TBMM’de 21 milletvekili başörtüleriyle yemin edecek. Meclis’te AKP’den 18, HDP’den de başörtülü üç milletvekili var. Bir önceki yasama döneminde umre dönüşü, sonradan başını örten AKP’li milletvekilleri vardı. Ama adaylık süreci ve yemin sırasında başları açıktı. Seçilen isimler arasında 28 Şubat mağdurları da bulunuyor. O dönemin simge isimlerinden Leyla Şahin Usta, Fatma Benli ve TBMM'de başörtülü yemin etmesine izin verilmeyen Merve Kavakçı'nın kardeşi Ravza Kavakçı Kan ve Hüda Kaya başörtüsüyle seçimin kazananları oldu.
Başak Çubukçu'nun Al Jazeera'da yer alan haberine göre, Ravza Kavakçı Kan için başörtüsüyle yemin etmenin yeri ve önemi çok daha büyük. O, Merve Kavakçı’nın kardeşi. Aralarında dört yaş var. Kan, AKP İstanbul Milletvekili. Yemin törenini Türk demokrasisi açısından ümit verici olarak tanımlıyor:
“Başörtülü bir kadın olarak Sayın Merve Kavakçı’nın zorbalıkla yemin etmesinin engellendiği kürsüde milletvekilliği andını okuyacak olmak ayrı bir heyecan veriyor. 2 Mayıs 1999’da dönemin başbakanının ‘Lütfen bu kadına haddini bildirin!’ haykırışıyla başlattığı ve dönemin cumhurbaşkanının ve medyasının çanak tutmasıyla devam eden kampanya, aslında TBMM’ye ve milletin egemenliğine yapılmış bir darbeydi. Sayın Merve Kavakçı’dan sonra ilk defa TBMM’ye seçilmiş milletvekilleri olarak girip, yemin edip, hizmet edebilecek olmak büyük bir şeref. Bu yemin töreniyle başörtülü olan ve olmayan kadınların yanı sıra kadın-erkek birçok farklı kesimden seçilmiş milletvekilleri ile beraber yemin edebilecek olmak şahsım ve ülkem adına ümit verici.”
Ravza Kavakçı Kan’a göre artık bir devir kapanıyor. Bunu, ‘O gün yaşanan çirkin tablo eski Türkiye’nin karanlık günlerinin bir parçası olarak tarihe gömüldü’ şeklinde özetliyor. En büyük isteği, Türkiye’de artık başörtülü-başörtüsüz ayrımının ortadan kalkması:
“Meclis’te her kesimden insanın özellikle kadınların temsil ediliyor olması Meclisimiz için büyük bir zenginlik olacak. Farklı partilerden başörtülü kadınların da seçilmiş olması Türkiye’de on yıllarca süregelmiş olan başörtüsü zulmünün sonuna geliniyor olmasının güzel bir göstergesi. Ümidimiz en kısa zamanda Türkiye için kadınların başörtüsünün bir unsur olmaktan çıkması.”
Ravza Kavakçı Kan, 25. Dönem'in uzlaşı kültürünün hâkim olduğu ve hareketli bir dönem olacağı düşüncesinde. Önceliği bilgi teknolojileri, insan hakları, dış politika ve kadına karşı şiddet olacak.
Hüda Kaya HDP’nin başörtülü üç milletvekilinden biri. İstanbul’dan seçildi. HDP’nin İslâmi kesime açılma politikasının en önemli unsurlarındandı. Türkiye’de başörtüsü mücadelesinin öncü isimlerinden. 28 Şubat sürecinde Malatya'daki İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin başörtüsü yasağı eylemlerinde ön saflarda yerini alan Kaya, yazdığı bir yazı yüzünden tutuklandı. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı ve 20 ay cezaevinde kaldı.
Ona göre, başörtülü kadınlar 28 Şubat süreci ardından darbeci yasalarla hesaplaşarak, Meclis’te yerini alacak. Hüda Kaya, “Bugün geldiğimiz noktada, başörtülü seçilen ilk vekiller olacağız, yerimizi alacağız inşallah. Merve Kavakçı’nın şahsında Müslüman kadınlara, başörtülü kadınların hayatlarına vurulan ket vardı, acı yaşatılmıştı. Bu süreçleri yaşayan, bedel ödeyen başörtülü kadınlar 28 Şubat'ın arkasından aslında darbeci yasalarla hesaplaşarak Meclis’te yerini alacak” dedi.
