Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle özel gündemle toplandı. Dün (22 Nisan 2018) CHP'li 15 milletvekilini saflarına katan İyi Parti, Meclis'e ilk kez grup olarak katıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası ilan edilen ve yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasına yönelttiği eleştiriler, Genel Kurul'da tartışma yarattı. Söz konusu tartışma, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman arasında geçen diyalogla boyutlandı. Beştaş'ın "Kürt illerindeki Kürtçe isimler değiştirildi" ifadesine Kahraman'ın yanıtı, "Kürt illeri diye bir şey yok", "Türkiye'yi böldürmeyiz" oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yaşananları "rezalet" olarak nitelendirdi ve Genel Kurul salonunu terk etti. Söz sırası İyi Parti Isparta Milletvekili Nuri Okutan'a geldiği sırada Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de salondan ayrıldığı görüldü. Bakanlar Kurulu sırasında sadece Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz kaldı.
TIKLAYIN - İki parti anlaştı; CHP'li 15 milletvekili istifa ederek İyi Parti'ye katıldı
23 Nisan oturumu öncesi Genel Kurul'da oturma düzeniyle ilgili olarak da tartışmalar yaşandı. İlk olarak Genel Kurul'un en sağına, MHP'nin yanına alınan İyi Parti, MHP grup başkanvekillerinin itirazı üzerine HDP'den boşalan bölüme yerleştirildi.
Oturumda sözü ilk olarak TBMM Başkanı İsmail Kahraman aldı. Meclis'in açılışının 98'inci yıl dönümü dolayısıyla bir konuşma yapan Kahraman, "demokrasiyi özümsemiş bir ülke olarak geçmişte alınan ders ve aklın gösterdiği yol doğrultusunda demokrasinin güçlendirilmesi gerektiğini "belirtti. "Bizler ruh kökümüze bağlıyız, cumhuriyetçiyiz" Kahraman, sözlerine "Millet 15 Temmuz 2016'da bombalandı, kurşun yağmuruna tutuldu. Ordumuza ait üniformalar giyen vatan ve millet düşmanları bertaraf edildi. Hesap soruluyor, sorulmaya devam edilecek" diye devam etti.
İsmail Kahraman'ın ardından Başbakan Binali Yıldırım'a vekaleten kürsüye Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz çıktı; 24 Haziran 2018'de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve genel milletvekilliği seçimlerini "demokrasi bayramı" olarak niteledi. Yılmaz, "cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi"nin 24 Haziran'dan sonra tam anlamıyla hayata geçeceğini hatırlatarak "Hızlı karar alma, etkin biçimde uygulama kabiliyeti kazanacağız" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası ilan edilen ve yaklaşık bir buçuk yıldır devam eden olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasına eleştiriler yöneltti. OHAL'i "20 Temmuz darbesi" olarak tanımlayan Kılıçdaroğlu, "Bunu şiddetle reddediyorum" dedi. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları sırasında AKP ve MHP sıralarından "Yuh" ve alkış sesleri yükseldi.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın araya girmesiyle azalan seslerin ardından Kılıçdaroğlu, "Beni dinleyeceksiniz", "Beni dinlemek zorundasınız" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, AKP sıralarında bulunan bir milletvekiline de "Hanımefendi, oradan niye bağırıyorsunuz? Biz mahallede değiliz. Dedikodu yapacaksanız çıkın dışarıda konuşun" diye tepki gösterdi.
AKP Grup Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, "Sataşma var" diyerek Kılıçdaroğlu'nun ardından söz aldı. Kılıçdaroğlu'nun OHAL'e yönelttiği eleştirilere tepki gösteren Elitaş, CHP'li 15 milletvekilinin İyi Parti'ye katılmasına atıfta bulunarak "Milletvekillerinin kiraya vermenin huzursuzluğunu buraya yansıtmıştır" dedi.
Elitaş, şunları söyledi:
"Genel Başkan anlaşılan o ki, 15 Temmuz günü kahramanca direnen direnci gösteremeyip, kahvesini içerken, sonuç ne olacak diye beklemekte ve aldığı talimatla efelik yapmaya kalkıyor. Bugün 20 Temmuz tarihine geldiğimiz süreçte bütün grup başkanvekilleri, olağanüstü hal ilan edileceğiyle ilgili bilgisi vardı."
