AKP hükümetinin 2 Ekim 2014 tarihinde TBMM’den geçirdiği dün süresi dolan Suriye ve Irak’ı da kapsayan ‘sınır ötesi’ harekat tezkeresi için Meclis'te yapılan olağanüstü görüşmede yeni bakanların yemin töreninde kriz çıktı. Milletvekili olmayan bağımsız bakanların yemin edip etmemesi için oylama yapılan Meclis'te, yemin edilmemesi yönünde karar çıktı.
Meclis'te bağımsız bakanların yemin krizi üçüncü oylamada 233 hayır oyuna karşı 245 evet oyu ile aşıldı. Oylama sonunda bağımsız bakanlar yemin etti.Yemin sırasında CHP'li Musa Çam'ın bağımsız Adalet Bakanı Kenan İpek'e "adaletin nerede" dedi.AKP'li ve CHP'li vekillerin birbirinin üzerine yürümesi, ve Genel Kurul Salonu'nda tansiyonun yükselmesi üzerine oturuma 10 dakika ara verildi.
AKP ve MHP'nin ardından Suriye ve Irak tezkeresini destekleyeceğini açıklayan CHP'de grup başkanvekilleri, “bakanların hiçbiri bağımsız değil” diyerek yemin etmemeleri gerektiğini savundu. Grup başkanvekillerinin ortaya koyduğu bu fikre AKP karşı çıkarken, HDP destek verdi.
Herkes MHP’nin ne yapacağını merak ediyordu ki, yapılan oylamada MHP’liler de “bu bakanlar yemin edemez” yönünde oy kullandı.
Haber: Suriye - Irak tezkeresi Meclis'ten geçti
Muhalefet kulisinde MHP’li milletvekillerinin CHP’nin verdiği önergeye “yanlışlıkla el kaldırdıkları” yorumları yapıldı. Ancak MHP’den bu konuda herhangi bir açıklama gelmedi.
Verilen aranın ardından Koray Aydın, içeride katip üyeler arasında görüş ayrılığı yaşandığını belirterek oymayı elektronik olarak tekrarlayacağını açıkladı. AKP'li miletvekilleri bu duruma itiraz etse de elektronik oylamaya geçildi.
Yapılan elektronik oylamanın ardından 556 oy çıktığı açıklandı. 550 üyeli Meclis'te 556 oy çıkması üzerine TBMM Başkan Vekili Koray Aydın partilerin grup başkan vekilleriyle toplantı yapmak için oturuma ara verdi. Oyların fazla çıkmasının, milletvekillerinin hem elektronik yolla hem de pusula yoluyla oy kullanmalarından kaynaklandığı öğrenildi.
Verilen aranın ardından TBMM'de tekrar açık oylama yapıldı. Milletvekilleri el kaldırarak oylamaya katıldı. Bu sırada ilginç anlar yaşandı. Koray Aydın "Ayaktaki arkadaşlar sık durmayın. Boşluklara doğru ilerleyin. Ayakta durmayın oturun" şeklinde milletvekillerini uyardı. Art arda yaşanan oylamaların ardından bağımsız milletvekillerinin yemin etmesi yönünde sonuç çıktı.
Yemin kararının ardından bağımsız bakanlar kürsüye gelerek yemin etmeye başladı. Bu sırada CHP'li Musa Çam'ın bağımsız Adalet Bakanı Kenan İpek'e "adaletin nerede" dediği duyuldu. AKP'li ve CHP'li vekillerin birbirinin üzerine yürümesi, ve Genel Kurul Salonu'nda tansiyonun yükselmesi üzerine oturuma 10 dakika ara verildi.