Kaya, Merve Kavakçı’nın Meclis’te protesto edildiği günü unutamıyor. Canlı yayında yaşananlar için ‘En büyük acılarımızdan biri’ diye bahsediyor:
“Canlı yayında Merve Kavakçı’ya yapılan, yemin töreninde yaşanan manzara, bizim yıllardır yüreğimizi yakan ve hiç unutmadığımız en büyük acılarımızdan bir tanesi. Ağlayarak izlemiştik. Başörtülü bir kadının, yıllar öncesinde o çatının altından kovulmasını, aşağılanmasını, hakarete uğramasını çaresizlik ve gözyaşları içerisinde yaşadık. Bu içimizde kalan bir ukde ve unutmadığımız bir manzara. Hâlâ okudukça boğazımızın düğümlendiği çok taze bir anı bizim için. O anda uçup, Merve Kavakçı’nın yanına gidip, Meclis’in kapısında ona sahip çıkmak istedim. Ailece, bütün inananlar olarak ne kadar büyük çaresizlik yaşadığımızı hatırlıyorum.”
Hüda Kaya yeni yasama döneminden umutlu olduğunu dile getiriyor. Kaya kadın vekiller arasında partiler üstü bir dayanışmanın olacağı inancında:
“Erkek egemen politikaya karşı sesimizi yükseltmemiz lazım. Türkiye’deki tüm kadınlar, hatta Ortadoğu’nun tüm mazlum kadınları için cinayetsiz, eşit, özgür, şiddetsiz yaşam, barış dolu bir ortam oluşturabilmemiz için birlikle mücadele etmemiz lazım.”
Leyla Şahin Usta, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde öğrenciyken 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağı nedeniyle aldığı disiplin cezasını 'insan hakları ihlali' olduğu gerekçesiyle AİHM'e taşıyan ilk kadın. Şahin Usta, AKP Konya Milletvekili seçildi. 1973 doğumlu. Ayrımcılığa Karşı Kadın Hakları Derneği'nde başkanlık da yaptı.
Leyla Şahin Usta’ya göre, başörtülü vekillerin Meclis’te yemin edecek olması her türlü vesayetin kaldırıldığı bir Türkiye demek.
“Geçilen eşik bence siyasi iradenin bağımsızlığı ve her türlü vesayetin sonlandırılmasıdır. Nirengi noktası ise hukukun üstünlüğü ve adalettir. Yemin töreni Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin göstergesidir. Milli iradenin tecellisidir. Bir dönem vesayeti savunan yasakçı, darbeci zihniyetin millet tarafından itibar görmediğidir. Şu anda yaşadığımız yemin töreni aslında gayet normal bir durum ama Türkiye öyle anormal dönemlerden geçip bugüne geldiği için sıradışı gibi değerlendiriliyor.”
Leyla Şahin Usta yeni yasama döneminde önceliklerinin kadınlar, aile, gençler ve bir hekim olarak sağlık çalışanlarının sorunları olacağını söylüyor.
“Erkek egemen bir alanda çalışmaya talip olmamız ve bu göreve gelmemizle birlikte, kadınlara güçlü olduğumuzu ve zorlukların, engellemelerin bizi yıldırmasına izin vermememiz gerektiğini anlatmalıyız. Kadınlar aynı anda üç, dört işi yapabilme kabiliyetindeler; çoğu hanımefendi bunun farkına varmadan günlük hayatını sürdürüyor. Biz de bu farkındalığı oluşturalım ve kadın emeğinin her alanda ne kadar kıymetli olduğunu vurgulayalım. En öncelikli konum hukukun üstünlüğü, adalet ve toplumun birbirine olan güveninin pekiştirilmesi. Bu konulara özel hassasiyet gösterirsek, sorunlarımızın çözülmesinde temel atılmış olur.”
Fatma Benli, 28 Şubat sürecinde eğitimine ara vermek zorunda kalan isimlerden. O da artık milletvekili. AKP’nin İstanbul milletvekilleri arasında.
Marmara Üniversitesi’nde başörtüsü yasağı nedeniyle yarıda bıraktığı yüksek lisans eğitimini 2015 yılında tamamlayabildi.