Elitaş'ın ardından söz alan CHP İstanbul Milletvekili Özgür Özel, darbe girişimi gecesi Meclis'te hep beraber direndiklerini belirterek "Başbakan Binali Yıldırım Tuzla’ya bırakılmış, tanklar ediyor diye evinden alınmış, bilinmeyen bir yere doğru yola çıkmış, Ilgaz tüneline saklanmış, Jandarma çakarlarının görülmesinden sonra geceyi Ilgaz tünelinde geçirmiştir" dedi. Özel, sözlerine şöyle devam etti:
"İstanbul Emniyet Müdürü, bugünkü genel başkanların defalarca kendisini aradığını söylemiş, darbeciler ayrıldıktan sonra inişe karar vermiş. Hangarda çıkan 4 saat hala izaha muhtaçtır."
Yaşanan tartışmalar sonrası Başbakan Binali Yıldırım, kendisi hakkında söylenenlere yanıt vermek için söz aldı. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nın 98'inci yıl dönümünde Meclis'e daha yakışır bir toplantı yapılmasını arzu ettiğini ifade eden Yıldırım, "O gecenin gerçeği şudur. O gece, tanklar senin genel başkanına yol verirken, başbakanı uçaklara bu alçakları vurun demiştir" ifadesini kullandı.
Açıklamaları sırasında gözleri dolan Yıldırım'ın ardından sözü, TBMM Başkanı İsmail Kahraman aldı. Darbe girişimi sırasında Meclis'i açtığını hatırlatan Kahraman, "İlk defa televizyonda kalkışmanın ne olduğuna dair ses Başbakan'ındır. Hepimiz varız. Sayın Kılıçdaroğlu aradı, toplantı için gelmek istedi" dedi. "Bu mevzunun burada kapanması gerektiğini" belirten Kahraman, sözlerini "Didişme istemiyoruz. Tamam mı?" diye noktaladı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin sekiz milletvekilinin tutuklu bulunduğunu hatırlatarak konuşmasına başladı. Yakın zamandaki uygulamalarla parlamenter sistemin tamamen tasfiye edildiğini belirten Buldan, demokratik hedeflerin otokratik düzen tarafından rafa kaldırıldığını söyledi.
Buldan, OHAL uygulamasına da eleştiriler yöneltti. "Bu ülke, 'Ben yaptım, evladır' anlayışıyla yönetilmeye çalışılmaktadır. Şüpheli bir referandum sonrası yapılan ilk seçime olağanüstü hukuksuz bir ortamda baskın seçimle gidiyoruz" ifadesini kullanan Buldan, "İrademizi yok saymaya kimsenin hakkı yoktur" diye konuştu. Buldan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu coğrafyada Kürtlerin yaşadığı coğrafyalar 1925-1950 arasında OHAL'le yönetildi. 1987'den 2002'ye kadar da OHAL uygulanmıştır. Son 2 yılı da sayarsak 50 yıldan fazla süre bu coğrafya OHAL'le yönetilmiştir."
AKP Grup Başkanvekili ve Amasya Milletvekili Naci Bostancı, Pervin Buldan'ın sözlerine tepki gösterdi. "AK Parti grubuna baksanız, Kürt kökenli vekiller olduğunu görürsünüz. Yaşanan Kürt meselesine ilişkin bir mesele değil, yaşanan terörle ilgili yargının verdiği kararlar" diyen Bostancı, "Bunları değerlendirirken ayrı bir etnik çatışma çıkaran dili çok yanlış, doğrudan genel başkanı olduğunuz partinin söylemiyle uyumsuz görüyorum" ifadesini kullandı.
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, Bostancı'nın ardından sözü alarak "Biz Kürdüz, Kürt kökenli değiliz. Bizde Ermeniler, Süryaniler, feministler ve Türkler de var. Biz Türkiye partisiyiz" dedi.
Söz sırası HDP'ye geldiğinde CNN Türk, NTV ve Habertürk gibi televizyon kanallarının canlı yayından çıktığını belirten Beştaş, açıklamalarına "İşte ayrımcılık böyle yapılır. Milletvekillerimizi tutuklayarak HDP'yi bitiremezsiniz. HDP 24 Haziran'a gümbür gümbür geliyor ve biz kazanacağız" diye devam etti.
TBMM Başkanı İsmail Kahraman ise, Beştaş ve Buldan'ın açıklamalarına tepki gösterdi. Kahraman, "Kürt illeri" diye bir şey olmadığını iddia ederek şunları kaydetti:
"Türk coğrafyasında yalnızca Türkiye Cumhuriyeti hükümeti var. Anayasaya üst düzeyde aykırıdır beyanlarınız. Türk illeri, Kürt illerini beyan edeni dışarı almak lazım. Gelin meramınızın böyle olmadığını söyleyin, yoksa sizi TBMM'den çıkaracağım. Kürt illeri nedir hanımefendi? Türkiye'yi böldürmeyiz"
Meral Danış Beştaş ve İsmail Kahraman arasında geçen diyalog şöyle:
- Beştaş: Yok deyince Kürtler de yok mu olacak?
