T24- Milli şair Ersoy'un "Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi" mısrasını, eleştiriler üzerine "Bedr'in arslanları zira, sana tek rehber idi" diye değiştirdiği iddia edildi.
Milli şair Mehmet Akif Ersoy, ‘Çanakkale Şehitlerine’ şiirinde “Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi” şeklindeki mısrayı “Bedr’in arslanları zira, sana tek rehber idi” diye değiştirdi mi?
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay’ın Dil ve Edebiyat Dergisi’nde yazdığı makalede gündeme getirdiği bu iddia edebiyat dünyasına bomba gibi düştü. Kutlay iddiasını Ali Ulvi Kurucu’nun kendisine el yazısıyla yazdığı belgeye dayandırırken, Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon “İlk defa duydum” dedi.
Kutlay, Dil ve Edebiyat’ın mart ayı sayısındaki makalesinde 1978 hac mevsiminde ünlü edebiyatçı Ali Ulvi Kurucu’nun evinde misafir kaldığını belirterek şöyle diyor: “Kendisine ‘Zaman zaman bazı meclislerde Mehmet Akif Ersoy’un ‘Çanakkale Şehitlerine’ başlıklı şiirindeki ‘Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi’ mısrası hakkında bazı tenkitler yapılıyor’ dedim... Akif’in ruhani derinliğini takdir edemeyenler, Çanakkale şehitleri övülürken asıl amacın aşıldığını iddia ederler. Benzer kanaat taşıyanlar arasından aynı mısraya Bedir mücahitlerinin küçük düşürüldüğü gibi bir anlam yüklemek isteyenler de çıkmaktadır.” Merhum Ali Ulvi Kurucu, bu açıklama üzerine, “Yaaa... Bu mısra hâlâ tenkit ediliyor demek ki!” sözleriyle tepki verdikten sonra, Akif’in ilgili mısrayı nasıl değiştirdiğini şöyle anlatır: “Mehmet Akif Ersoy’un arkadaşı Ferid Kam ‘Bu mısrada Çanakkale şehitleri, Bedr’in arslanları’na benzetileceği yerde Bedr’in arslanları Çanakkale şehitlerine benzetilmektedir. Burada yapılan teşbih-i maklub dini açıdan uygun değildir’ der. Mehmet Akif Ersoy ise, birçok İslâm âliminin huzurunda bu şiiri okuduğunu, hiçbir itiraz gelmediğini söyler. ‘Ama madem böyle bir mahzur var, o halde değiştiriyorum’ der ve bu mısrayı (Bedr’in arslanları zira, sana tek rehber idi) şeklinde değiştirir. İstirhamım üzerine Ali Ulvi Kurucu merhum, kendi el yazısıyla bu mısrayı bu yeni şekliyle benim defterime yazarak bu edebî hatırayı tescil etmiştir.”
Bugün ne Safahat’ta ne de Akif ile ilgili yazılan kitaplarda bu durumdan söz ediliyor. Kutlay’ın bu iddiası Ali Ulvi Kurucu’nun hatıralarında da yer almıyor. Ancak el yazısının Ali Ulvi Kurucu’ya ait olduğunun belirlenmesi en önemli belge niteliğinde. Edebiyat dünyasında ve tarihçiler arasında çok tartışılacak konuyu torunu Selma Argon’a sorduk. Argon şöyle konuştu: “İlk defa sizden duyuyorum. İlim adamları, dedem üzerinde araştırma yapanlar sanırım bu konuya daha vâkıftırlar. Aile büyüklerimiz yaşıyor olsaydı belki onlar da bilebilirlerdi. Lakin ben hiç onlardan da duymadım.”
Şair - yazar Beşir Ayvazoğlu ise daha önce duyduğu ancak irdelemediğini söylediği konuyla ilgili şunları aktardı: “Merhum Ali Ulvi Kurucu Bey’i sağlığında tanıdım. Çok defa sohbet etme şansını yakaladım. Ancak kendisi hiç bu konudan söz etmedi. Bu eleştiriyi daha önce de duydum. Hatta her iki türlü de eleştirenler var. Çanakkale kahramanlarını çöl bedevilerine nasıl benzetirsiniz diyenleri de duydum. Bedir kahramanları ile Çanakkale askerlerinin eş tutulmasına tepki verenleri de. Akif’i anlamayanlar maalesef bu eleştirileri yapıyorlar. Ancak milli şairin bu mısrayı bu eleştiriler yüzünden değiştirdiğini bilmiyorum. Hele ‘Bedr’in arslanları zira, sana tek rehber idi’ cümlesi hiç de Akif’e uyan, o şiiri tamamlayan bir cümle gibi gelmedi bana. Uydurma olabilir.”
Tarihçi Mehmet Rüyan Soydan: “İlk defa duydum. Ali Ulvi Kurucu’nun yazdığı Mehmet Akif ile ilgili bölümleri de okudum, hiç böyle bir şeyden söz etmiyor. Merhumun o mısrada maksadı belli. Bir mahsur gördüğünü de sanmıyorum. Sonrasında bu konuda tenkitler olduğunu biliyoruz. Bakın aynı şiirde ‘Yaralanıp tertemiz alnından uzanmış yatıyor’ mısrasındaki yaralanıp kelimesini daha sonra ‘vurulup’ kelimesi ile değiştirdiğini biliyoruz. Ancak bunu hiç duymadım.”