'Medya, savaşın bir parçası haline geldi'

'Medya, savaşın bir parçası haline geldi'

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün geçen hafta açıkladığı 2015 Yılı Basın Özgürlüğü Endeksi'nde dünya genelinde gazetecilere yönelik baskı ve şiddetin artmasına gerekçe olarak, gazetecilere yönelik "kasıtlı baskılar" ya da Suriye, Ukrayna, Filistin ve Irak gibi çatışma bölgelerindeki medya organlarının manipüle edilmesi gösteriliyor. Rapora göre bu unsurların yanı sıra, bazı ülkeler ulusal güvenliklerini öne sürerek, medyanın özgürce yayın yapmasını engelliyor.

Raporu değerlendiren Almanya Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Başkanı Christian Mihr, basın özgürlüğü açısından geçen yıl yaşananları, "Dramatik" olarak tanımlıyor ve şu değerlendirmede bulunuyor: "Bu yıl basın özgürlüğü bağlamında listede özellikle 180 ülkedeki koşulların gazeteciler açısından kötüleştiğini görüyoruz. Bu en başta dramatik bir gelişmedir."

'Gazetecilerden taraftarlık bekleniyor'

Merkezi Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Sözcüsü Michael Rediske ise özellikle çatışma bölgelerinde gazetecilerin ve medya organlarının savaşın bir parçası olarak "suistimal" edildiklerini belirtiyor. Sözcü, Ukrayna'nın doğusu veya Suriye'den gelen enformasyonların denetimden geçtikten sonra servise sunulmasını ise "Stratejik bir savaş hedefi" olarak tanımlıyor.

Almanya Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Başkanı Christian Mihr kriz ve çatışma ortamlarının basın özgürlüğü açısından bir tehdide dönüşmesine örnek olarak Rusya'yı gösteriyor. Listenin sonlarına yakın bir sırada, 152'nci durumda olan Rusya'nın Ukrayna konusunda basına müdahale ettiğini söyleyen Mihr sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Ukrayna savaşı çerçevsinde Rusya'da da basın özgürlüğüne yönelik dramatik baskı ve kısıtlamalara gidildi. Özellikle propaganda savaşının bu denli gelişmiş olması bunda rol oynadı. Gazetecilerden eskiye göre daha fazla taraftarlık bekleniyor."

Dini konulara eleştirel bakmak yasak

Basına yönelik diğer bir baskı unsuru ise blasfemi yani "Tanrıya hakaret suçu" kapsamında kendini belli ediyor. Listede 164'üncü sırada olan Sudi Arabistan, 173'üncü sıradaki İran ve 136'ıncı Hindistan bu tür baskıların uygulandığı ülkelere örnek gösteriliyor.

Blasfeminin suç olarak görüldüğü ülkelerde gazetecilerin dini konulara eleştirel bakmalarının da yasak olduğunu belirten Christian Mihr şöyle devam ediyor:

"Bu tür baskılar tüm dünyada arttı. Blasfemi ve dini hassasiyetlere saldırıların önlenmesi adı altında basın özgürlüğü ihlal ediliyor. Gazeteciler, dini konulardaki ihtilaflar üzerine haber yapmaları üzerine hemen dini duyguları rencide ettikleri suçlamalarıyla karşı karşıya bırakılıyor. Bilinen örnekler arasında Sudi Arabistan'da blog yazarı Raif Bedevi'nin tutuklanması var. Benzer durumlar Kuveyt ve Pakistan'da da yaşanıyor. Bu ülkeler blasfemi yasalarının istismar edilerek basın özgürlüğünün çiğnendiği en kötü ülkeler."

Türkiye'deki durum

Raporda gazetecilere polis veya askerlerin şiddet uyguladığı ülkeler arasında Türkiye de gösteriliyor. Gezi hareketinden sonra düzenlenen gösterilerde gazetecilerin çoğu zaman polis şiddetine maruz kaldıkları ifade ediliyor. Aynı şekilde Ukrayna'daki Maydan gösterileri ile Venezuela ve Hongkong'daki gösterilerde de polisin gazetecileri darp ettiği bildiriliyor.

1985 yılında kurulan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü 180 ülkedeki durumu anketlerle belirliyor. Bağımsız gazeteciliğin sorgulandığı ankette 87 soru bulunuyor. Soruları gazeteciler, bilim insanları, hukukçu ve insan hakları gözlemcileri kendi deneyimlerinden yola çıkarak yanıtlıyorlar. Sorular, medya çoğulculuğu, bağımsızlık, çalışma ortamları, otosansür, hukuki güvence, kurumsal şeffaflık ve üretim alt yapısı kategorilerinde yöneltiliyor. Ayrıca "Saldırı ve şiddet" kategorisinde sorular da mevcut. Anket söz konusu 180 ülkede 2013 Ekim ayı ile 2014 yılının ekim ayı arasında yapıldı.