Koray Aydın, yaptığı açılış konuşmasında şunları kaydetti:
"Türk milletinin egemenliğinin sembolü olan yüce Meclis'i yöneteceğim ilk günümde çok kısa olarak duygu ve düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Öncelikle, hemen her gün yüreklerimizi dağlayan şehitlerimize yüce Allah'tan rahmet, ailelerine ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum. Bugün milletimizin gözü ve kulağı buradadır. Bugün gazi Meclis'in kurtarıcı ve kurucu iradesi buradadır. Bugün Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının ruhaniyetleri buradadır. Bu Meclis Türk istiklal savaşını yapmış, Türkiye Cumhuriyeti devletini bağrından çıkarmış ve en kritik zamanlarda aldığı kararlarla da vatanımızın, milletimizin ve devletimizin bekasını sağlamıştır. 95 yıllık Parlamento tarihimizin bize kazandırdığı engin tecrübelerle bütün sorunlarımızın üstesinden geleceğimize olan inancım tamdır. Buradan vereceğimiz güzel mesajlar ve aldığımız kararlar ülkemizin en ücra köşelerinde yankı bulmakta, ülkemizin ve milletimizin birliğine ve dirliğine katkı sunmaktadır. Buradaki tutum ve davranışlarımızla seçimlere daha hoşgörülü bir atmosferde gitmek için öncü ve örnek olabiliriz. Bugün burada yapacağımız görüşmelerde kullanacağımız söz ve üslupla güzel bir başlangıç yapabiliriz. Sevgi ve hoşgörü timsali Yunus Emre'nin dediği gibi 'Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.' Şairin çağlar öncesinden işaret ettiği gibi kırıcı ve incitici değil, birleştirici ve bütünleştirici bir dil kullanılmasını özellikle istirham ediyorum."
TBMM Başkanvekili Koray Aydın konuşmasının ardından Anayasa'nın 114. maddesine göre atanan ama milletvekili olmayan bakanların ant içeceğini söyledi. yemin etmelerine CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in itiraz etmesi üzerine usul tartışması yaşandı.
Usul tartışmasının Anayasa'nın 116'ncı maddesine göre olduğunu ve bu maddenin 1980 darbesinden sonra Kenan Evren tarafından kendisi için kullanılması tasarlanarak Anayasa'ya konduğunu ancak kendisi tarafından da hiçbir zaman kullanılmadığını dile getiren Özel, ilk kez bu dönem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından işletilen bir madde olduğuna dikkat çekti.
Özel, şöyle devam etti:
"Sayın Cumhurbaşkanı şu ifadeyi kullanıyor: Kırk beş günlük anayasal sürenin sonunda Sayın Davutoğlu tarafından bir hükümetin kurulamadığı anlaşılmıştır. Burayla ilgili derhâl bir düzeltmeye ihtiyaç var. Oradaki süre 45 gün değil, 39 gün olarak yazılmalıdır çünkü Sayın Davutoğlu 39 gün kullanmıştır; azdır, çoktur ama 39. günün sonunda görevi iade etmiştir. 45. günün sonunda hükümetin kurulamaması gibi bir durum yoktur, hükümet olsa olsa kurdurulmamıştır. Bu sorumluluk Recep Tayyip Erdoğan'a aittir.
Sayın Cumhurbaşkanı eğer kalan 6 günlük sürede Anayasa'nın kendisine vermediği bir hakkı kullanmayıp, yüce Türk milletinin yaptığı görevlendirmeye saygısızlık etmeyip, 11,5 milyon Cumhuriyet Halk Partisi seçmenine ve Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermemiş 25 milyon seçmene saygısızlık etmeseydi, yeni bir görevlendirme yapar, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nu yerleşik uygulamalar gereği görevlendirir, ondan sonra eğer bir hükümet kurulamazsa ve süre kalmazsa bu tezkereyi kaleme alabilirdi.
11 arkadaşımızdan, değerli bakan adayından 3'üne bir itirazımız yok. Hülle yoluyla bağımsız olmaları gerekirken 1 tanesi 58., 59., 60. hükümetlerde AKP'den bakan, bir diğeri 22., 23., 24. dönemde AKP'den milletvekili, 3 tanesi son seçimde AKP'den aday, 1 tanesi aday adayı -aday olmamış bakan olmuş- ama AKP'liliğiyle ilgili hiçbir şüphe yok. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurduğunuz da yok. Sadece bir gece önce bir dilekçe alıp Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kaydından geçirmekle Anayasa'daki bağımsızlık şartının yerine getirildiğini iddia etmek bu milletin iradesiyle ve bu Meclis'in vicdanıyla ve aklıyla alay etmek demektir. İşte tüm bu sebeplerden dolayı burada bu işlemin yapılmaması, bağımsızlığı şüpheli 8 arkadaş yerine gerçekten bağımsız adayların gösterilmesi için işlemin burada durdurulmasını talep ediyoruz. Eğer yemin edeceklerse önce buraya gelip AKP'li olmadıklarına dair yemin etmelerini talep ediyoruz."
AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat, Özgür Özel'in Cumhurbaşkanı'na yönelik sözlerini eleştirdi. Bazı siyasi parti gruplarının Bakanlar Kurulu için üye vermediğini belirten Kubat, şöyle konuştu:
"Şu anda bakanların bağımsız niteliğini daha önce siyasi kimlikte olmalarından dolayı bir tartışma konusu yapmayı da gerçekten haksızlık olarak bulurum. Netice itibarıyla, siyasi partiyle üyelik bağı hukuken koptuktan sonra atanmasına mâni bir durum yoktur. 19 Mart 1971 tarihli Cumhuriyet gazetesi. Sayın Nihat Erim Cumhuriyet Halk Partisi'nin üyesi değerli arkadaşlar, o zaman, hatırlıyorsunuz. Hükümet yıkılınca görevlendirme ihtiyacı hasıl oluyor ve bu Cumhuriyet gazetesinin bir gün sonraki nüshasına baktığınız zaman Sayın Nihat Erim Cumhuriyet Halk Partisi'nden istifa ediyor ve bir gün sonra bağımsız Başbakan olarak görevlendiriliyor. Yani bunu şunun için söylüyorum: Bir mahzuru var mı? Asla. O zaman ki Cumhuriyet Halk Partisi grubunun da bunu memnuniyetle karşıladığını gazeteden okuyabilirsiniz. Bence de doğru olan yapılmış, dönemin şartları onu gerektiriyor. Şimdi, gelelim Sayın Bakan'ın istifasına. Siyasi partiyle ilişiği olan 3 bakanımızdan AK Parti'de üyeliği olanların partiye usulünce başvurusu üzerine partimizin yetkili kurulları da kaydı kaleme geçirmiş, istifasını almıştır."
Daha sonra söz alan CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "'Sen esas Nihat Erim'e cevap ver.' diyorlar. Tam da onun için geldim. Orada yapılan uygulama, birisini seçip askerler tarafından sonra istifa ettirilip görevlendirmektir. Yapılan işlem kınadığımız bir darbe döneminin uygulamasıdır. Bugün de kınıyoruz. Kimse şunu unutmasın: Cumhuriyet Halk Partisi'nin rahmetli, efsanevi Genel Başkanı Sayın Bülent Ecevit, o darbe hükümetine, o muhtıra hükümetine karşı çıkarak Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri'yken görevinden istifa etmiş, Anadolu'nun yollarına düşmüş, darbeye direndiği için büyümüş ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı olmuş ve tarihteki en büyük seçim başarısını göstermiştir. Cumhuriyet Halk Partisi, sizin gibi darbecilerin açtığı yoldan yürüyen değil darbeye direnerek büyüyen bir partidir" diye konuştu.
AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın ise şunları kaydetti:
"Özgür Bey'i dinlerken, özellikle darbelerden bahsederken bir şöyle geçmişini düşünseydi, bir aynaya baksaydı kimin darbelerle geldiğini, kimin darbelerle bu ülkede iktidar olduğunu çok net görecekti. Ama, maalesef, darbeci mantıktan gelen, darbelerle iktidara gelen, her darbenin arkasında var olan CHP zihniyetini görmeden kalkıp burada AK Parti'yi itham edemez. Cumhurbaşkanı'mıza asıl saygısızlığı yapan sizsiniz, bunu bilmenizi isterim. Siz de biliyorsunuz, bu millet de biliyor. Cumhurbaşkanı'na karşı bugüne kadar ağza alınmadık onca hakareti yapan, bu milletin yüzde 52 oyuyla iş başına gelen zat-ı muhteremi burada hakaretlerle itham etmenin hiçbir manası yoktur. Ve bugüne kadar da siz bir koalisyona 'tamam' dediniz de, reform hükümetine 'tamam' dediniz de, azınlık hükümetine 'tamam' dediniz de, Cumhurbaşkanı mı 'yok' dedi, Cumhurbaşkanı'mız mı yok dedi? 'Ben Cumhurbaşkanlığı makamına gitmeyeceğim.' diyecek şahıslara, 'Ben Saray'a gitmeyeceğim.' diyenlere ve bu saatten sonra bir hükümetin kurulamayacağı çok aşikâr olan bir durumda da tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı yetkiyi vermez. Onun takdir hakkı da Cumhurbaşkanı'nındır, sizin değildir."
