Sabah gazetesi yazarı Mehmet Barlas, muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik "takıntılı" siyaset yaptığını belirterek, "Acaba Abdülhamid devrilmeseydi ve İttihatçılar yönetime el koymasalardı Osmanlı İmparatorluğu da çökmez miydi' diye düşünce çeşitlemeleri yapmıyor muyuz?" dedi.
"Ne var ki bu kişilere dönük takıntı bizim siyaset aleminin galiba genlerindeki bir bilgidir" diyen Barlas "Sultan 2'nci Abdülhamid Cuma Selamlığı'na birkaç dakika geç geldiği için Ermeni tedhişçilertarafından koyulan bomba ile öldürülmeyince, Tevfik Fikret üzüntüsünü 'Bir Lâhza-i Teahhûr' şiiri ile anlatmamış mıdır?" diye yazdı.
Barlas'ın "Tayyip Erdoğan Takıntılı Siyaset Ülkeye Hayır Getirmez" başlığıyla yayımlanan Sabah'taki yazısı şöyle:
Yine rahmetli Turan Güneş'in anlattıklarını hatırladım... Demokratik siyaseti kişilere dönük takıntılı nefret üzerinde inşa ettiğiniz zaman, ortaya çok komik tablolar da çıkar. 1950 seçimlerinde "İsmet Paşa asker kaçağıdır" diyerek Kocaeli'nde meydan konuşması yapan bir Demokrat Partili'nin yanına gitmiş Turan Güneş... "Hem paşa diyorsun hem deasker kaçağı diyorsun... Ne anlama geliyor" bu diye sormuş. Adam da Turan Güneş'e "İsmet İnönü'yü sevmiyorum. Başka türlü nasıl anlatayım bunu" demiş. Takıntılı nefret
1950'nin 14 Mayısı'ndaki ilk çok partili gerçek seçimin üzerinden 68 yıl geçtiğine göre, 2018'in haziranında yapılacak seçimlere dönük oluşumların olgunlaşmış ve yaşanılanlardan dersalınmış bir çizgide geçmesi gerekiyor. Yani kişilere dönük takıntılı nefretin bu seçim kampanyasında yerinin olmaması aklın gereğidir. Bombalı suikast
Ne var ki bu kişilere dönük takıntı bizim siyaset aleminin galiba genlerindeki bir bilgidir. Sultan 2'nci Abdülhamid Cuma Selamlığı'na birkaç dakika geç geldiği için Ermeni tedhişçilertarafından koyulan bomba ile öldürülmeyince, Tevfik Fikret üzüntüsünü "Bir Lâhza-i Teahhûr" şiiri ile anlatmamış mıdır? Ve aradan geçen zaman sonunda "Acaba Abdülhamid devrilmeseydi ve İttihatçılar yönetime el koymasalardı Osmanlı İmparatorluğu da çökmez miydi" diye düşünce çeşitlemeleri yapmıyor muyuz? Tek amaçları var
Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi de, siyasetin bir kanadında kendisine dönük takıntının bulunduğunu şu cümlelerle söylüyor...
"-Bunların tek bir amacı, millete söyleyebileceği tek bir projesi vardır. O da Recep Tayyip Erdoğan'ı indirmektir. Diyelim ki bunu başardınız ve yönetimi devraldınız peki siz millete ne vaat ediyorsunuz? Ne yapacaksınız?" Ne vaat ediyorlar
"-Milletimden rica ediyorum. Muhalefetten birilerinin karşılarına geçip kendilerinden oy istediklerinde şunu sorsunlar: Siz ülkeye hangi büyük yatırımları yapacaksınız? Yavuz Sultan Selim Köprüsü mü, Marmaray mı, Avrasya Tüneli mi, Kanal İstanbul, 3. Havalimanımı? Ne yapacaksınız onu söyleyin." Siyaseti bıraksınlar
Ben diyorum ki... Siyaseti meslek edinenler zaman zaman kendilerine "Ben neden siyasetteyim" diye sormalıdırlar. Eğer bu soruya bugün "Tayyip Erdoğan'ı sevmediğim için siyasetteyim" cevabını veriyorlarsa, bu mesleği hemen bırakmaları ülkenin yararına olacaktır.