Sabah yazarı Mehmet Barlas, Türk Lirası’nın rekor düzeyde değer kaybetmesinin ardından gelen kriz söylemlerine 9 günlük bayram tatilini Bodrum’da geçiren vatandaşların yarattığı yoğunluğu örnek göstererek eleştirdi. “Milyonlarca kişi ekonomik krizden Bodrum’a kaçarak kurtuldu” yorumunda bulunan Barlas, "Kriz denilecek tek durum, Bodrum'daki belediye hizmetlerinin gerçekten kriz durumunda olmasıydı. Alt yapı hizmetleri yeterince gerçekleştirilmediği için, o çok lüks ve tıklım tıklım dolu marinaların önünde lağım kokusundan geçilmiyordu” ifadelerini kullandı.
Barlas, “Keşke mümkün olsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Bodrum için özel bir yönetim modeli oluştursa ve bu eşsiz turizm merkezi bugünkü sefil halinden kurtarılsa” temennisinde bulundu.
Mehmet Barlas’ın “Milyonlarca kişi ekonomik krizden Bodrum’a kaçarak kurtuldu” başlığıyla Sabah gazetesinde yayımlanan (25 Ağustos 2018) yazısı şöyle:
Trump-Pence ikilisinin ajan papaz Brunson'u vesile ederek Türkiye'yi hasım ülke ilan etmeleri üzerine dolar kurunun tırmanması sürecini bazıları "Ekonomik kriz" olarak nitelediler.
Açıkçası eşi benzeri görülmemiş bir ekonomik krizdi bu... Bu krizin Kurban Bayramı günlerine rastlaması daha da şaşırtıcı gelişmelere dayandı. Eğer bir yabancı ekonomistseniz ve İstanbul gibi bir büyük kente ekonomik krizin yansımalarını gözlemekteyseniz, herhalde ellerinizi ovuşturarak "Krizi yakaladım" diyerek bayram ediyorsunuzdur.
Gerçekten de ekonomik krizin vurduğu İstanbul'da bulvarlar, caddeler, sokaklar bomboştu bayram günlerinde. Trafik yoğunluğu yüzünden insanları bunalıma sokan yollarda tek tük araç geçişleri görülmekteydi... Ekonomik kriz galiba insanları ya evlerine kapatmış ya da köylere göç ettirmişti.
Bu kayıp insanlardan milyonlarcasının geldiği Bodrum'daydım bayram günlerinde... Otellerde, pansiyonlarda yer yoktu. Lokantalar tıklım tıklım doluydu. Köftecilerin önünde bile kuyruklar vardı. Açıkçası böyle bir ekonomik kriz daha önce dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemişti. İnsanlar gülerek eğlenerek bayramı kutluyorlar, güzelim koylarda kendilerini denize atıyorlardı. "Kriz" denilecek tek durum, Bodrum'daki belediye hizmetlerinin gerçekten kriz durumunda olmasıydı. Alt yapı hizmetleri yeterince gerçekleştirilmediği için, o çok lüks ve tıklım tıklım dolu marinaların önünde lağım kokusundan geçilmiyordu. Yollar hâlâ eski Bodrum'un gereksinmelerine uygun genişlikte oldukları için, İstanbul'un trafik tıkanıklıkları Bodrum'a taşınmıştı.
Bodrum'a 1965'ten beridir geliyorum. Mavi Yolculuklarda yıllarca denizlerde gezdim, Bodrum gecelerini ve günlerini gençliğimin coşkusuyla yaşadım. Guletlerle koyları dolaşırken, şimdi gördüğüm süper yatların da bu sulara geleceğini hayal bile etmiyordum. Bodrum çok güzeldi ve yaşam basitlikten kaynaklanan bir zenginlikteydi.
Bugün ise bu zenginlik bir gerçek... Ama acıklı bir zenginlik bu... Bodrum'un semtlerini birbirine bağlayan yollar hem dar, hem bakımsız. Keşke mümkün olsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Bodrum için özel bir yönetim modeli oluştursa ve bu eşsiz turizm merkezi bugünkü sefil halinden kurtarılsa. Bir marifet yapıyormuş gibi Yunan adalarına gidenler, bütün Yunan adalarının bir Bodrum etmediğini bilirler. Sadece Yunan adaları çok düzenlidirler ve bakımlıdırlar. Bodrum'a devlet bir el atsa, burası onlardan daha düzenli ve bakımlı olurdu.