CHP'nin bu Meclis'e Kurtuluş Savaşı'nı vererek ve Kurtuluş Savaşı'nın sonunda muzaffer olarak geldiğini belirten Özgür Özel, "Hepinizin izlediği -hadi biraz ortam yumuşasın- bir Hababam Sınıfı'na bakın. Hababam Sınıfı'nda herkes var; Kürtler var, Türkler var, Laz var, Çerkez var; bıyığıyla o dönemin ülkücüleri var, solcuları var. Hababam Sınıfı'nda bir tek sizler yoksunuz çünkü 80 öncesinde çekildi, 1980 darbesinin ürünleri o filmde olamaz. ifadelerini kullandı.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, ülkenin dört bir tarafında oluk oluk kanın aktığı, her gün genç bedenlerin toprağa verildiği bir dönemde bu Meclis'in savaş tezkeresini görüşmek üzere olağanüstü toplanmasının utanç verici olduğunu söyledi. Şurada oturan seçim kabinesinin 7 Haziran'da ortaya çıkan halk iradesinin boşa çıkarılmasının bir sonucu olduğuna dikkat çeken Baluken, şöyle devam etti:
"7 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan sandık sonuçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından siyaset kurumu üzerine oturtulmuş bir vesayetinin sonucudur. Önce çözüm süreci masasını deviren Cumhurbaşkanı koalisyon süreci boyunca da, maalesef, bütün açıklamalarıyla o sürece müdahale etmiş ve koalisyon masasını devirmek suretiyle 7 Haziran'da ortaya çıkan halk iradesini tamamen boşa çıkarmıştır. Hükümet kurma süreci 45 günle tamamen bitmemişken Türkiye'de en fazla oy almış ikinci siyasi partinin Genel Başkanı'na hükümet kurma yetkisi vermesi gerekirken, maalesef, yasaları ve Anayasa'yı ihlal ederek Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na hükümet kurma görevini vermemiştir. Bakın, elimde şu Anayasa kitabı var. Burada hükümet kurma süreçleriyle ilgili tanımlamalar son derece net. Bu Anayasa'nın hiçbir maddesinde 'Saray'ın yolunu bilmeyenlere hükümet kurma yetkisi verilmez.' diye bir şey yazmıyor. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı'nın hükümet kurma sürecine bu şekilde müdahale etmesi açık bir siyasi vesayet anlayışının ta kendisidir ve ülkeyi de 1 Kasım seçimlerine mahkûm edecek şekilde bir seçim hükûmetini dayatmasının ta kendisidir diyorum. Tabii, bu Seçim hükümetiyle ilgili süreçleri çok fazla burada irdelemeye zamanımız yok. Keşke siyasi partiler bu sıraları AKP'ye terk edecek şekilde bir siyasi tutum içerisine girmeseydiler. Burada bu kabineye baktığımız zaman, 2HDP'li sayın bakan dışında, ben tarafsız ve bağımsız olması gereken bakanları görmüyorum. Zaten mevcut veriler de öyle diyor."
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise şu ifadeleri kullandı:
"7 Haziran seçimlerinin siyasi sonuçlarını hazmedemeyenlerin, bu süre içerisinde '400 milletvekili verin, bu iş barış içerisinde çözülsün.' diyerek bugünkü kaotik ortamı ve parlamenter demokrasiyi çalıştırmayarak millet iradesine dayalı bir hükümetin oluşmasını sağlayamayanların 'tekrar milletimize gidelim, hata yaptı.' diyerek milleti suçlayıp tekrar seçime götürdüğü bir süreç. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tavrımız çok açık ve net oldu. 7 Haziran seçimlerinin verdiği siyasi kararlar doğrultusunda, Milliyetçi Hareket Partisi açık yüreklilikle 'çözüm sürecinin ortakları, bu çözümünüz neyse gelin milletin huzurunda anlatın' dedik, anlatın.
