Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan akademisyen Mehmet Altan Silivri Cezaevi'nden Sezen Aksu'dan 15 şarkılık CD isteğinde bulundu. Altan kardeşleri ziyaret eden Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Mehmet Altan'ın “2017’nin en popüler şarkı ve türkülerini topluyorum. Sezen Aksu’dan ricam var. Bana bu konuda destek olabilir mi? 15 şarkılık bir CD" dediğini aktardı.
Mehmet Altan, kardeşi Ahmet Altan ile Silivri Cezaevi'nde 1 yılı aşkın süredir tutuklu bulunuyor.
Türenç'in Hürriyet'teki izlenim haberi şöyle:
Kulakları delen bir gürültüyle açılan demir kapıdan soğuk salona koştu Ahmet Altan. Ziyaretten çok mutlu olmuştu. “Bekliyordum… Uzun zaman oldu… Ne iyi oldu” dedi. 80’li yılların sonuydu. O, çalıştığım gazetenin genel yayın yönetmeniydi. Köşe yazarı babası Çetin Altan yeni ayrılmıştı. Bense haber peşinde koşan serbest muhabirdim. Yıllar uçtu gitti ve şimdi o Silivri’de tutukluluğun girdabında, beton ve soğukla savaşıyordu. Türk basını için kapkara bir yıl olan 2017’yi uğurlayıp, yeni umutlar beslediğimiz yeni yılın heyecanı içinde Ahmet Altan ile geleceği konuştuk. Nasılsın? Günlerin nasıl geçiyor?
45 yıl önce babam Çetin Altan’ı evden alıp götürmüşlerdi. 45 yıl sonra bizi. Demek ki pek bir şey değişmemiş. Babam hukukçuydu. Ama ben böyle dava görmedim. Neden bunca gazeteci içerde, anlamak mümkün değil. Yılı aştı, tutukluyum. Kitaplarım, yazılarım birçok dile çevriliyor. Düşünceniz, fikirleriniz beton duvarların arasında kalmıyor. Sadece bedenim tutsak. Ben de iyi olabilmek için avluda yürüyorum. Spor yapıyorum, kilo da verdim. Ya Mehmet Altan? Kardeşinle aynı çatı altındasınız...
Mehmet’i bir yıl bana göstermediler. Onu çok özledim. Bu da bir işkence. Kiminle aynı koğuştasın?
STV ve Zaman’dan iki arkadaşla aynı koğuşa koydular beni. Namazında niyazındalar. Dünya görüşümüz çok farklı da olsa, birlikteyiz. Duruşmaya gelmedin. SEGBİS yoluyla savunma yapıyorsun. Neden?
Beni o demir yığını nakliye kamyonuna bindiremeyecekler. Hayvan nakleder gibi. Duvarların içinde daha özgürüm. ‘FETÖ, iktidarı devirme planları,15 Temmuz darbe kalkışması’ konularında ise şöyle konuştu Ahmet Altan:
“Bu davada kanıt istedim hep. Yok. Televizyonlardaki konuşmalar suç unsuru gösterildi. Doğrular neyse peşinde olacaksın. Yargıyı kim nasıl ele geçirmiş, ona bakmalı. Biz darbenin değil, hukukun ve demokrasinin peşindeydik. Aksi için kanıt istedik, ortaya konulamadı.”
Prof. Dr. Mehmet Altan ile aynı sandalyelerde söyleştik. O da kilo vermişti. Sağlık sorunlarını yenmeye çalışıyordu. Üniversiteden atılmıştı, isyandaydı: “Ben mi cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmışım? Ben mi din devleti için düzeni değiştirecekmişim?
Nerede suçum? 18 sayfalık mütalaa ile delilsiz yargıladılar. İlk kez, AİHM ve Avrupa, bizim için müdahil oldu. ‘Altanların davası, bir tiyatrodur’ dediler. 14 Temmuz’daki televizyon programını darbeye bağladılar. Zorlama ve beyhude hepsi. Nerede yasalara konulan şiddet?” - “Ya FETÖ olayı” dediğimde, kızgındı: “Amacımız hep en iyi demokrasi içindi. Lanet olsun... Bizim çizgimizi karıştırmasınlar. Şiddet içinse iddia gerekir. Hani kanıt? Bu nasıl örgüt üyeliği? İslamcı örgüt üyesi olamayacağım ortada. Böyle dava görmedim. Kanıt bekliyorum, Silivri’de.” Kiminle aynı koğuşu paylaştığını sordum, ağabeyiyle aynı durumdaydı: “Dini bütün iki arkadaşı bizim yanımıza veriyorlar. İdare ediyorum. Şimdi yeni bir kitap yazıyorum. 21. yüzyılın el kitabını hazırlıyorum. 30 yıllık hocalığımı da bitirdiler. 30 bin öğrenci yetiştirdim. 40 kitabım var. Eşimin seyahatten kalan bozuk 1 dolarıyla tutuklandık.”
Mehmet Altan’a, geçen ayları nasıl yaşadığını da sordum. Güldü:
“İnanmayacaksın, bir CD çalışması yapıyorum. Ben müzikten pek anlamam aslında. 2017’nin en popüler şarkı ve türkülerini topluyorum. Mesela, ‘Ben yoruldum hayattan…’ Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’nde yazdığı ‘Mahpushane Türküsü’ şiirindeki ‘Başın öne eğilmesin/ Aldırma gönül, aldırma’ dizeleri. ‘Cigaramın dumanı’ gibi… Bunları tek CD’de topluyorum. Sezen Aksu’dan ricam var. Bana bu konuda destek olabilir mi acaba? 15 şarkılık bir CD.”
Görüş odasının kapısındaki infaz memurundan bu arada bir bardak su istedim. Acıkmıştım da. Bir de bisküvi. Yanıt olumsuz olunca, Mehmet üzüldü: “Biz yemek yedik, sen aç kaldın. Maalesef böyle işte.”
Ahmet Altan’ın iyi olduğunu anlatınca, duygulandı.
Özlemişlerdi birbirlerini. “Ahmet’in ‘Son Oyun’ kitabının, Washington Post gazetesince ‘Dünyada 2017’nin En İyi 50 Kitabı’ arasına alınmasına çok sevindim. İşte bu... Her şey geçecek, biliyorum” dedi.