Meclis televizyonu yayını, anayasa değişikliği görüşmelerinde durdu

Meclis televizyonu yayını, anayasa değişikliği görüşmelerinde durdu

316 milletvekilinin imzasıyla sunduğu partili cumhurbaşkanlığı rejimini öngören anayasa değişiklik teklifinin Genel Kurul'da başlayan ilk gününün TBMM’den izlenmesine izin verilmedi. 

“AKP istediği kadar karartma uygulasın, haber alma hakkı için Şeker TV var”

TBMM Başkanlığı CHP ve HDP’nin müzakerelerinin Meclis Tv’den yayınlanmasına ilişkin başvurularına iki partiden yapılan sitemlerine rağmen yanıt verilmediği parti sözcülerinin açıklamalarıyla anlaşıldı.

Bugün saat 14.00’de başlayan Genel Kurul görüşmeleri sadece TBMM’nin internet yayınından verildi.

Böylelikle çok renkli ve çok sesli bir milletvekili yelpazesini barındıran TBMM’de basın özgürlüğü bir tek sesliliğe dönüştü.

Alınan bilgiye göre, TBMM TV bundan sonraki Genel Kurul oturumlarını kesintisiz yayınlamayacak.

Genel Kurul çalıştığı sürece internet yayını var.

Ancak, salı çarşamba ve perşembe günleri Meclis TV canlı yayın yapacak. Bu yayınlar akşam saat 19.00’a kadar sürecek.

Bu, yayınların internet ağırlıklı gideceğini gösteriyor.

CHP, Meclis Başkanlığı'nın bu tutumu üzerine Genel Kurulda tam teçhizatlı bir yayın organize etti. İstanbul Milletvekili Ali Şeker, kamera sistemiyle genel kurulu canlı yayınladı. Çok sayıda milletvekili ise Periscope yayını yaptı. Bu yayınlar tüm Genel Kurul görüşmeleri boyunca sürecek.

İktidarın bu tutumu genel kurulda da tartışıldı. Tutanaklar şöyle:

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Aynı zamanda, biz Meclisteki görüşmelerin halk tarafından canlı olarak izlenmesiyle ilgili de bir dilekçe verdik, bununla ilgili de hâlâ bir cevap alamamış bulunuyoruz. Herhâlde bunun cevaplanması da Anayasa görüşmelerinin sonuna kalmayacaktır. Bununla ilgili de cevabı bekliyoruz.

 

ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi, milletten korkan bir anlayış olmasanız siz şu görüşmeleri Meclis TV'yi açarak adam gibi yaparsınız. Nerede Meclis TV? (CHP sıralarından alkışlar)

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Açık, açık şu anda.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Eğer Sayın Başbakan konuşurken bu Meclis TV açılırsa ve o Başbakan burada konuşursa Sayın Başbakana da teessüf ediyorum, yazıklar olsun! Konuşmayacağını umuyorum. Böyle bir bilgiye sahibim, Sayın Başbakan konuşurken, sadece Sayın Başbakan konuşurken Meclis TV'nin açılacağına dair bir bilgiye sahibim. Ayıp, çok ayıp!

İki: Biz milletten korkmuyoruz ama, biz milletten korkmayız ama onun kararının başımızın üstünde yeri var.

ENGİN ALTAY (Devamla) - Onun için, bu hükûmetlere bile tahammül ediyoruz, milletin kararı diye. (CHP sıralarından alkışlar) Ama siz yargılanmaktan korktuğunuz için… Sizin değil, birilerinin yargılanmaktan korktuğu için bu değişiklik teklifini getirdiğini biliyoruz. Sizin ileride, Meclis değiştiği zaman Yüce Divana gönderilmekten korktuğunuz için -burayı kastediyorum- bu teklifi getirdiğinizi biliyoruz. Sizin, 17-25 Aralığı temelli örtmek için, temelli kapatmak için bu teklifi getirdiğinizi biliyoruz ama hep söylüyorum, Kâbe'den örtü getirseniz elinizin kirini silemez, saklayamazsınız.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Turan…

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye söylüyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin televizyonla ilgili kararı idari bir karardır, o bizim işimiz değil ancak şunu söyleyebiliriz: Buradaki her türlü yayın eşit şekilde yapılır. "Sayın Başbakana canlı yayın var, Sayın Altay'a yok." tarzı bir yaklaşım iftiradır ve doğru değildir.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - İnşallah olmaz.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, ben de kayıtlar geçsin diye söylüyorum.

Bu görüşmelerin Meclis televizyonundan yayınlanmasıyla ilgili Grup Başkan Vekilimiz Levent Gök iktidar partisi grup başkan vekilleriyle on gündür görüşüyor, hiç "hayır" denmedi, "evet" de denmedi. Niye o zaman demediniz "Gidin, Başkanlık Divanıyla görüşün" diye.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Meclisin işi bu ya.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - "Bu bizim meselemiz değil." niye demediniz?

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Protokol var Sayın Başkan.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ne ayıp şey! Çok ayıp!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Germe ortamı Sayın Altay.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, bu Meclis TV yayınlarının kararlarının olağanın dışında hangi irade tarafından verildiğini biliyoruz.

