Sabah yazarı Mehmet Barlas, Türkiye'nin dış politikasıyla ilgili olarak "Acaba nerede nasıl bir yanlış yaptık ki, Türkiye hem Almanya hem Avusturya hem İsveç hem de Yunanistan ile adeta karşı karşıya? Türk siyasetçilerin bu ülkelere gitmeleri istenilmiyor. Türkiye aleyhinde komplo kuran herkes bu ülkeler tarafından kucaklanıyor" dedi.
Mehmet Barlas'ın "Bu kadar çok düşmanı nasıl ürettik" başlığıyla yayımlanan (18 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Defalarca anlatılsa da anlamakta zorlandığımız bir dramatik tablo var ortada... Dost ve müttefik olarak bildiğimiz ülkeler, şu anda neden Türkiye'nin düşmanlarıymış gibi davranıyorlar? Türkiye'de devlet kurumlarına sızarak Humeyni modeli bir darbe projesini tezgaha koyduğu artık kanıtlanmış olan Fetullah Gülen neden hâlâ Amerika Birleşik Devletleri tarafından himaye ediliyor? Türkiye'de halkın üzerine ateş ederek bir darbe teşebbüsüne karışan hainlere, neden Batı Avrupa ülkeleri tarafından sığınma hakkı tanınıyor? Daha da dramatik tablolar var gündemde... Türkiye'nin seçilmiş hükümeti ve Cumhurbaşkanı, Batı medyasınca adeta Stalin'miş ya da Çavuşesku'ymuş gibi sunuluyor. Sanki Soğuk Savaş devam etmekte ve Türkiye de şu anda Demir Perde'nin ötesindeki totaliter rejimle yönetilen bir ülke... Türkiye'de Mısır'dakine benzer bir darbe başarıya ulaşsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerine Sisi benzeri bir darbeci getirilse, dost ve müttefik olarak bildiğimiz ülkelerbayram yapmaya hazır durumdalar. Acaba nerede nasıl bir yanlış yaptık ki, Türkiye hem Almanya hem Avusturya hem İsveç hem de Yunanistan ile adeta karşı karşıya? Türk siyasetçilerin bu ülkelere gitmeleri istenilmiyor. Türkiye aleyhinde komplo kuran herkes bu ülkeler tarafından kucaklanıyor. Türkiye sanki demokrasisi askıya alınmış ve iktidara muhalif herkes zindanlara atılmış bir ülke. Acaba ne yapmalıyız ki bu ülkeler bizi, affetsinler? Acaba 15 Temmuz'da yaşanılanların tam tersi gerçekleşse ve halk darbecilere alkış mı tutsa? Acaba Fetullah Gülen'i Amerika'dan Türkiye'ye uçakla ve F-16'ların eşliğinde getirsek ve kendisine Ankara'nın anahtarını törenle sunsak mı? Ya da Türkiye'deki bütün askeri üslerin tapularını Almanya'ya mı devretsek? Bu arada Ankara'daki Amerikan büyükelçisini de genel vali mi ilan etsek? Özetle, bu durum böyle devam edemez diyorum.