Fatma Benli mücadeleci kimliğiyle tanınan bir hukukçu. Başörtüsü mücadelesini dava dosyalarına dönüştüren ve hakkını mahkeme salonlarında arayan kadınlardan.
Benli yemin törenine ‘ayrı’ bir önem atfetmiyor. Onun için başörtüsüyle duruşmaya girmek çok daha değerli. Ama Türkiye’de algının değiştiğini göstermesi açısından yemin törenini önemli buluyor.
“1999 yılında ana hâkim algı vardı. Kendisinden farklı düşünen ve yaşayan insanların kendisiyle aynı ortamda bulunmaması gerektiğini, bir anlamda onların ehlileştirilmesi gerektiğini düşünen ana hâkim bir halka vardı. Merve Kavakçı’nın seçilmiş bir milletvekili olduğunu göz ardı ederek, sanki yaramaz bir çocuğun dışarı atılması, hatta yemin dahi ettirilmemesi ana hâkim halkanın ne kadar güçlü olduğunun göstergesi. İşte bu algı değişti. Eşitlik noktasında, herkesin her şeye hakkı olduğuna dair düşünce değişti. Bunun Türk demokrasisi açısından çok büyük kazanım olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de herkesin her noktaya gelebileceğini göstermek adına önemli, Meclis’te başörtülü yemin etmek. Yasaklardan bir tanesinin daha kaldırıldığını göstermek açısından önemli.”
Fatma Benli son 15 yılını kadın ve insan hakları konusunda çalışarak geçirmiş bir avukat. Kendisine hangi görevin verileceğini tam olarak kestiremiyor ama temennisi geçmiş birikimlerinin dikkate alınması:
“Koalisyonlar zamanında milletvekillerinin yapacağı işlemler belli. Partiler isterse işleyişi kilitleyebilirler. Koalisyon olduğunda ortağınıza sormanız lazım. Yapılacak işler olduğu takdirde bile başka şeylerin pazarlığı için ayak diretebiliyor. Kadın, çocuk, sosyal haklar konusu ana akımda öncelik verilen konular değil. Daha fazla değişmesi için çaba göstermemiz gerek. Koalisyonlar, kadın vekiller için zor dönemler. Kadınlar sorunu çözmek için hemen çaba gösteriyor. Üstelik sonuna kadar mücadele veriyoruz. Meclis’teki kadınların geçmişine baktığınızda bunu görebilirisiniz. Talepkâr olacaklar.”
Partileri farklı olsa da ortak bir geçmişleri var. Kesin olan, bu dönem onların dönemi ve adlarını çok sık duyacağız. Mücadeleci ruhlara sahipler. Bir diğer ortak yönleriyse kadına yönelik şiddet gündemlerinin ilk sırasında. Siyasetin hassas dengelerine yenik düşmezlerse hedefe eskisinden daha yakınlar.
Merve Kavakçı olayı, Türkiye’nin yakın siyasi tarihine damgasını vuran, özellikle de muhafazakâr kesimin hafızasına kazınan olaylardan. Kamuda başörtüsü yasaklarının olduğu 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi'nden milletvekili seçilen Merve Kavakçı, milletvekilliği yeminini edemeden Meclis’ten çıkarıldı.
Aslında Merve Kavakçı tek değildi. MHP'den Nesrin Ünal da başörtüsüyle milletvekili seçilmişti, ancak o başörtüsünü çıkararak yemin etmeyi tercih etti. Sonraki dönemde de Meclis çatısı altında başörtüsü takmadı.
Kavakçı’nın Meclis Genel Kurul Salonu'na girmesine en büyük tepki dönemin başbakanı Bülent Ecevit’ten geldi. Ecevit kürsüye çıktı, "Türkiye'de özel yaşamda kadınların giyim kuşamına başörtüsüne kimse karışmıyor. Ancak burası özel yaşam alanı değildir. Devletin gelenek ve kurallarına burada görev yapanlar uymak zorundadır. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz" dedi. DSP'li milletvekilleri kürsünün etrafını sardı, Kavakçı yemin için kürsüye hiç çıkamadı.
O günden sonra Kavakçı'nın Amerikan vatandaşı olduğu ortaya çıktı. Resmen Türkiye Cumhuriyeti'ne bildirmediği için hakkında fezleke hazırlandı. Önce Kavakçı'nın dokunulmazlığı kaldırıldı, sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. Böylece milletvekilliği de resmen düşmüş oldu.