İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır'da 3 yıl önce polis Yakup Şenocak tarafından Newroz kutlamalarına katılmak isterken öldürülen Kemal Kurkut'un elinde bıçakla kalabalığa doğru koştuğunu söylerken, Topluluğa herhangi bir zarar verebileceğini düşünerek etkisiz hale getiriyorlar, sonra da hastanede hayatını kaybediyor. Devlet, HDP mitingini korumak için gerekli tedbiri aldı, bizim görevimiz budur” dedi. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise, dava dosyasını incelediğini söylerken, “Bakan'ın söylediğinin aksine boş araziye doğru koşarken öldürüldü. İçişleri Bakanı bir yargısız infazı akladı. Burada bir cinayeti aklayamaz” ifadesini kullandı.
Meclis Genel Kurulu’nda 2021 yılı bütçe görüşmeleri İçişleri, Sağlık ve Çevre Bakanlıkları bütçeleri ile devam etti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 2017 yılında Diyarbakır'daki Newroz kutlamasına katılmak isterken polis kurşunuyla öldürülen Kemal Kurkut’la ilgili sözleri tartışma yarattı.
HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir'in Soylu'ya, "Pet şişe olduğu anlaşılıyor" yanıtını vermesinin ardından Soylu ise, "'Ben kendimi patlatacağım.' Bize gelen ifade bu" dedi. HDP'li Taşdemir ise, "Öyle bir şey yok" dedi.
Tutanaklara göre tartışma şöyle devam etti:
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Bir önceki olay da güvenlik güçlerimizin bu konuda tedbir almasını gerektirdiğinden dolayı onu "Dur" ihtarından sonra durmadığı için, kalabalığa ve topluluğa herhangi bir zarar verebileceğini düşünerek etkisiz hâle getiriyorlar, sonra da hastanede hayatını kaybediyor.
HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul: Çare bu mu! Çare bu mu!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Peki, siz kendi sözlerinizi hatırlayacaksınız. 2015'deki olayda hem Nevruz'da Diyarbakır İstasyon Meydanı'nda hem de Gar patlamasında "Bunun katili devlettir, devlet bu işi engellemedi." diyenler bugün de Kemal Kurkut'un orada topluluğun üzerine bıçakla…
HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay: Engellemediniz, engellemediniz. Bıçağın karşılığı silah değildir.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Pantolonunun altında ne var bilmiyoruz, sadece şunu anlatayım: Bakın, dün biz Viranşehir ve Mardin sınırında, kökenini DEAŞ'lı bildiğimiz ama PYD ve PKK tarafından satın alınarak ve etrafındaki ailesi rehin alınarak sınırımızdan sokulup 1,5 kilo patlayıcıyı pantolonunun içerisine saklayan bir teröristi etkisiz hâle getirdik. Yani sırtı çıplak diye pantolonunda kimsenin herhangi bir bombayla… Orada devlet, HDP mitingini korumak için, orada bir provokasyona müsaade etmemek için gerekli tedbiri aldı, bu tedbiri defalarca alırız, bizim görevimiz budur.
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise şöyle konuştu:
“Üst tarafı çıplakken, üzerinde hiçbir şey yokken, Bakanın söylediğinin aksine -dava dosyasını incelemesini öneririm- boş araziye doğru koşarken tek kurşunla öldürüldü, tek kurşunla. Şimdi, "Kemal Kurkut dur ihtarına uymadı" diyor. Hani velev ki "Dur" dediler. Kendi üstünü de niye çıkarmış, görgü tanıkları var, demiş ki: "Üzerinde hiçbir şey yok." Bunun için üst gömleğini çıkarmış. Orada Abdurrahman Gök -gazeteci- böyle tane tane vurulma anına kadar bütün fotoğrafları çekmiş, vurulma anına kadar. Bakanın bunu özellikle araştırmasını istiyorum.”
Dava dosyasını incelediğini anlatan Beştaş, dosyada yer alan videoya göre iki polisin kendi arasındaki konuşmada "Ya, ne gerek vardı vurmana şimdi? Bakın, öldü" denildiğini hatırlattı. Beştaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi, burada İçişleri Bakanı bir yargısız infazı akladı. Şunu dese anlardım: 'Yargılama var, istinafa gitti, henüz kesinleşmedi.' Hani olur ya, olur ya, böyle bir dil kursa. Diyor ki: 'Kendisi suçlu, üstünde bomba vardı.' Yargısız infazı savunuyor. Burada bir cinayeti aklayamaz. Kemal Kurkut davasında 1 kişi beraat etti, 78 polis hakkında suç duyurusunda bulundu mahkeme heyeti. Gidip lütfen, biraz daha çalışsın, o 78 polis daha yargılanmadı. Buradan beraat kararının neden verildiğini ben anladım, biliyordum, biraz daha anladım, ikna oldum.”
“Ben Bakana soruyorum: Bugüne kadar bu şekilde kolluk eliyle öldürülüp ceza alan tek bir dosya varsa getirin, ceza alan. Bizim İçişleri Bakanlığından beklediğimiz, 83 milyon yurttaşın can ve mal güvenliğini korumasıdır, sizin temel göreviniz budur. Sizin, kendi yurttaşınızın öldürüldüğü, işkenceye maruz bırakıldığı ya da tecavüze uğradığı meselelerde taraf olduğunuz yer halktır, yurttaştır, öldüren kim olursa olsun karşısında durmanız lazım. Takdir edersiniz ki Anayasaya göre iktidarların ve devletlerin objektif sorumluluğu vardır. Hangi sebeple olursa olsun bir yurttaş yaşamını yitirmişse yine sorumlusunuz ve Kemal Kurkut davamızda özür dilemenizi bekliyorum, yargıya müdahale ettiğinizi kabul etmenizi bekliyorum. Umarım konuşmanızda bunu açıklarsınız.”