Bu millet de aptal değil Sayın Bülent Turan, millet her şeyin farkında.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu nasıl bir yaklaşım!

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Hâlâ teklifimiz geçerli.

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Bağırma o zaman.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Meclis TV bütün görüşmeleri yayınlasın, bakın her şey daha güzel olacak.

Kayıtlara geçsin diye söyledim. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Her şey açık Sayın Başkan, aleni.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Altay.

BAŞKAN - Şimdi tutumum aleyhinde ilk söz Sayın Bülent Tezcan'a aittir.

Buyurun Sayın Tezcan.

Sizin de süreniz beş dakikadır. (CHP sıralarından alkışlar)

BÜLENT TEZCAN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bugün görüşülecek olan 18 maddelik Anayasa değişikliği teklifi başından bu yana, komisyon aşamasından bu yana ısrarla söylediğimiz üzere Anayasa'ya aykırıdır, Anayasa'nın herhangi bir maddesine değil, Anayasa'nın ruhunu oluşturan, kurucu iradeyi temsil eden ilk 4 maddesine aykırıdır. Anayasa'nın 4'üncü maddesi gereği bu değişiklik görüşülemez, teklif dahi edilemez. Ne diyor Anayasa'nın ilk 4 maddesi? Çok açık, Türkiye devletinin şekli bir cumhuriyettir diyor, devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu tarif etmiş, 1'inci maddesi. İkinci maddesi…

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Aynen devam ediyor.

BÜLENT TEZCAN (Devamla) - Öyle laf olsun diye cumhuriyet deyince cumhuriyet olmaz diye bilmeyenlerin kafasına sokarcasına diyor ki: Bu cumhuriyet başlangıçta tarif edilen ilkelere uygun olacak. Nedir o? Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğuna, kuvvetler ayrılığı prensibine uygun olacak. Başka ne diyor? Diyor ki: "Demokratik, sosyal, laik hukuk devletidir." Yani bu cumhuriyet, demokratik cumhuriyet olacak, hukuk devleti olacak. Başından beri diyoruz ki cumhuriyet bir egemenlik problemidir ve başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kuvayımilliye ruhuyla işgale karşı bu memlekette onurlarıyla direnen o büyük kurucu önderlerimiz cumhuriyeti kurarken egemenliği saraydan alıp millete verdiler. Bu cumhuriyet millet egemenliğini tarif eden bir cumhuriyet. (CHP sıralarından alkışlar)

Şimdi, egemenliğin millete ait olmasının iki koşulu vardır. Bunlardan birincisi seçim. Evet, seçim var, seçimlerle millet temsilcilerini seçecek ama ikinci önemli koşul, egemenliğin millette kalmasını sağlayacak anayasal kurumların var olması gerekir. Yani egemenliği bir kere millete seçimle verdikten sonra, yöneticilerini millet seçtikten sonra, o gücün kuvvetlerin bir elde toplanmasını önleyecek anayasal kurumlara ihtiyaç var. Eğer bunu yapmazsanız, millet adına egemenliği kullanıyorum diyen birileri yasama yetkisini, yürütme yetkisini, yargı yetkisini tek elde toplar ve milletin adına millete zulmetmeye başlar. 20'nci yüzyılı geride bıraktık, 20'nci yüzyıl tarihi seçimle gelen ve seçimle geldikten sonra milletin egemenliğini gasbeden diktatörlerle doludur. 21'inci yüzyılın Türkiyesi'nde milletimizi diktatörlere mahkûm etmeyelim, onun için millet egemenliğini kıskançlıkla savunalım diyoruz. Evet, biz de bu meseleyi bir kişi meselesi olarak görmüyoruz, başından beri de bunu söyledik. Cumhurbaşkanlığı makamında kimin olduğunun bizim için hiç önemi yok; bugün Sayın Erdoğan olur, yarın bir başkası olur. Biz diyoruz ki bu teklif geçer ise ben de Cumhurbaşkanı olsam beni de diktatör yapar. Biraz aklımızı başımıza alalım. Kim olursa olsun bir diktatör yaratır, mesele budur. Anlatmaya çalıştığımız şey sarayda kimin oturduğu değildir, saraya ne tür yetkilerin verildiğidir. Yüz yıl önce saraydan alınıp millete verilen egemenliğin bugün bu teklifle milletten alınıp tekrar saraya verilmesinin planlandığını görüyoruz. İşte bunun için yasama yetkisini, yargı yetkisini, yürütme yetkisini bir elde toplayan bu teklif bir rejim değişikliği teklifidir, basit bir hükûmet sistemi değişikliği teklifi değildir. Onun için bu teklif Türkiye'de bir seçilmiş kral yaratma teklifidir, buna karşı çıkıyoruz. O yüzden biraz önce de söyledim, Gazi Meclisi tasfiye etme teklifidir. Bir kişiyi hem hükûmet, hem Meclis, kanun yapıcı hem de hâkim yapma teklifidir. Mahkemeyi, Meclisi, hükûmeti bir kişiye teslim etme teklifidir yani Gazi Meclisin bağrına canlı bomba koyma teklifidir, Gazi Meclisi tahrip etme teklifidir. Onun için, Anayasa'nın 4'üncü maddesi gereği değiştirilmesi teklif dahi edilemez ve görüşülemez.