sözcüğüyle anlatmak mümkün değil. Kitapta, Makalat, Vilayetname ve Buyruklar yer bulmuş. Kitapta 76’ncı sayfada Hacı Bektaş’ın ‘Dört kapı kırk makam’ prensibine yer verilmiş. Ama bu eserde tahrifat var. Eser anlatılırken, namaz kılmak, hacca gimek, cihat etmek ifadeleri kullanılıyor. Aleviler, cihat etmez. Cihat etmek, İslamı yaymak için savaşmaktır. Alevi olmak için alevi anne babadan olmak lazım. Ancak o zaman Alevi olunur. Bu alevililğin yayılmacı olmadığını gösterir. Bu böyleyken bir de cihada çıkacaksın, başkalarını da alevi yapmak için kılıç kalkan keseceksin. Yok böyle birşey. Buyruklar ise yola dair kuralları içerir. Bunlar Caferi-şii kaynaklı kitaplardır. Oralarda öğütlenenleri Alevi Bektaşiler Anadolu’da yaşamaz ki. Şiilik, Aleviliğe değil, Sunniliğe yakındır. Semah ayin değildir: Kitapta, ‘Not edelim’ başlığı altında ‘Alevi Bektaşi düşüncesinde olanların müzik eşliğinde yaptıkları ayine semah denir’ ifadesi yer almış. Semah bir ayin değildir. Semah ayini cemin cem töreni içindeki evrelerden biridir. Kitapta, cemevi bir ibadethanedir diye tanım var mı? Amaçları Aleviliği anlatmak değil, AB’nin isteklerini yerine getiriyor gibi yapıp, mahkeme kararlarını uyguluyor gibi göstermek. Hatalardan seçmeler HZ. Ali'nin Düldül'ü 'katır' olmuş: Kitapta, Hz. Ali derken hemen yanına bir de Hz. Muaviye ekleniyor. Muaviye’nin Aleviler katında kim olduğu çok bilinir bir şey. Her adı geçtiğinde lanetle anılır. Ama bu kitapta Hazret diye anılıyor. Alevi çocuk, bu kitabı evine götürdüğünde anne babasının ne diyeceği açık. Aleviler Hz Ali’nin kahramanların en büyüğü olduğuna inanır. Onun elinde bir kılıcı vardır zülfikâr, atı vardır düldül. Hazreti Ali kahramanlıklarını düldül ve zülfikârıyla yapar. Bu kahramanlık menkıbeleri Aleviler için kutsaldır. Böyleyken 11. sınıf Din Kültürü kitabının arkasındaki sözlükte ‘Düldül, Hz Muhamet’in Hz. Ali’ye hediye ettiği katırdır’ deniliyor. Bütün Aleviler de ‘Bu da nerden çıktı’ diye isyan ediyor. İnanç değil düşünce: 12. sınıf din dersi kitabında Aleviliğe yedi sayfa ayrılmış. İlköğretim ve lisede okutulan toplam sekiz kitapta sayfalar boyunca İslamiyet anlatılıyor, sünnilik anlatılıyor. Kurumları, ibadetleri, ritüelleri, duaları anlatılıyor. Sınırlı sayıda sayfalarda diğer dinlere yer veriliyor. Alevilik için ayrılan yedi sayfada her paragraf başı Alevilik-Bektaşilik düşüncesi diye başlıyor. Alevilik-Bektaşilikten bir düşünce olarak bahsediliyor. Yani inanç, kültür, yaşam biçimi, tanrıyı anlama, algılama, doğayı, toplumu algılama yolu değil, sadece bir düşünce. Hacı Bektaş Hacc'a gitmiş: 12. sınıf kitabının 70. sayfasında, Hacı Bektaş’a atıf var. ‘Hacı Bektaş İslamın temellerini ‘Namaz, oruç, hacca gitmek’ diye sıralamıştır’ deniliyor. Aleviler ne namaz kılmış ne oruç tutmuş, ne de hacca gitmişlerdir. Bunu da “Hararet narda sacda değildir, keramet hırkada tacda değildir, her ne ararsan kendinde ara, mekkede kudüste hacda değildir” diyen hünkâra söyletiyorlar.