Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, hayatını kaybeden askerlerle ilgili iktidarın ve medyanın kullanılan dil ve üslubu eleştirdiği bugünkü yazısında, “Her gün kan akan bir ülkede gazeteciler, ‘şehit’ olmayı öven, ‘şehitliği’ yakınlarına hediye gibi gösteren, adeta ‘şehit’ olmayı özendiren haberler yapmamalı” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın artık “Analar ağlamasın” sözünü kullanmadığına dikkati çeken Bildirici, “Anaların ağlamamasını öncelikli bir ülke sorunu olarak gören Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerini artık şehit annesine kongre salonundan telefonla bağlanarak ‘Şehidimiz de sevgili peygamberimizin inşallah komşusu olarak bir anneye böyle bir şeref nasip olmaz. Ama siz bu şerefi yakaladınız’ diyen Erdoğan aldı” diye yazdı.
“Erdoğan ve tabii ardından iktidar sözcüleri, şehit haberlerini bu şekilde ‘cennet ve müjde’ bağlamında verince iktidar medyası da aynı yolu izlemeye başladı. Bir süredir şehit haberleri, ölümün yüceltildiği ve yas yerine müjdenin duyurulduğu haberlere dönüştü” diyen Bildirici yazısının devamında, Hürriyet yazarı Nedim Şener’in 23 Haziran 2021’de kaleme aldığı köşesinde “öldürülen güvenlik görevlileri ve vatandaşlar” ile “etkisiz hale getirilen teröristler” hakkındaki toplu sayısal verilerine dikkati çekti.
Şener’in aktardığı istatistiklerde bir "gariplik" olduğunu belirten Bildirici, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu garipliğin nedenini anlamak üzere iki tablodaki diğer sayıları da karşılaştırdım. 2015 yılına kadar olan veriler iki tabloda da aynıydı. Ondan sonraki yılların sayılarında farklılıklar vardı; 2021 tablosunda eski sayılar üzerinde değişiklik yapılmıştı. Örneğin Nedim Şener’in 2020’de yayımladığı tabloda 2016 yılında öldürülen vatandaş sayısı 247, “etkisiz hale getirilen terörist” sayısı 3.093 olarak görünüyordu. Ama 2021 tablosunda 2016 yılında öldürülen vatandaş sayısı 213, “etkisiz hale getirilen terörist” sayısı 3.560 olarak değişmişti.
2020 tablosunda 2017 yılında “etkisiz hale getirilen terörist” sayısı 1.680 iken bu sayı 2021 tablosunda 1.953’e yükseltilmişti.
Kısacası, Nedim Şener’in yeni yayımladığı tabloda geçmiş yıllara ait sayısal veriler değiştirilmiş, özellikle de 'etkisiz hale getirilen terörist' sayısı yükseltilmişti. Nedim Şener’in 10 ay arayla yayımladığı iki tablo arasındaki sayısal farklılık bundan kaynaklanıyordu.”
Şener’i, “Son iki yazısında sayısal verilerin kaynağını yazmaması gazetecilik açısından büyük eksiklik. Hem kaynağını yazmalı hem de iki tablo arasındaki farklılıkların nedenini açıklamalıydı” diye eleştiren Bildirici, yazısının sonunda ise şu ifadeleri kullandı:
Nedim Şener’in yayımladığı sayısal veriler durumun ne kadar vahim olduğunu ortaya koyuyor. Hemen her gün kan akıyor, gencecik insanlar ölmeye devam ediyor bu ülkede. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP sözcüleri, bu ölümleri “şehitlik ve cennet müjdesi” ile duyurarak sıradanlaştırıyor, bu söylemle toplumsal rıza üretiyor. İktidar medyası da aynı şekilde ölümleri yücelten, müjde gibi sunan haber ve yazılarıyla rıza üretimine katkıda bulunuyor. Toplumdan hoşnutsuzluk seslerinin yükselmesine engel oluyor.
Gazeteci olarak bizim pusulamız insandır. Her hayat değerlidir. Ölümleri sıradanlaştırmak hem yaşamına yitiren insanlara saygısızlıktır hem de sorunun üzerini örtüp çözüm aranmasını engeller. Her gün kan akan bir ülkede gazeteciler, “şehit” olmayı öven, “şehitliği” yakınlarına hediye gibi gösteren, adeta “şehit” olmayı özendiren haberler yapmamalı. “Şehit” deseniz de o insanlar ölüyor…
Yazının tamamını okumak için tıklayın.