Ahmet Hakan
(Hürriyet, 11 Mayıs 2012)
Hükümete yakın çevrelerde, Yılmaz Erdoğan’ın son çıkışıyla ilgili yorumlar yapılıyor.
Deniliyor ki: - Yılmaz Erdoğan eskiden “ezan” diyemez, “materyalizm” lafını edemez, “alfabe değişikliği”ni gündeme getiremezdi. - Çünkü eskiden bunları söyleseydi hemen aforoz edilirdi. - Eskiden Türkiye’de bir aydın despotizmi vardı. - Yeni Türkiye’de bu despotizm yıkılıyor ve Yılmaz Erdoğan konuşabiliyor. Dikkat! Süper sakat bir yaklaşımdır bu...
* * *
Eğer bu yaklaşım, tarih boyunca herkes tarafından benimsenen bir yaklaşım olsaydı, yeryüzünde ne hak olurdu, ne özgürlük. Çünkü... Yeryüzünde kazanılmış ne kadar hak ve özgürlük varsa hepsi istisnasız “aforoz edilme” tehlikesine rağmen tavır koyan yiğitler sayesinde elde edilmiştir. O yiğitler, “Şimdi susalım, yoksa aforoz ediliriz, tehlike geçsin, konuşuruz” tavrını benimsemediler. Konuştular, aforoz edildiler, bedeller ödediler. Hak ve özgürlük bayrağı böyle dikildi yükseklere... Şükür ki yeryüzü, aforoz edilme korkusuyla susup pısan Yılmaz Erdoğan’lardan ibaret değil.
* * *
Doğrudur: Eğer Yılmaz Erdoğan... “Ezan” demek için, “materyalizmin kötülükleri” demek için, “bağnaz laiklik” demek için, “Alfabe değişti, çok kötü oldu” demek için, bu yaklaşımların iktidara gelmesini ve egemenlik kazanmasını beklemeseydi... Yani bu yaklaşımları dile getirmenin “çok tehlikeli” olduğu zamanlarda konuşma cesaretini gösterseydi... Muhakkak aforoz edilirdi, kesin bedel öderdi, hatta mavi gökyüzü kendisine dar edilirdi. Ama hiç değilse... Bir Allah’ın kulu kendisine “yalaka” diyemezdi. Eh, bu da hiç küçümsenecek bir şey değildir.