Sabah yazarı Mehmet Barlas, AKP'nin sağlıklı eleştiri ve özeleştiriden yoksun olduğunu ifade etti. Barlas, "Demokrasilerde muhalefetin varlık sebebi ülke yönetimindeki hataların düzeltilmesi şansının artacak olmasıdır" dedi.
Barlas 3 Ocak 2018 tarihinde yayımlanan yazısında iktidarın Suriye'ye dönük politikasını eleştirmiş; "Bu vesileyle bizim aynı hatayı Suriye'de 'Muhalif gruplar' diye terör örgütlerine verdiğimiz destekle ve Esad rejimini bizim bir iç sorunumuz gibi görerek yaptığımızı unutmayalım" demişti.
Barlas'ın "Her iktidarın eleştiriye ve özeleştiriye ihtiyacı vardır" başlığıyla (10 Ocak 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Demokrasilerde muhalefetin varlık sebebi hem iktidara alternatif partilerin bulunmasıdır, hem de muhalefetten gelecek eleştiriler sayesinde ülke yönetimindeki hataların düzeltilmesi şansının artacak olmasıdır.
Ne yazık ki Türk siyasetinde muhalefet etmek her şeye "Hayır" demek ve iktidarla adeta ölüm kalım savaşına girmişler gibi bir çizgi izlemek şeklinde anlaşılmıştır. Bitmek tükenmek bilmeyen bu sertleşme yüzünden, iktidar kadroları da özeleştiri yapamamaktadır. İktidar safında yer alanların özeleştiri yapmaları onların hemen ihanetle suçlanmalarına kadar dayanmaktadır.
Şöyle bir yakın geçmişe bakalım... Eğer muhalefetler iktidarı yıkmaya dönük siyaset izlemek yerine, onların hatalarını gösterselerdi, şimdi kriz konusu olan pek çok sorun belki çözümlenmiş olurdu. Mesela Kıbrıs'a 1974'te askeri müdahale yapıldıktan sonra, Türk siyasetinde Ecevit ile Erbakan arasında "Kıbrıs fatihi sen misin yoksa ben miyim" içerikli bir kavga başladı.
Oysa o sırada uluslararası camia Kıbrıs'a kalıcı bir çözüm için ilgili taraflara çağrılarda bulunuyordu. Başbakan olan Ecevit buna cevap vermek yerine "Kıbrıs Zaferi"ni bir seçim zaferine dönüştürmek için, koalisyonu dağıttı. Demirel ve Erbakan bu arayışı engellediler. İki tane Milliyetçi Cephe hükümeti kuruldu. 1977'ye kadar seçim yapılamadı.
Türkiye'nin bu kararsızlığı ile Yunanistan ve Kıbrıs Rumları ağırlık kazandı. Sonunda ABD ambargosu ve arkasından 12 Eylül 1980 darbesi geldi. Bu arada bizimle aynı yıl üyelik için yola çıkan Yunanistan Avrupa Birliği'ne girdi. Ve Kıbrıs hâlâ çözümsüz bir sorun olarak Türk dış politikasının ipoteği şeklinde duruyor.
O dönemde muhalefet bozguncu damgası yemekten korkmasaydı ve iktidarın Kıbrıs'ta kalıcı çözüm yollarını kapatan yanlış tutumunu eleştirebilseydi, belki koalisyon ortakları olan Ecevit ve Erbakan da gerçeği görebilirlerdi. Bugün de CHP ve HDP'nin muhalefet çizgileri, demokratik siyaseti ölüm kalım savaşı ve nefret üretimi şeklinde belirlendiği için, AK Parti iktidarı hem sağlıklı eleştirilerden hem de özeleştiriden yoksun. Mutsuz ve az akıllı AK Partililer ise özeleştiri yapmak yerine fitne kazanı kaynatmayı tercih ediyorlar...