Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimi sonrası tutuklanan ve Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin hakkında hak ihlali kararı vermesine karşın serbest bırakılmayan Prof. Dr. Mehmet Altan'ın avukatları, dosyayı inceleyen istinaf mahkemesine her gün dilekçe verme eylemi yapacak. Avukatlar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne her gün bir başka dilekçe sunarak, müvekkillerinin tahliye edilmesini talep edecek.
Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) hakkında hak ihlali kararı vermesine karşın serbest bırakılmayan Mehmet Altan’ın avukatları, dosyayı inceleyen istinaf mahkemesine bugünden başlayarak her gün dilekçe verme eylemi yapacak.
Anayasayı ihlal ettiği gerekçesiyle 1 yıl 9 aydır tutuklu bulunan akademisyen ve yazarMehmet Altan hakkında aym , 11 Ocak 2018’de oyçokluğu ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verdi. Ancak yargılamayı yapan İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Altan’ın tahliye talebini reddetti.
20 Mart 2018’de de AİHM, Altan’ın “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade özgürlüğü” hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Mahkeme, bunun üzerine yapılan tahliye talebi ile ilgili de dosyadan el çekildiği gerekçesiyle karar vermedi. Son aşamada Altan, AYM’nin hak ihlali kararının üzerinden 5 ay, AİHM’nin kararının üzerinden de 3 ay geçmesine karşın serbest bırakılmıyor.
Altan’ın avukatları Figen Çalıkuşu ve Ergin Cinmen, daha önce de Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunarak, AİHM’nin hak ihlali kararının uygulanmasını talep etmişlerdi. Ancak bakanlık, mahkemeye “karara uyun” yönünde bir talimat veremeyeceğini öne sürmüştü. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, aralarında Mehmet Altan’ın da bulunduğu sanıkların dosyası hakkında hükmünü açıkladığı için avukatlar kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’ne her gün bir dilekçe sunarak, müvekkillerinin tahliye edilmesini talep edecekler. Avukatlar, dilekçenin sonuç kısmında şu ifadeleri kullandı:
“Sayın Yargıçlar; müvekkilimiz gözaltında tutulmaya yetmeyecek kanıtlarla ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilmiştir. Bunun tek nedeni AYM ve AİHM kararlarına rağmen hukukla inatlaşan yerel mahkemelerdir. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri yok sayılmaktadır. Gelinen aşamada dairenizin de sorumluluğu başlamıştır. Mahkemelerin Anayasa ve yasalara uymaması, kendi meşru temelini de fütursuzca dinamitlemesi ile eşdeğerdir. İnsanın haysiyetini yitirmeden önünde eğildiği tek değer, insanlık tarihinin her döneminde adalet, hukuk olmuştur. Biz bu değerleri ve hukukun üstünlüğünü size hatırlatmak isteriz ve bugünden itibaren her gün de hatırlatmaya devam edeceğiz. Derhal hak ihlallerine son verilmesi ve tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz.”
Her güne bir dilekçe eylemleri ile ilgili açıklama yapan Altan’ın avukatlarından Figen Çalıkuşu şunları söyledi:
“Mehmet Altan’a yapılan ‘ağırlaştırılmış zulümdür’. Tam dolu dolu beş aydır, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, siyasal iktidar ve yargıdan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na saygı göstererek, AYM’nin kararının uygulanmasını bekliyoruz. Diğer yandan istinaf yasa yolu müracaatımız neticesinde dosya İstanbul Bölge Mahkemesi 2. Ceza Dairesi’nde bulunmaktadır. Ancak aymtarafından ağır hak ihlali saptanmış olan bu dosyada, 1.5 aya aşkın süredir tetkik hâkimi atanmamıştır. Hükmün verildiği 16 Şubat 2018 tarihinden bu yana, 30 günde bir yapılması gereken tutuk incelemesi de yapılamamaktadır. Bu skandal durum Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek mahkemesinde tespit edilmesine karşın tam 5 aydır devam ettirilmektedir. Adalet yoksa zulüm vardır.”
Altan’ın avukatların Ergin Cinmen ise, “Şartlar bizi buna zorladı. Mehmet Altan’ın bırakın ağırlaştırılmış müebbet hapsi gözaltına alınmasına bile yeterli kanıtın bulunmadığını AYM ve AİHM ortaya koydu. Bunun diğer bir anlamı şudur: Mehmet Altan bu davaların sonunda mutlaka beraat edecek. Bunu bütün yargıçlar biliyor. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi de biliyor. İstinaf mahkemesi de biliyor. Bu hukuki duruma rağmen içeride bulunması devletin mahkemeleri tarafından işlenen hürriyeti tahdit suçudur” dedi.