- Kahraman: Böldürmeyiz. Açın mikrofonu.
- Beştaş: Sayın Başkan öncelikle ben geri alacağım hiçbir cümle sarf etmedim. Biz burada konuşurken realiteleri olduğu gibi ifade ediyoruz. Hakikat bizim Türkiye'yi bölmemiz değil, 80 milyonun demokratik bir ülkede yaşamamızdır. Kürt illeri derken Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı iller. Trakya ili gibi .Diyarbakır'ın yüzde 80'i Kürtse buna Kürt ili demenin ne mahsuru var. Kürt olmak gibi, Kürt illeri de bir realitedir.
- Kahraman: Bu açıklamanızla, Kürdistan olarak ifade etmediğinizi, nüfus yoğunluğu olduğunu ifade ettiniz. Kürt illeri diye bir şey yok. Sayın Buldan, sizle mesai yaptık. Türkiye herhangi bir Ermeni katliamı yapmamıştır. Soykırım kabülü gibi bir mesele oldu, o Türkiye'de de gündeme geldi gibi bir şey olabilir. Ölen kişilere saygı duymak başkadır, katliam ya da soykırım gibi bir şey olmamıştır.
- Beştaş: Başkan olarak içtüzüğe en çok riayet etmesi gereken kişi sizsiniz. Bu keyfi değildir. İçtüzük 64'e göre, başkan asıl konu görüşülürken hiçbir konuda görüşünü açıklayamaz. Siz görüş bildirme hakkına sahip değilsiniz.
- Kahraman: Açalım bakalım. Madde 64, genel kurula başkanlık eden başkan veya vekili asıl konu görüşülürken hiçbir konuda görüş bildiremez. Ben Türkiye'yi temsil ediyorum, Türkiye'nin çıkarlarını temsil ediyorum. Partisel sözler değil, tutumum doğrudur.
Tartışmalar sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurul salonunu terk etti. Erdoğan, gazetecilere yaptığı açıklamada yaşananları "rezalet" olarak nitelendirdi.
Grup olarak ilk kez Meclis Genel Kurulu salonunda bulunan İyi Parti adına Isparta Milletvekili Nuri Okutan konuştu. Erdoğan, Yıldırım ve Bahçeli'nin salondan ayrılmasına atıfta bulunan Okutan, "Hükümet tarafının daha anlayışlı davranmasını temenni ederdim. Bütün partiler geldi, İyi Parti’nin de dinlenilmesinin daha nazik bir davranış olacağını düşünüyordum" dedi.
Adil ve serbest seçim ilkesinin rafa kaldırıldığını vurgulayan Okutan, hukuk ve yargının tanınmaz, bilinmez bir hâlde olduğunu savundu. Okutan, hak ve özgürlüklerin askıda, basın özgürlüğünün ayaklar altında olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Kapalı devre merkezi hortum düzeniyle çağ atlanmıştır. İş dünyası korku içindedir. Türkiye yönünü kaybetmiştir. Hangi yöne gideceğini bilemez hale getirilmiştir. Kültür ve sanat ihmal edilmiştir. Dine ve dindara olan güven zedelenmiştir."
İnsanımız ağır borç altında çalışmaya alıştırılmıştır. Ülkemiz doludizgin bir felakete doğru sürüklenmektedir. Milletimiz ve devletimiz tek adamlığa sürüklenmektedir. Türkiye uçurumun kenarındadır. Türkiye’yi uçurumdan kurtarmanın yolu, ülkemizin insanlarının bir araya gelmesi ve güç birliği yapmasıdır. Denetimsiz ve gözlemsiz tek bir sandık kurulu bırakılmamalıdır.
Hukuk devletinin ihyası, demokratik düzenin ihyası, haklar ve özgürlüklerin ihyası … Türkiye’de siyasi partiler arasındaki yarış, sınırlı partiler arasında sürekli aynı partinin kazandığı bir yarışa dönüşmüştür. Kaderden kaçış yoktur, korkunun ecele de faydası yoktur. İyi Parti kurulmuştur. Siyaset bu sayede rahatlayacaktır. Partimiz güçlü bir şekilde meclise girecek ve tek parti sistemi yerini çoğunlukçu parti sistemine bırakacaktır.
Gazi meclisimiz bundan sonra da egemenliğimize yönelecek saldırılar karşısında tek yürek ve tek bilek olacaktır. Sözlerimi, bu bayramı çocuklara armağan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleriyle tamamlamak istiyorum: “Küçük hanımlar, küçük beyler, geleceğin bir gölü, yıldızı ve istikbal ışığısınız.” Aziz milletimi bir kez daha saygıyla, hürmetle selamlıyorum.