Bugün son derece önemli ve yepyeni bir dönem başlıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplanıyor. Bu olayı ben iki nedenle önemsiyorum. İlki, bu Meclis’in yeni bir Anayasa yapacak olması. Diğeri de BDPlilerin görevlerinin başına dönmeleri. Kim ne derse desin, BDP bugün Kürtlerin önemli bir kesimini temsil eden tek legal kurum. Milyonlarca oy aldılar ve seçildiler. Eğer PKK terörü ve buna bağlı olarak Kürt sorununu yaşanabilir bir düzeye indirebilmek ve savaşa son vermek istiyorsak, BDP ile diyalog kurmaktan ve bu son derece hayati dönemi iyi kullanabilmek için onları kollayıp korumaktan başka çaremiz yok. Oysa genel yaklaşımımıza bakın. BDP’yi dövmeyi adeta bir milli spora dönüştürdük. PKK’ ya kızıyor, başa çıkamayınca, elimizin altındaki BDP’ye veryansın girişiyoruz. İktidar olsun medya olsun hep birlikte BDP’yi hırpalıyoruz. Hoş BDP’liler de tutumlarıyla şimşekleri üstlerine çekmek için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. PKK’ya verdikleri destek bu tepkilerin yoğunlaşmasına neden oluyor. BDP’nin PKK etkisi altında olduğunu ve PKKsız hareket edemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Nedeni de asıl halk desteğinin PKK’ya yönelik olması. PKK o destekle hem eylemleri hem de siyaseti yönlendiriyor. Bugün eski hesapları bir yana bırakalım ve önümüze bakalım. Hergün akan bu kanı durdurmak, sonunda bu ülkeyi bölünmeye götürebilecek olan Kürt sorunu baskısından kurtulabilmek için yeni Anayasa çalışmaları tek ümit kapısı. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki ne PKK ne de Devlet bu sorunu silahla çözebilir. Boşu boşuna kan kaybedeceğiz ve sonunda aynı noktaya geri döneceğiz. Anayasada uzlaşıya varabilirsek…Daha doğrusu Kürt kökenli vatandaşlarımızla hem zenginliklerimizi paylaşabilir hem de varlıklarını kabullenebilirsek, önümüz açılacak.
Bu konuda da BDP anahtarı elinde taşıyor. T.C Devleti elindeki bu olanaktan yararlanmalı. BDP de önüne gelen bu fırsatı hoyratça harcamamalıdır. BDP’nin PKK ve Öcalan’ı çiğneyerek Kürt kamuoyuna istedidiğini kabul ettireceğine inanmak saflıktır. Ancak BDP tutumuyla çözüm bulunmasını kolaylaştırabilir, diyalog yollarını açık tutar. Emin olun bu aşamada bu kadarı dahi yeterlidir. Karşılıklı hoyratlıklara hakkımızın olmadığı bir süreçteyiz.