Hürriyet gazetesinden Gülden Aydın,Türkiye'de 2015 yılında başlayan 'Ruhsal Koçluk', 'Medyum' ya da daha genel ve popüler adıyla 'Spiritüel danışmanlık' sektöründe medyumların saatliği 3 bin liralık ücretler karşılığında hizmet verdiklerini söyledi.
Hürriyet'ten Gülden Aydın'ın yazısı şöyle:
Türkiye’de 2015’te başlayan ‘ruhsal koçluk’ ya da popüler ismiyle ‘spiritüel danışmanlık’, bugün milyonlarca liranın aktığı bir sektör. Başta İstanbul, Türkiye çapında birçok kentte hatırı sayılır bir müşteri kitlesine sahip bine yakın spiritüel danışman olduğu tahmin ediliyor. Denetim dışı bu sektörde yaşananları, insanların psikiyatr ya da psikolog yerine neden bu adreslere gittiklerini, ruhsal koçluğun bilimsel boyutunu bu dizimizde araştırdık... Her birinin “marka etiketi” birbirinden farklı: Duru Görücü-Ultrason Medyumu, Duygu YöGeçmişnetim Uzmanı, Davranış Bilimleri Uzmanı, Astrodeha, Astro Koç, Yaşam Şifacısı...
Ünlü danışmanların seans başı aldığı ücret 3 bin liraya kadar çıkıyor. Ünsüzlerin seans ücreti 100 TL civarında. Gazete eklerinde, TV’lerde yayınlanan röportajlar, müşteri sayısı ve ücretleri artırıyor. Medyatikleştikçe, yayınevleri kitap sipariş ediyor, imza günleri düzenliyor. Ve böylece, çark dönmeye başlıyor...
Spiritüel danışmanlar, genellikle ‘mucizevi güçleriyle’ haber olsalar da zaman zaman özel yaşamlarıyla da gündeme geliyorlar. Geçen yıl ekim ayında ‘nur terapisti’ ve ‘Allah De Ötesini Bırak’ kitabının yazarı Uğur Koşar, boşanma davası açan eşinin, “Kocam ilkokul mezunu bir bilgisayar tamircisi. İnternetten derlediği bilgilerle kitap yazdı. Birçok kadınla beni aldattı” iddialarıyla haber oldu.
Ancak bu skandal, Koşar’ın bin TL’lik nur terapi seanslarının hızını kesmedi. Aralık ayında da meleklerle irtibat kurduğunu iddia eden, ‘Meleklerle Yaşamak’ kitabının yazarı Beki İkala Erikli, müşterisi Sinem Koç tarafından öldürüldü. Koç, “Şeytanı görüyorum, kafamın içinde böcek hissediyorum” dedi.
Bilimsel olarak tam tanımı yapılamasa da, spirütel danışmanlar son yıllarda çok revaçta. Ruhsal sorun yaşayan ya da kişisel meselelerine çözüm arayanlar, psikiyatrist ya da psikologlar yerine bu ‘uzmanların’ kapılarına dayanıyor. Peki özel bir eğitimi olmadan, insanlara yol gösterdikleri iddiasındaki bu isimlere neden bu kadar ilgi gösteriliyor?
Psikiyatr Prof. Dr. Şahika Yüksel, ruh sağlığı uzmanlarının teşhise göre düzenlediği tedavinin zor bir süreç gerektirdiğini anlatıyor ve “Psikoterapide insanlar kendilerini deşiyor, yoruluyor, düşünüyor, canı acıyor. Kendisiyle yüzleşmesi zaman alıyor” diyor. Spiritüel danışmana yönelme nedenini, hızlı ve yorulmadan, karar mekanizmalarına katılmadan ‘kolay’ çözüm olarak özetleyen Prof. Yüksel, “Zor durumları inkâr ve kestirme yol aramak daha kolay. Burada yormadan umut vaat eden bir otorite var” görüşünde.
ABD merkezli ‘Hayatınızı İyileştirin’ spiritüel akımının Türkiye Eğitici ve Koçluk Eğitmeni ve ‘Aynada Seni Gördüm’ kitabının yazarı Aylin Algun, Nişantaşı’ndaki ev ofisinde danışmanlık yapıyor. “Müşterilerim kentsoylu, iyi eğitimli, orta-üst gelir grubundan. 30-50 yaş arası ve kadınlar çoğunlukta. Kadınlar gönül meseleleri, erkekler kariyer ve para için geliyor” diyor.
Ankaralı kişisel koç Ebru Korman da, “Hayatım insanlara mutlu olabileceklerini, nelere sahip olduklarını hatırlatmakla geçti. 10 yıldır rehberlik yapıyorum” diyor.
Kadın müşterilerinde erkeklerle sorun yaşayanların ağırlıkta olduğunu, erkeklerin en çok kariyer ve boşanma sonrası çocuklarına daha iyi baba olmak için geldiğini söylüyor.
Danışmanların çoğunun ticaret odalarında şirket kaydı, ‘eğitim, yayıncılık ve danışmanlık’ başlığı altında geçiyor. Bazılarının hiç kaydı yok, bazıları da ‘tasfiye halinde’ çiçekçilik, özel sürücü eğitimciliği adıyla kayıtlı. Psikiyatr Prof. Dr. Şahika Yüksel, uyarıyor: “Tıp veya psikoloji mezunu olmayan, psikoterapi eğitimi almayanlar, ‘danışmanlık’ adıyla ticarethane açıyor. Vergilerini ödedikleri takdirde kim olduklarını denetleyen yok.”
Klİnİk Psikolog Prof. Dr. Gonca Soygüt Pekak (Türk Psikologlar Derneği Genel Başkanı):“Bir iki seansta kişiye duymak istediği hap gibi değerlendirmeler yapılıyor veya doğrudan öğütler veriliyor.
Danışmanlara yönelmede bağımlı olmaya yatkın, fazla çaba göstermeden çözüm isteyen, birilerinin çözüm üretmesine yatkın kişilik yapılarının olabileceğini düşünebiliriz. Kişiyi daha bağımlı kılıyor, sorumluluk almamaya yöneltiyor, kendisiyle yüzleşmekten uzaklaştırıyor.
Bir diğer zararı da kişinin, ‘Bununla insanlar değişiyor, sen değişmiyorsun’ gibi, sonuç alınamayan durumların kaynağı olarak gösterilmesi. Oysa biz hastamızın umutsuzluğa düşmemesini ve değişim sürecine katkısını çok önemseriz.”
Aslı Güder (Duru Görücü): “İnsanlara ne yapmaları gerektiğini değil, ne yaparlarsa nasıl oluru anlatmaya çalışıyorum. ‘Bunları yaparsanız böyle olur, şunları yaparsanız şöyle dönüşü olur’ diye. Kişi kendi karar verir; karışamayız. Sağlık, iş, maddi problemler, gönül ilişkilerinden daha önemli geliyor. Ama birçok müşterim aşk önceliğiyle gelse de sağlıkla ilgili yönümü çok kullanırım; bu nedenle sağlıkla ilgili çok müşteri potansiyelim var. Bu yüzden arkadaşlarım ‘Ultrason Medyumu’ der bana.”