32 gün boyunca Cumhuriyet Halk Partisi'yle oturup görüşüp sonra 'koalisyon bile teklif etmediler' deyip 32 günü tüketenler geldiğimiz bu noktada hangi siyasi iradede mutabakat oluşturmadığının hesabını elbette millete verecektir 1 Kasım'da. Değerli milletvekilleri, elbette bu hesap verilecektir. Onun için Milliyetçi Hareket Partisi olarak tavrımız çok açık ve net olmuştur. Hiç kimsenin, 7 Haziran seçimlerinden önce yöneten zihniyetin aynı şekilde PKK'yı güçlendiren çözüm sürecini, haram paracı Rıza'nın oluşturduğu şebekeyi aklayacak şekilde devam etmesine izin vermezdik, milletimiz de bize bunun için destek verdi, milletimiz de iktidarı bunun için tek başına iktidardan alıkoydu. Onun için bugün seçime götüren sürecin müsebbiplerinin kim olduğunu gayet net bir şekilde herkes bilmektedir."
Konuşmaların ardından CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Sayın Başkan usul tartışmasında fikrinin değişmediğini söylediği için, bu son derece de kritik bir karar olacaktı ve bu sebepten dolayı, İç Tüzük'ün 63'üncü maddesinin son fıkrasına göre tutumunuz hakkında oya başvurmanızı talep ediyorum." diye konuştu.
Meclis Başkanvekili Koray Aydın da "Bugüne kadar çok kullanılan bir uygulama değil ama uygulanmasını engelleyen herhangi bir engel de yok. Dolayısıyla, bu hakkınızı kullanmak en doğal hakkınız. Dolayısıyla bu konudaki tutumumu... 'Gerekirse…' tabiriyle konu İç Tüzük'te açıklanıyor, ben de gerektiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Ardından Koray Aydın işaretle oylama yaptırdı. TBMM Başkanvekili Aydın, "Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık var. 10 dakika ara veriyorum, grup başkanvekillerini de arkaya davet ediyorum." dedi.
Usül tartışmalarının yaşanmasından sonra bakan atananların yemin etmesi sırasında Meclis'te gerilim daha da arttı. İçişleri Bakanı Selami Altınok ve Gıda ve Tarım ve Hayvancılık Bakanı'nın yemin ettiği sırasında CHP ve HDP'li milletvekilleri Meclis Genel Kurulu'ndan ayrıldı. Daha sonra tekrar Genel Kurul'a geldiler.
CHP'den istifa eden İstanbul Milletvekili İhsan Özkes de AK Partililer gibi 'kabul edenler' şeklinde oy kullandı. HDP'li Meclis Katip Üyesi Erol Dora, milletvekillerinin arasına girerek tek tek sayım yaptı. Oylama için el kaldıran milletvekilleri tek tek sayıldı.
Oylama sonucunu açıklayan Koray Aydın, "Tümü kabul edilmiştir. Anayasanın 114. maddesine göre atanan ve milletvekili olmayan geçici Bakanlar Kurulu üyesi 11 kişi ant içecektir." dedi ve tek tek kürsüye çağırdı. İçişleri Bakanı Selami Altınok ilk yemin eden kişi oldu. Yemin ederken CHP'liler masalara vururken HDP'liler ise Meclis Genel Kurulu'ndan ayrıldı.
Bağımsız bakanlar yemin etmezse ne olur?
Bağımsız bakanlar yemin etmedikleri için maaş alamazlar, dokunulmazlık zırhına kavuşamayacaklar. Ancak Erdoğan tarafından kabine onaylandığı için bakanlıkları geçerli. Muhalefet, yemin etmeyen bakanların atacağı her imzaya itiraz edebilir. Hatta kamu çalışanları ve vatandaşlar dahi bakanların kararlarına yönelik itiraz edebilirler, mahkemeye götürebilirler.